Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kime, nasıl güveneceğiz?

"Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde yaşıyoruz" cümlesini çok duymuşsunuzdur. Ekonomik ve sosyal açıdan güçlü bir toplum olmadığımıza göre, bu doğru bir tesbit ve doğru bir tekliftir.

Ancak "bunu nası başaracağız?" sorusuna verilecek öyle kolay ve kestirme cevabımız maalesef yok.

Her şeyden önce birlğin yolu, birbirimize güvenden geçer. Biz birbirimize güveniyor muyuz, daha doğrusu güvenebiliyor muyuz? Hayır. Çünkü biz birbirimize güvenmemeyi öğreniyoruz ve çocuklarımıza da bunu öğretiyoruz.

Asayiş ve güvenliğin sağlanmadığı, adaletin yerini bulmadığı, suçlunun cezasını çekmediği, suçsuzunsa birçok problemle karşılaşmasının doğal sayıldığı bir ülkede, insanların birbirine güvenmesi, herhalde en zor ve en son ulaşılabilecek bir durumdur.

Dün yaşadığım iki olay bilinen bu gerçeği bir kere daha bana hatırlattı.

Bir minübüs şoförü, araç içinde kapkaç yapmaya çalışan bir şahsı götürüp karakola teslim ediyor. Birkaç gün sonra salıverilen suçlu, arkadaşlarıyla birlikte "yolcu" gibi kendisini yakalatan şoforün minübüsüne biniyor ve evire çevire adamı dövüyor.

Şimdi siz polise, yargıya, adalete güvenin ve bir daha böyle bir işe kalkışmaya cesaret edin. Mümkün mü?

İkincisi; oğlum son günlerde internette deli gibi ogame oynuyor. Kendi aralarında gruplar oluşturup ittifaklar yapıyorlar. Bunlardan biri Can'a diyor ki, daha güçlü olabilmek için birbirimizin gezegenlerini kontrol edebilecek bir birliktelik oluşturalım. İşte bu benim şifrem, sen de şifreni bana ver, karşılıklı yardımlaşalım...

Ne kadar güzel, samimi bir teklif değil mi?

Can da, tabii, teşekkür ederim, bu da benim şifrem, diyor.

Ancak Can gezegene gitmek için şifreyi girdiğinde "böyle bir gezegen yok" cevabını alıyor. Ne oldu, kandırıldım mı demeye kalmadan kendi gezegenine gitmek istiyor ama, maalesef kapılar yüzüne kapanıyor.

Çünkü çocuğun verdiği şifre sahte, ama Can'ın verdiği şifre gerçek...

Üzülüyor, biraz da ağlıyor Can. Kandırılmasının da ötesinde gezegenini kaybetmesine kahroluyor. Ama bizim söyleye söyleye bir türlü anlatamadığımız bir şeyi öğreniyor Can: Herkese güvenmemeyi...

Evet, çocuklarımıza hepimiz, başkalarına güvenmemeyi öğretiyoruz, çünkü öğretmek zorunda kalıyoruz. Sana çikolata verenden alma, arabasına bindirmek isterse binme, vs. vs.

Bu kadarla kalsa iyi, sağcısı, solcusu, hırsızı, sapığı, PKKlısı, THKPClisi, İBDAlısı, hatta Fenerlisi, Beşiktaşlısı, Galatasaraylısı, Saadetcisi, AKPlisi, DTPcisi, açığı, kapalısı, türbanlısı, ateisti, satanisti, yobazı, irticacısı.. İçimizde saymakla bitmeyecek kadar tehlikeli gruplar yaşadığını düşünüyoruz.

Sonra da birlikten, beraberlikten dem vuruyoruz. Birbirimize güvenmeden birlikte olabilir miyiz?

Bazan aynı gruptan insanlar bile , acaba görüntüsü sahte mi diye, birbirinden şüpheleniyorlar.

Kısacası bizim güven içinde olmamız ve birbirimizle kenetlenmemiz çok zor iş dostlar.

Fakat ne yapıp edip bu zoru başarmak zorundayız. Başka çıkış yolumuz yok...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..