Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Haziran '13

 
Kategori
Siyaset
 

Kimdir diktatör?

Kimdir diktatör?
 

Hem böyle deniyor, hem de...? (Net'ten alıntıdır)


Taksim Meydanı ve Gezi Parkı vesilesiyle tüm yurt sathında gerçekleşen halkın protestosundan halâ daha doğru bir çıkarım yapılamadığını görüyor, üzülüyoruz.

Eylemler halâ devam ettiği halde, başbakanımızın bugünkü beyanatlarını izlediğimizde de ilginç durumlar gözlemliyoruz.

Mesela:

Başbakan diyor ki, “Diktatör diyorlar bana, diktatör değilim!”

“Aksine, azınlığın çoğunluğa tahakkümüne karşı duranım!”

Yani koskoca bir Türkiye halkını değil de, kendini ve kabinesini, yani emrindekileri “çoğunluk” olarak görüyor.

Beyanatının ilerleyen bir bölümünde de diyor ki:

“Evet, Taksim'e cami yapacağız!”

Ve bunu normal bir tonlamayla da söylemiyor, bir açıklama ya da bilgi verircesine ya da halkına danışırcasına değil,  meydan okurcasına söylüyor…

Zira ilâve de ediyor: “Evet, cami de yapacağız!!”

“Ve bunun için birkaç çapulcudan izin alacak da değilim!”

Yani tüm yurt sathında hükümetin uygulamalarına ve bu durumda da tabii, haliyle “başbakana karşı” 100 binlerce eylem yapan  “halkı”, birtakım STK’ları, hatta TBMM’de seçilmiş kendi partisinden olmayan milletvekillerini, muhaletef partilerini, onların genel başkanlarını filan da dahil olmak üzere  “birkaç çapulcu”  olarak görüyor; böyle niteliyor.

Kendisinden ve kendi fikrinde olandan başkasını “azınlık” ve “çapulcu” olarak görüyor!

Halkını, halkının yüzbinlerini, milyonlarca insanını “birkaç çapulcu” olarak gören bir başbakan!

Ve yetinmiyor ilave ediyor, “Asıl diktatör bu birkaç çapulcudur!”

Yani “halkı” diktatör olarak görmek gibi, halkını veya halkının bir bölümünü çapulcu olarak görmek gibi, hattâ koskoca halkı-milyonları, kendisine oy vermemiş halkın diğer yarısını “azınlık” görmek gibi  bir tuhaf durum çıkıyor ortaya.

Demek ki bilmediği veya bir türlü aklına oturtamadığı ya da karıştırdığı, belki de unuttuğu-hatırlamadığı birşeyler var başbakanın.

Hatırlatalım o halde, hatırlatmak görevimizdir… Zira bizleri, bütün bu ulusu-yurdu-ülkeyi “o” yönetmektedir, onun yaptıkları tabii ki bizi ilgilendirir, bir yanlış yaparsa ucu bize dokunur, o yüzden de sorumluluğumuzdur zaten hatırlatmak, "bize ne" deyip geçemeyiz. Hem de ayrıca, tam da kendisinin de ifade buyurduğu üzere diktatörlükle değil, demokrasi ile yönetilmekteyiz! Hattâ adı bile üstünde Cumhuriyetle yönetilmektedir, Cumhuriyettir rejimimiz, demokratik bir Cumhuriyet’tir Türkiye Cumhuriyeti. Bizler de bu Cumhuriyetin “demokrat” vatandaşlarıyızdır, fikrimizi-bildiklerimizi, isteklerimizi belirtmek, söylemek, yanlış bilinenleri, yanlışları da ifade etmek, uyarmak, hatırlatmak durumunda, hattâ sorumluluğunda-zorunluluğunda olanlarız.

Ve demokrasilerde de -bir anlamda da- evet, aslında bir taraftan da doğru da söylüyor: Halktır diktatör!  Evet, demokrasilerde halktır diktatör; Halk ne derse o olur, halk izin verirse, halk onaylıyorsa bir şey yapılır, yoksa yapılmaz, yapılamaz! Çünkü “halk” kaç kişi olursa olsun, “iktidara göre, iktidar kadrolarına kıyasla”,  mutlak surette zaten bir “çoğunluktur” da!

İşte bu çoğunluğa “rağmen”, halka rağmen eğer birşeyler yapılırsa, halkın onaylamadığı, halkın zaten izin vermediği, uygun bulmadığı veya hattâ gereksiz gördüğü ya da halkın istemediği, yani iktidarın ne isteyip ne istemediği önemli değil, halkın ne istediği önemli olmak üzere “halkın çoğunun” istemediği, halkın karşı çıktığı birşeyleri kim yapıyorsa veya yapmak istiyorsa, yapmak için de böylesine halka, hatta öyle ki o halk ister azınlık olsun ister çoğunluk, HALKA meydan okuyor-okuyabiliyorsa, heh işte tam da ona "diktatör" denir.

Kim’miş diktatör?

Filiz Alev
02.06.’13

 
Toplam blog
: 157
: 3152
Kayıt tarihi
: 03.03.11
 
 

Ekonomistim, emekliyim. İki evlat annesiyim. Müzikle ilgilenirim, bestelerim vardır. Düşünürüm, a..