Kim pak, kim kirli?

En sevmediğim durumların başında cevabı belli sorularla gündemin meşgul edilmesidir. Kim pak, kim kirli? Cevap çok net. Benim yaşımda olan biri için dündü olanlar. Failler hayatta, yaptıkları göz önünde, söyledikleri kulağımızı çınlatıyor hala. Güvenlik gerekçesi ile (Bu gülünç gerekçeden başka bir söylem geliştirilmedi ne yazık ki.) boşaltılan, ama hangi gerekçe ile yakılıp yıkıldığı hala meçhul yerleşkeleri unutan yok. Aynı zamanda cumhuriyet tarihinin en büyük muhacirleştirme harekâtı sırasında katledilen, en zalim silah olan fakirlikle vurulan insanların envanteri de az çok biliniyor. 

Yukarıda sayılanlar bağımsız bir komisyonca bir bir tespit edildikten sonra tetikçisinden emri verene kadar bir cümle zevatlar açığa çıkarılmalı. Kimse zamanı değil, derin devlet hala çok güçlü filan demesin. Bu ülkede görev başındaki bir generali tutuklayabilen bir güçten daha kudretlisi yoktur fanilerin içinde. Tabi niyet çözüm ise, niyet gerçekten temizlenmek ise. İnsan öldürmekten daha büyük suç var mıdır? Neden adaletin titrek eli onların da yakasına yapışmıyor artık. Darbe planı hazırlayan, bu planların finansal, bürokrasi ve medya ayağını oluşturan insanların tespitini yapmak, hatta kurunun yanında yaşa da acımadan bu işi yapmak güç işti ama yapıldı. Dağdakilerin tek geri dönüş kapısı olan siyaseti esaret altına alıp iki binin üzerinde siyasetçiyi parmaklıkların arkasın göndermek de güç işti, başarıldı. Hem de vicdan denilen en insani duygu bile incitilerek. Peki, bölgeye doksanlı yıllarda bu acıları yaşatan zevatlar içerisinde hangisi şimdi içerde olanlardan daha az suçludur. 

Dedim ya mesele kim pak, kim kirli değil. Kimsenin önemsediği yok. Sorun vitrin sorusu. Yapan, ben yaptım diyor. Demesine ne hacet biliniyor zaten. Ben yaptım derken bile öyle alaycı bir üslubu var ki dokunulmaz olduğunu da biliyor. Üzerine çöreklenildiği anda ağzından çıkanların akı karaya çalacağının farkında iki taraf da. Somutlaştırayım. O cehennem mevsiminde kimler iktidardı? O dönem iktidar olanların yapılanlardan sorumlu olduğu, en azından haberdar olduğu ehli vicdan sahibi her birey tarafından kabul edilecektir. O dönemin iktidar kanadındaki sivil siyasetçileri şimdi nerede siyaset yapıyorlar. Bu yazıyı okuyan her birey o cehennem yıllarına geri dönsün. Bölgede iktidar adına koltuklarda oturanları anımsasın. Birde şimdikilere baksın. Şimdi tablo daha net değil mi? Anlaşılıyor, o vahşetin birkaç itirafçının işlediği cinayet olmadığı veya sadece kolluk güçleri ile sınırlandırılamayacağı. Neden hakikatleri araştırma komisyonunun bir türlü kurulamadığı şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi? Hakikatten korkan kire bulaşmış Hak tanımazlardır. Kim pak, kim kirli? Adların bir hükmü yok. Kimse isminin Ömer olmasıyla halife, Agit olmasıyla yiğit, ak olmasıyla temiz olmamıştır. Yüzlere iyi bakmak gerekir. Çünkü çoğu zaman insanın yüzü içinin çalışılmış bir özetidir. Şimdi anladınız mı neden her baktığınızda iç bulantı geçirdiğinizi. Kendini sütten çıkmış sanan kaşık, sen kandan çıkmışsın unutma. 

Not: Bütün dünya halklarının Newroz Bayramı kutlu olsun