Kim bunlar

Buyurmuş Avrupalı büyüklerimiz. “Türkiye AB’de mi? Kesinlikle hayır”

Ne demek istiyorlar?

Cumhuriyetimizin ve kuruluşumuzun mimarı büyük önder Mustafa Kemal Atatürk Türk Gençliğine yurdumuzu emanet ederken: “Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır.”

Diyerek 81 yıl önce uyarmış.

Görülüyor ki, yıllar geçse de bu uyarıları bizi yönetenler ve üzülerek belirteyim gençlik ve bizler hiç anlamamışız.

Siyasilerimiz de son yıllarda kadınların başörtüsü, giyimi, kuşamıdır tutturmuşlar tüm varlıklarını, geleceklerini kadınlar üzerinden siyasete bağlamışlar. Yoksa siyasi gelecekleri biter.

İçte ateşli türban tartışmaları devam ederken Avrupalı ağabeylerimiz de zaten almak istemedikleri Avrupa Birliğine yeniden bizi nasıl almayacaklarının tanımını yapmışlar.

İnsanlık adına utanç verici bir bildiri yayınlamışlar. Oysa bir şeyin farkında değiller, biz henüz daha onlarla birlikte olmak için karar vermedik. Bizim kararımızın olmadığı yerde onlar kendilerinde böyle bir hakkı nasıl görüyor anlaşılır gibi değil…

Neymiş Türkiye Avrupalı bir ülke değilmiş. AB’de yeri yokmuş. Le Monde’de yayınlanan bildiriye imza atan 11 milletvekili şunlar: Alain Lamassoure, Thierry Mariani, Bernard Carayon, Jean-Pierre Decool, Lionnel Luca, Christian Menard, Jean-Frederic Poisson, Philippe Vitel, Richard Mallie, Herve de Charette, Georges Fenech. Aralarında eski Dışişleri Bakanı Herve de Charette ile AP üyesi eski Türkiye Raportörü Alain Lamassoure’nin de bulunduğu 11 milletvekilinin, Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde’de yayınladıkları ortak bildiride Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin “Türkiye Avrupalı bir ülke değil, AB’de yeri yok" sözlerine dikkat çektikten sonra birtakım kanıtlar sıralamışlar

Bir de hala Sevr özlemleri devam ettiği için olsa gerek bizim sınırlarımızın nerde başlayıp nerede bittiğini bir türlü hala anlayamamışlar;

“-Avrupa’nın siyasi olarak var olması için sınırlarına ihtiyacı var ve bu sınırlar var. Türkiye, Asyalı bir ülke. Türkiye’nin Avrupa’ya girmesini sağlamak sınırlarımızın Kürdistan dağlarına kadar uzaması demek.”

Bir de hangi amaçla söylediklerini kesinlikle anlayamadığım bu cümle; bu güne dek kollarını açtıkları her platformda destekledikleri Kürtlere haksızlık oluyor gibi geldi.

Eğer biz üye olursak birliğe bayağı pahalı olacakmışız. Maliyetimiz pek yüksekmiş;
<ı>“—Türkiye’nin üyeliği, yeni Avrupa’yı tehlikeye atacak bütçe şoku yaratır. Maliyeti birliğin yıllık bütçesinin dörtte birine eşit olur. Sadece tarımda yılda 11, 3 milyar euroya mal olur.”

Kıbrıs Rum Kesimini tanımıyormuşuz. Siz daha dün kurulan ülkeyi tanıyorsunuz da 1923 te kurulan Cumhuriyetimizi ve devletimizi tanımamakta neden ısrar ediyorsunuz?

“<ı>-AB’nin tarihinde ilk defa aday bir ülke, üye bir devleti (Rum Kesimi) tanımayı reddediyor.”

Yıllardır Ermeni Soykırımı diye dünyayı oyalayan Fransızlar değil mi? Sanki kendileri Cezayir’de onca soykırımını yapmamışlar gibi. Kin ve nefret tohumlarının yeşermesi için anıt diken onlar değil mi?

“—1.5 milyondan fazla Ermeni’nin hayatına mal olan Ermeni soykırımını tanımayan, Kürt ve Kıbrıs sorunlarında ilerleme sağlamayan bir devleti entegre etmek imkânsız.”

Gazeteciler ve yazarlar yargılandığı için ve hatta Orhan Pamuk yargılandığı için AB’ye Türkiye’nin girmesi olanaksızmış.
<ı>“ -İfade özgürlüğü, basın ve örgütlenme özgürlüklerini her zaman tanınmıyor. Ceza Kanunun 301. maddesi, başta Nobel ödüllü Orhan Pamuk olmak üzere gazeteci ve yazarları yargılamak için kullanılıyor. Sarkozy’nin istediği gibi Türkiye ile sürdürülen üyelik müzakerelerinin “imtiyazlı ortaklık" ile sonuçlanması gerektiği savunulan bildiride Fransa’nın Akdeniz Birliği konusunda öncülük yapması gerektiği vurgulanırken de “Avrupa mimari ve olası genişlemeler konularında karar almak, ABD’ye düşmez" ifadesi de kullanıldı.”
İçte türban dışta AB, olacak iş değil.

İşimiz zor aslında.

Yaşanası dünyayı yaşanmaz hale getirenlere sözüm; “Siz kendi işinize bakın. Siyasetinizi ve geleceğinizi benim sırtımdan geçinerek güvence altına alamazsınız. Kimler gelmiş, kimler geçmiş bu dünyadan. Siz de unutulur gidersiniz, ben de… Ama sizin yaptıklarınız tarihin sayfalarında kara bir leke olarak kalır. İnsanlık sizi asla affetmez.”