Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Kim daha fazla sattı!

Seçimler yaklaştıkça siyasi partiler televizyonlarda sık sık boy göstermeye başladı. Bu programlardan birinde iki ekonomist, AKP milletvekili Nurettin Canikli ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, her iki partinin ekonomik politikalarını ve son 8 yılda ekonominin geldiği noktayı tartıştılar. 

Programda, ekonominin birçok alt başlığı tartışıldı. Ancak en dikkat çeken bölüm özelleştirme politikalarının tartışıldığı bölümdü. 

Tartışmanın ana eksenini ise “Kim daha fazla özelleştirme yaptı” sorusuna, katılımcıların verdiği cevaplar oluşturdu. 

Öyle ya, tek kale maç yapıyor her iki katılımcı da.! 

Karşılarında özelleştirme politikalarını eleştirecek, karşı çıkacak kimse yok. 

Pişkin pişkin tartışıyorlar, biri, Türk Telekom’un “kelepir fiyata” satıldığını iddia ediyor; diğeri, “zamanında siz satsaydınız ya da satılmasını engellemeseydiniz daha pahalıya satardık” diyor. 

Biri, “Tekel’i ucuza kapattınız” diyor; diğeri “hayır piyasa fiyatına sattık” diyor. 

Biri, “Devlet bankasından ucuz kredi alıp, devletin elindeki televizyonu aldınız” diyor; diğeri, “Bu işlemlerde usulsüz bir prosedür yok” diyor, bu alışverişini ahlaki yönünü unutarak. 

Biri, “Petlas’ın değerinin altında elden çıkarıldığını” söylüyor; diğeri, “Petlas’ın bir bölümü sizin zamanınızda satıldı” diyor. 

Örnekler uzayıp gidiyor… 

Programın sunucusu da dahil olmak üzere stüdyoda bulunanlardan hiç biri, “özelleştirme politikalarının” bir alternatifi olabileceğini akıllarına getirmiyorlar. Her özelleştirmenin ekonomiye yarar sağlamayacağını, stratejik kuruluşların özelleştirilmesinin sakıncalı olduğunu, mülkiyet ile verimliliğin birbiriyle doğru orantılı kavramlar olmadığını düşünemiyorlar. 

Sanki özelleştirme politikalarının ana eksenini oluşturduğu “kapitalist ekonomi” insanlığa mutluluk ve refah getirmiş de; iktidarıyla, muhalefetiyle bütün sistem partileri bu politikaların ve sistemin bir alternatifinin olabileceğini akıllarına getirmiyorlar. 

Bu durum ilelebet devam edecek sanıyorlar! 

2008 yılında yaşanmaya başlayan ve halen bitmeyen ekonomik krize çözüm olarak ortaya konulan politikaların hiçbir yerinde özelleştirme yoktur. Aksine başta ABD, İrlanda ve Yunanistan olmak üzere krize giren bütün ülkelerde “Kamulaştırma politikalarından” yararlanıldı ve bu süreç halen devam ediyor. 

Tarihin cilvesine bakın ki; en büyük özelleştirmeci, en büyük kapitalist devlet ABD, tarihin en büyük “kamulaştırmasını” yapıyor ve bu durum başta ekonomistler ve dünyaya “Sol” dan bakan politikacılar tarafından görmezden geliniyor! 

Sendikalar ve emekten yana partilere baktığımızda da, adeta susmuşlar! 

Bu durumun nedeni çok boyutlu ve bu yazının boyutunu aşacak büyüklüktedir. Şu kadarını söylemek gerekirse, bu örgütlerin ideolojik barutlarının tükenmesi bir yana, iç iktidar kavgaları nedeniyle dışa yönelecek takatlerinin kalmadığını düşünüyorum. 

Örgüt içi iktidar daha tatlı geliyor her halde! 

İktidarıyla, muhalefetiyle ülkenin biriktirdiği ne kadar ekonomik değer varsa özelleştirilmeye (satılmaya) devam ediliyor. Bu durum, bana bir zamanlar (40’lı yaşlarda olan okurlarımız hatırlar) tek kanallı televizyonda yayınlanan bir reklamı hatırlattı. 

O reklamın jeneriğinde önce bankacılık faaliyetleri gösteriliyor, ardından da orta yaşlarındaki bankacı ekranlara çıkarak şu cümleyi tekrarlıyordu; 

“Yok, aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız.” 

Sizi bilmem ama, AKP milletvekili Nurettin Canikli ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın katıldığı programdaki tartışmaları izleyince, çocukluğuma gittim ve bu reklamı hatırladım. 

Sizce de doğru bir benzetme değil mi? 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..