Kim kime karşıdır (1)

Bölüm 1

Anlatmak istediğim dolambaçlı bir olay.

Başlangıcı 21 temmuz 2009 gününe rastlıyor.

Eski yargıtay savcılarından Ahmet Gündel bir kanalda, "yüksek yargı neden tarafsız olamıyor" sorusuna cevap verirken saydığı maddeler arasına, "mezhep" mensubiyetini de eklemiş.

Aynı programa konuk olan Sabah yazarı Emre Aköz de iki gün sonra, "Savcının dediği mezhep hangisi" başlıklı bir yazı yazmış.

Ertesi gün, adı belirtilmeyen mezhebin mensupları yazara, "bize hakaret ettin" diye ağır ithamlarda bulunmuşlar. Bir çok kişi konuya müdahil olmuş ve Cem Vakfı Başkanı Prof. İzzettin Doğan, "81 ilde kaç alevi vali var? Söyleyin bakalım!" demiş. Araştırmışlar, 2007 de bir taneymiş! (1)

Bir teki bile fazla görülmüş olmalı ki o günlerde birileri, "ayağını kaydırma" hesapları yapmaktaymış.

İşin içine din, mezhep, ideoloji gibi mensubiyetler girdiğinde çoğu kez hakikat gözardı edilir. Yani aidiyetler, sen-ben kavgası çıkarmaya çok müsaittir. Ancak konuyla ilgili tahlil yapmak niyetinde değilim. Amacım, kendilerini dışlanmış görenlere, sünni kesimin devlet tarafından kayırılmadığını (yani içlenmediğini, aksine hiçlendiğini) anlatmaktır.

Evet, (yüksek yargı hariç) bazı devlet kurumlarında alevi bürokrat az olabilir. Yeteri kadar olsaydı, bu neyi çözerdi esasen onu da bilmiyorum. Gördüğüm kadarıyla yönetimde, azımsanmayacak miktarda kürt kökenli bürokrat ve milletvekili bulunuyor. Ama bu, "onların problemini" çözmekte sisteme yardımcı olmuyor. Asıl mesele, görevin ehil kişilere tevdi edilmesi ve onlar tarafından da dürüstlükle yürütülmesi ise, daire başkanının ya da genel müdürün mezhebinin önemi var mıdır? Bence yoktur.

Diyelim ki, şimdiye kadar generallerin, vali ve kaymakamların, hakim ve savcıların, yök ve üniversite üyelerinin hepsi sünni ve aynı zamanda hanefi müslümandı. Peki dindar sünniler bundan ne kazandı?

Bakalım, 86 yıldır devlet yönetiminin ana iskeletini oluşturan sünni bürokratlar yandaşlarına destek mi, köstek mi olmuşlar bir görelim?

- İrticai (ayaklanma) faaliyetlere karıştıkları iddiasıyla asılanlar, partileri kapatılanlar, hapislere atılanlar, ihtilal yoluyla iktidardan indirilenler ve indirenler kimlerdir?

- Sünnilerdir.

- Bir dönem, atalarının inançlarını samanlıklarda öğrenmek zorunda bırakılan çocuklar kimindir?

- Sünnilerindir.

- Namazları irticai faaliyet, oruçları şiddet unsuru olarak lânse edilenler hangi mezhebin mensuplarıdır?

- Tabi ki, sünni mezhebin.

Devam edelim:

- Hangi sünni general, başörtüsü yasağına karşı çıkmıştır?

- Hay bin kunduz! Ne diyorsun sen yahu?

- Hangi sünni rektör türbanı, "bireysel insan hakları" kategorisinde değerlendirmiştir?

- Bir ses duydum da! Bana mı dedin?

- "Türk Milleti" adına karar verdiği söylenen hangi mahkeme, "tesettürün yadsınamaz bir ülke gerçeği" olduğunu savunmuştur?

- Yoksa sen benimle dalga mı geçiyorsun? Olur mu öyle şey!

Kendi toplumunun değerlerine saygı duymayan, hatta düşmanca bakan kişi sünni olsa ne olur, alevi olsa ne olur!

Devamı var.

Resim: www.haberler.com/resim.asp?haber_id=1274252