Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '07

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Kim korkar hain fıtıktan

Kim korkar hain fıtıktan
 

Ve ameliyat günü geldi çattı;

Yüreğim pır pır pırpırleyliii, diye atarken hadi dediler gidiyorsun, odanın kapısının önüne hususi araba gelmiş beni hastane içinde bir tur sonrasında, acılarımı dindirmek için gönderilmiş, bindim kelebeğim yanımda aynı günde 3. hastane turuma çıktım koridorlar geçtik asansörlere bindik yanımdan geçenler şöyle çaktırmadan bakıyorlar ahhh yazık acep ne derdi var ki diye gülümsüyorum belli belirsiz, nihayetinde acılara son diyeceğiz..

İnsanlar azaldı koridorlar ıssızlaştı, baktım maskeli yeşil giysili sağlık görevlileri çoğaldı beni bir cam blogun önüne getirdiler yavaşça üzerinde bulunduğum sedyenin alçaldığını ve yer değiştirdiğimi fark ettim.

OIhhh üstelik ısıtmalı bir yere geçtim rehavet bastı sonra dört görevli beni hani çocuklarımızı sallarız ya bir bezin üstünde karşı karşıya geçer, havalandırdılar birdenbire hıh dedim önce sıcak sonra beni sallayıp uyutup sonra ameliyat edecekler...

Hevesim kursağımda kaldı kenarda bir dr sanırım sevgilisi ile konuşuyordu telefonda, bir sedye üzerinde oturmuş, ohh valla biz can pazarında....

Neyse, aldılar beni içeri baktım içerde benim gibi kesimlik bir kuzu melül melül bakıyor, ben yaşlarda sohbete koyulduk. Sorun aynı ama onun rahatsızlığı bir ileri safha, bir vida takılacakmış, kadın bir solukta hayat hikayesini anlattı eşinin 27 seneden sonra rahatsızlığı nedeniyle onu terk ettiğini, annesinde de aynı rahatsızlık olduğunu ve annesinin ameliyatı sonrası doktorların bir kavanoz fıtık çıkardığını, biz sohbeti koyulaştırdık...

Başımızda boneler, yeşil seksapel giysimiz, üzerimizde üşümeyelim diye bir battaniye, baktım sevgilisi ile konuşan dr geldi yanımıza, hmmm dedi benim sedyemi ileri çekerek “sendin değil mi dedi, karaciğerinden ve midesinden ameliyat olacak olan” ilk anda şaşırdım, yok aman dur değilim dedim, yok dedi ben bana söyleneni yaparım amanın gidiyoruz sıpa şaka yapmış, az kalsın gidiyordum önce beni aldılar hazırladılar, sonrası bir sis perdesi…

Uzaklardan bir ses duydum “sureyyanım” “sureyyanım” amanın dedim melekler sesleniyor herhalde bir rahatlık duygusu içinde idim sanki. gözlerimi açtım heyttt! be dedim yaşıyorum çok şükür, sonrası odaya alınma benekli kelebeğimin şefkati ve itinası ile şımartılma, açlık, nerede ise bir gündür açtım daha da aç durmak gerekti, süre dolduğu anda benekli kelebeğimin bana aldığı o tost ve meyve suyu, bir ziyafete bedeldi...

Yemek sonrası gözüm açıldı, ayağa kalkmak istiyorum, kelebeğimin yardımı ile onu da başardım... ve şükrediyorum tanrıma çokça nelerin mi farkında değilmişim yatak da rahatça sağa sola dönmek ve yataktan ağrısız sızısız adım atmak kendi ihtiyaçlarını kendin karşılamak, keyifle oturmak, kendi kendine yetmek, ayağınızın sizin değil , sizin onun efendisi olduğunu göstermek.

Ameliyat sonrası benim o şirin fıtığımı koymuşlar minicik bir kutuya ... baktım, nasıl şaşırdım anlatamam minicik bir şey, tırnak kadar fıtığımın önünde saygı ile eğilirim, pes dedim ama sonuç önemli yeni fıtıklara geçit yok, haydi sureyyam egzersize... sevgi ile

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..