Kim Daha Küçük?

Takımlarımızın hangisinin en büyük olduğu zaman zaman alevlenen ama her zaman tartışıla gelmiş bir konu olup tıpkı televizyon kanalları gibi her biri kendisinin diğerlerinden ileride olduğunu iddia etmesi hepimizin malumu. Ancak özellikle büyük kulüplerimizin yaşadıkları olaylar karşısında edindikleri tutum bazen o denli yakışıksız oluyor ki bu anlarda insan bırakın büyüklüğü bu kulüplerin hangisinin daha küçük olduğunu düşünmekten kendini alamıyor.

Evet, haftasonu oynanan Galatasaray-Kayserispor maçından sonra sarı kırmızılı camianın maçın hakemine, MHK'ya ve Türkiye Futbol Federasyonu'na açtığı top yekün savaştan bahsediyorum. Bir kulübün bu şekilde birlik ve beraberlik içinde olması takdire şayan bir davranış olsa da etrafında birleşilen düşüncenin yanlışlığı bize asıl rol yapanın MHK değil Galatasaray yönetimi olduğunu gösterir nitelikte. Maçtan sonra yapılan açıklamalar o denli sert ki önceki maçları bilmeyen bir kişi Galatasaray'ın bu sezon ilk kez puan kaybettiğini ya da ilk kez bir oyuncusunun kırmızı kart gördüğünü rahatlıkla düşünebilir. Zaten bu hakem eleştirilerinin yanlışlığı her zaman genel resimden sıyrılıp maçların birbirinden bağımsız olarak ve bu maçlarda da sadece kendi aleyhlerine verilen kararlarının değerlendirilmesinden kaynaklanmıyor mu? Öyle olmasa kupa mücadelesinde Galatasaray'ın aynı Kayserispor'u ofsayt bir golle mağlup edip rakibini kupanın dışında bırakmasının bir kenara bırakılıp sadece cumartesi günü oynanan maçın gündeme alınması ve hatta bu maçta Kayserispor aleyhine gelişen hakem uygulamalarının göz ardı edilmesi nasıl açıklanabilir?

Peki gerçek nedir? Gerçek şu ki Galatasaray, Kayserispor, Sivasspor ya da Ankaraspor gibi takımlar karşısında mücadele ederken zorlanıyor zira sarı kırmızılıların en önemli gücü olan hücum hattı bu tip iyi savunma yapan ekipler karşısında diğer maçlarda olduğu kadar etkili çalışamıyor. İkinci bir gerçek de şu ki Galatasaray son maçlar başta olmak üzere ligimizin en çok kart gören ekiplerinden birisi. Dolayısıyla Kayserispor maçında yaşanan olayların öyle büyük bir çileden çıkmaya yol açacak bir tarafı yok. Şunu kabul edebilirim ki bir hakem bir maça tamamen ön yargılı çıkıp olayı kişiselleştirebilir ve maçı gerçekten katledebilir ancak söz konusu maçtaki pozisyonlara baktığımız zaman maç boyunca iki takım aleyhine de verilen kararların tartışmaya açık olduğunu söylemek mümkün ki bu her zaman böyledir.

Neticede bir kulübün büyüklüğü ya da küçüklüğü kazandığı kupalar ve sahip olduğu başarılar kadar karşılaştığı olumlu ya da olumsuz olaylar karşısında büründüğü kişilik ile de yakından ilgilidir. Her ne kadar bugünkü gündem Galatasaray olsa da yılanının kendisine dokunduğu anda tüm büyük takımlarımızın aynı tepkiyi verdiğini ve bu nedenle aynı eleştirilerin Fenerbahçe ya da Beşiktaş için de geçerli olduğunu belirtmek isterim. Ne zaman ki kaybedilen bir maçtan sonra hakem suçlanmaz işte o zaman kulüplerimiz gerçekten büyümüş demektir.