Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '14

 
Kategori
Güncel
 

Kime kızıyor sizce... Gülen'e canım siz de... Kalkıp da ABD'ye, CIA'ya kızacak hali yok ya

Kime kızıyor sizce... Gülen'e canım siz de... Kalkıp da ABD'ye, CIA'ya kızacak hali yok ya
 

Kime kızıyor sizce? Gülen'e canım siz de... ABD'ye mi sandınız yoksa:)


BUGÜNLERİN SENARYOSU 1990'LARDA YAZILMIŞ BAKIN İŞTE:

"Halkım, okumayacaksın bu yazıyı biliyorum ama ben yine de yazıyorum:)"

ABD’nin 100 yıllık strateji planından çıkardıklarım:

Buyurun bakalım:

“Ek-1 belgesinde sıralanan 67 maddelik özet rapordaki önerilerin başarı ile gerçekleştirilmesi ve yıkılacak Dünya Ticaret Merkezi'nin yaratacağı atmosferin başarılı bir operasyona dönüştürülmesi hâlinde; 2000-2100 arasındaki yüzyılda, 25'er yıllık 4 aşamada uygulanmaya konacak küresel stratejiler ve her bir çeyrekte gerçekleştirilmeleri hedeflenen somut amaçlar aşağıda sıralanmıştır:

Amerika Birleşik Devletleri "United States of America" ve yakın müttefiklerinin maddî, teknolojik ve insan kaynakları Dünya Birleşik Devletleri "United States of the World" ülküsünü 2100 yılına kadar gerçekleştirecek kapasiteye ve güce sahiptir.

Bunun için geliştirilen slogan "Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek dil, tek din!"dir.

Bu yüzyıl sonunda tüm ülkelerin sınırları kaldırılabilir ve Erasmus'un;

"Bütün yeryüzü vatandır" ilkesi benimsetilerek, herkese dünya vatandaşlığı pasaportu verilebilir, dünya nüfusunun ortak dilinin İngilizce olması sağlanabilir.

Üç büyük din "Dinler Arası Diyalog" kapsamında "Tek Dünya Dini"ne dönüştürülebilir.

Birinci Aşama/Birinci Çeyrek (2000-2025):

Bir nesil 25 yıl olarak hesaplandığına göre, 2000 yılında doğacak çocuklar -Kuzey ve Güney Yarıküre ayrımı yapılmaksızın- 25 yaşına gelinceye kadar birinci kuşak sayılacak.

Bu gençler arasından özel olarak seçilenler 2025-2050 yılları arasındaki ikinci çeyreğe bırakılan değişimlerin (evrim ve devrimlerin) öncüleri olarak ödüllendirilip eğitileceklerdir.

Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na kayıtlı ve kayıtsız 250 ülkenin ortalama olarak 4 parçaya bölünmesiyle 1000 yeni yönetimin ortaya çıkarılması hedeflenmektedir.

Böylece 750 yeni ülkenin başına geçecek yönetimler tarafımızdan atanacağı için hem serbest piyasa sistemiyle işleyen ve ABD'ye bağlı yeni demokrasiler kurulacak, hem de küreselleştirilecek dünyanın dörtte biri ABD'nin mutlak kontrolüne girmiş olacaktır.

Bunu sağlamak için önce mikro-milliyetçilikler ile birlikte mezhep ve inanç farklılıklarının güçlendirilmesi ve ardından, oluşacak güçlü grupların birbirleriyle çatıştırılmaları gerekmektedir. Bu hedef uğruna hem dünya medyasının ve İnternet'in tüm olanakları etkin biçimde kullanılacak:

Hem de ABD'ye yakın diplomatlar/ siyasetçiler/ dinadamları/ gazeteciler/ akademisyenler/ sivil toplum kuruluşları ve özellikle istihbarat örgütleri her şekilde desteklenecektir.

Dünyadaki her beş kişiden biri Müslüman; bir yandan şiddet yanlısı Müslümanlar arasındaki mezhepsel ve siyasal ayrışmalar desteklenmeli, öte yandan birleşmeleri gerektiği fikri güçlendirilmelidir.

Tutkal olarak -Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı ve demokrasiyi benimsemiş- Türkiye'nin seküler deneyimleri ve geniş İslamî potansiyeli kullanılmalıdır.

Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanlığı -Katar ve İspanya ile birlikte- Türkiye'deki dindar bir siyasetçiye verilecek; Osmanlı Milletler Topluluğu'nun diriltilmesi amacıyla geliştirilen stratejiler peyderpey uygulamaya konulacaktır.

2023 yılında yapılacak 100'üncü yıl kutlamaları sırasında -Kurucu Başkan Mustafa Kemal tarafından kaldırılmış olan- Hilafet tekrar tesis edilecek ve Türkiye'deki en etkin dinî cemaatin lideri Müslümanların Halifesi ilan edilecektir. Bu yolla; “1,7” milyar nüfusa sahip olacağını öngördüğümüz Müslümanları bir ruhanî lider aracılığı ile kontrol altında tutmak ve gerektiğinde çatışmalara sokmak mümkün olabilecektir.

İkinci Çeyrek (2025-2050):

Küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisi karşıtı marjinal fikirlerin ve Yeni Yüzyıl Projesi ile ilişkilendirilmemiş kişi veya grupların tamamen "pasifize" edilmiş olmasını beklediğimiz 2025 yılı sonunda, bölünmüş ülkelerle birlikte tam sayı tasarlanan ülke rakamına uzak kalmış olabilir. Mevcut sayı ne ise bu çeyrekte o sayı ikiye katlanacak; örneğin 750 ülke oluşmuşsa, bu sayı 1500'e çıkarılacaktır. Böylece birkaç "kritik ülke" dışındaki tüm ülkeler ABD demokrasisi ve serbest piyasa ekonomisi kapsamına alınmış; ekonomik, siyasal ve kültürel idealler küresel düzeyde ortaklaştırılmış olacaktır.

Sayıları 60'a yaklaşacak olan gelişmiş ülke kategorisine giren ülkelerdeki ortaöğretim okulları kapatılacak; tek bir kaynaktan ve internet aracılığı ile ücretsiz verilecek olan "Uydudan Eğitim Programı" uygulamaya konulacaktır. Boşaltılan okul binalarının satışından sağlanan gelirlerle her öğrencinin çalışma odasına birer "Dijital Akıllı Tahta" ve diğer aksesuarları konacaktır. Böylece Birleşik Dünya'nın "One World" ikinci kuşağı hem ortak bir eğitim kültürü içinde yetiştirilecek, hem de İngilizceyi ikinci dil olarak konuşabilecektir.

İnançlara yönelik küresel eylem plânının hedeflerini gerçekleştirmesi için dinî liderlerin, diyanet kurumlarının ve cemaatlerin himaye edilmeleri; din adamlarının küreselleşme karşıtı kesimlerle kuracağı yakın temaslar; mezhep ve tarikat taraftarlarının madden ve manen güçlendirilmelerine yönelik etkinliklere film yıldızları, yazarlar ve düşünürlerin de katılmalarının sağlanması; küresel düzeyde ünlendirilecek tüm manevî ve mistik şahsiyetlere gösterilecek ilgilerin medya olanakları kullanılarak teşvik edilmesi; ezoterik ve bilimkurgusal inançların yaygınlaştırılmaları vs. gibi çabalara hem ulusal bütçelerden pay ayrılacak, hem de küresel şirketler ve küresel epistemik cemaatler tarafından desteklenmeleri sağlanacaktır.

Bu çeyrekteki iç isyanların ve bölgesel savaşların küresel düzeyde büyümeksizin amaçlarına ulaşmaları gerekmektedir. Bunu sağlamak içinse, 1984 yılında yürürlüğe konulmuş olan Kürdistan İdeali Projesi kapsamında edinilen pratiğe dayalı sonuçlardan alınan dersler uyarınca geliştirdiğimiz Savaş ve Barış Stratejileri her yıl yeniden gözden geçirilerek ve sanal ortamlarda test edilerek, en geç 2030 yılına kadar mükemmelleştirilecektir. Bu strateji 2030 yılı Şükran Günü 'nde uygulamaya konulacaktır.

TÜRKİYE İLE İLGİLİ OLARAK BAKIN NELER ÖNGÖRÜLÜYOR:

"Türkiye hızla gelişmekte olan bir ülke; 2023'te dünyanın en büyük 10'uncu ekonomisi olmaya aday... Bununla kalmayıp doğal etki alanı olan Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile Doğu Karadeniz kıyılarında nüfuz sahibi olacak. Osmanlı coğrafyasındaki hiçbir ülke Türkiye'ye danışmadan adım atamayacak, kendi başlarına politika üretemeyecek. ABD'nin bugünkü ve geleceğe yönelik stratejilerinde Türkiye ve Türkiye'de başlatılacak olan "Dinler Arası Diyalog" faktörü önemli bir yer tutacaktır, tutmalıdır." 

Avrupa'nın siyasal gücü kendi mecrasına çekilirken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika toprakları ile birlikte Doğu Karadeniz'e kıyısı olan ülkeler kendi tarihsel yapısına geri dönecek ve Türkiye İslâm Cumhuriyeti liderliğinde Osmanlı Milletler Topluluğu olarak, yeni bir yapılanma kazanmış olacaktır. Böylece bu çeyrekte hem tüm Müslümanlar bir Halife başkanlığında birleşirken; ekonomik ve siyasal bir güç olarak dünya sahnesinde önemli bir rol oynadıkları duygusuna ve özgüvenine kapılacaklardır.

Bu yapılanma her türlü elektronik araçlar kullanılarak, olduğundan daha güçlü gösterilecek; dünyadaki tüm müslümanların bu bölgeye göçmeleri teşvik edilecektir. Böylece en geç 2075 yılına kadar, 2 milyar müslümanın benimsemiş olacağını öngördüğümüz "tek devlet, tek bayrak, tek din" ideali gerçekleşmiş olacaktır. Bu topluluğa Büyük İran İslam Cumhuriyeti ve 2050 öncesi İran liderliğinde kurulmuş olan diğer Şii Devletler Birliği de dâhil olacaklardır.

Bu çeyrekte tüm yazılı-görsel-işitsel sistemlerin ve eğitim programlarının referans göstereceği tek kaynak ülke ABD olacaktır. ABD tek süper güç olduğunu tüm dünyaya tartışmasız biçimde kabul ettirmiş olmalıdır.

En geç 2075 yılına kadar, dünyadaki siyasal harita sadece 7 farklı rengi yansıtmalı; 7 kıta'nın her birinde birer milletler topluluğu kurulmuş olmalıdır. Böylece ABD'nin oluşturacağı küresel yönetim kurulu altındaki Dünya Âdemoğulları Devleti hedefine yönelik stratejilerin son çeyrekte kolaylıkla uygulanmalarının yolu açılmış olmalıdır.

Yeryüzü 7 siyasal kıtaya bölünmüş; her kıtada bir adet Birleşik Devletler Topluluğu bulunuyor olacaktır. Bu BDT'lerin her birinin bir başkanı ve çok sayıda yardımcısı olacaktır. Bunların başkanlığındaki siyasal hükümetler ise 2025-2075 yılları arasında yetiştirdiğimiz 40-50 yaş aralığındaki yerel siyasetçiler tarafından kurulmuş olacaktır. 2075'teki kıta birleşmeleri ise tüm dünyayı tehdit eden ortak bir uzay düşmanı yaratılarak sağlanacaktır.

Adı ABDT-Amerika Birleşik Devletler Topluluğu- olarak değiştirilmiş olan ABD bu son çeyreğe dünyanın bütün denizlerini, okyanuslarını ve hava sahanlığını kontrolü altına almış olarak girecektir. 7 BDT'nin başkan ve eşbaşkanlarının göreve başlayabilmeleri için bir ön koşul ilkesi oluşturulacak ve bu yöneticiler ABDT Senatosu'nun güvenilirlik testinden geçmiş olanlar arasından seçilebilecektir.

ABD ve diğer 5 BDT'nin ekonomileri ABD şirketleri ve finans kurumları tarafından yönetiliyor olacak. Bu stratejiler yürütülürken ABD'nin eksen ülke olduğu inancı sürekli olarak ön plânda tutulacaktır.

Daha ilk çeyrekte başlatmış olacağımız çok kültürlülüğün zararları temalı tartışmalar bu yıla kadar meyvelerini vermiş, kıtaların ortak bir kültürü oluşmuş olacaktır. Bu son çeyrekte kıtalar arasındaki kozmetik kültür farklılıklarının silinmesi misyonu ise Marksist retorik aracılığı ile yürütülecektir. Kıtaların ve dünya halklarının kardeşliği teması ateşlendirilecek ve 7 kıtaya ait siyasal haritalar, "Tek Millet, Tek Devlet, Tek Dil, Tek Din" sloganları eşliğinde meydanlarda yakılacaktır. Tüm toplu yakma protestolarına çağın medya organlarınca yaygın olarak yer verilecektir.

Anglosakson, İsrailoğulları ve ancak 2050'den sonra belirlenmiş olacak bir üçüncü ırkın kültürel ve genetik yapılarının korunması amacıyla uygulayacağımız "iç savaşlar ve göçler" stratejisi doğrultusunda kıtalar arasında kültürel farklılıklar azaltılmış; ama genetik farklılıklar çoğaltılmış olacaktır.

Dünya nüfusunun 10 milyar olacağı 2095 yılında, insan sayısını sabitlemek amacıyla hem medikal hem elektromanyetik araçlar devreye sokularak, "bir ölüm-bir doğum" evresine girilecek; kurulacak olan "One World, Too Many People" STK'sı sayesinde doğum kontrollerine karşı çıkacak kuruluş ve bireylerin propagandaları etkisizleştirilecektir.

Mevcut 7 kıtanın birleşip ABD liderliğinde bir dünya devleti kurmasından sonra, 22'nci yüzyılda ortaya çıkarılmasını düşündüğümüz "çatışma-üretim-kâr" paradigmasını kırmak için verilecek mücadelelere tartışma platformu sağlanacaktır. O yüzyılda bazı bölünmeler veya savaşlar gerekiyorsa, bu tartışmaların yaratacağı kapıdan girilerek, 22. yüzyılının makro plânı hazırlanmış olacaktır.

Nikola Tesla'nın bulduğu kablosuz enerji transferi çalışmaları NASA ve Pentagon tarafından yarım yüzyıl boyunca kullanıldı; iklimler değiştirilebildi, insan ve hayvan beyinlerinin sinyalizasyon yapıları bozulabildi. Bu son çeyrekte, insan zihnindeki bilgiler önceden programlanmış yeni bilgilerle değiştirilebilecektir. Bunun yaratacağı geniş olanaklar 22'nci yüzyıldaki stratejiler için kullanılmalıdır.

2100 yılı kutlamalarının yapılacağı 31 Aralık 2099 günü Tek Dünya Devleti'nin imza töreni başkent Lahey veya Brüksel'de imzalanacak; 7 kıtanın 7 lideri ve önde gelen kanaat önderleri dünyaya tanıtılarak, dünya parlamentosu seçimlerine katılacak adaylar olarak lanse edileceklerdir.”(Alıntı-Mehmet Sağlam)

***

Planda özellikle bugünlerde yaşadığımız; “GOP Eşbaşkanlığı, ‘tek millet, tek devlet, tek vatan, tek bayrak” söylemleri sizlere bir şey anımsattı mı? Ve “Etnik milliyetçilik” sözü… Ve... Ve tezgahlar içinizi sıktı değil mi?

Bir şey dikkatinizi çektimi sizin de şu örneğin; "Tayyip Erdoğan'ın CIA yerine Gülen hareketine hefret saçması buna karşılık Gülen Hareketini 'ben değil CIA' deyemeyişi"...  Ben iddia ediyorum ki Türkiyedeki olayların planlayıcısı ve gerçekleştiricisi CIA  ve MOSSAD'dır! 

Şimdi şunu merak ediyorum; bu yazıyı kaç kişi okuyacak ve benim gibi önce “vay anasına be” diyecek ve sonra da “başkalarına da duyursam iyi olacak” diyecek?

Ben bir şey ummuyorum da yine de öğretmen yüreğim vazgeçme diyor.

Saygı ve sevgilerimle…

 
Toplam blog
: 1253
: 175
Kayıt tarihi
: 04.07.10
 
 

1949 yılında Söke Nalbantlar köyünde doğdum. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümünden mez..