Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '09

 
Kategori
Blog
 

Kimi bloglarda dikkatimi çeken eksiklik...

Kimi bloglarda dikkatimi çeken eksiklik...
 

Değerli blog dostları. Yaklaşık bir sene önce Milliyet Blog'da kendi adıma sayfa oluşturduğumda bir gün gelip de bu sayfada blog yazacağımı düşünmemiştim. Benimki, o zamanlar Milliyet Blog sayfaların da yazılan blogları okumak ve takip etmekten ibaretti. Birgün geldi ve neden ben de bir şeyler yazmayayım dedim kendi kendime. Ve kısa süre önce bloglarımı yazmaya ve aranızda bulunmaya başladım ve bundan da son derece mutluyum.

Hakkımda başlıklı bölümümde de belirtiğim üzere amacım; duygu ve düşüncelerimi yazıya dökmemde sıkıntı yaşasam da bir yerden başlamam gerektiği idi. Tabi blog yazmaya başlayınca ister istemez sayfaları da daha sık takip etmeye başladım ve bazı şeyler daha sık gözüme ilişmeye başladı.

Ben, blog yazmanın sadece bir şeyler yazmak değil aynı zamanda insanın; hem yazım konusunda, hem yaşamsal doğrularında, hem de fikir bazında eksiklikleri ile yüzyüze gelmesi ve yanlış bildiği doğrularla yüzleşmesi olarak görmekteyim. Ve bu sebepten dolayıdır ki, yazılan bloglarda gördüğüm önemli bir eksikliği de dile getirmek istiyorum.

Tabi ki niyetim burada hiç kimseye blog nasıl yazılır dersi vermek değildir (ne haddime) fakat özellikle de dikkatimi çeken ve kanıksanamayacak bir eksiklik olarak gördüğüm bir noktaya temas etmek istiyorum. Bilim, Eğitim, İnançlar, Tarih vs... gibi başlıklar altında bloglarımız yayınlanmakta.

Pek tabi; yazdığımız bloglarımız duygu dünyamızla ilintili olarak düşüncelerimizi yazıya dökmekten ibarettir. Fakat burada yazılan bazı bloglar, duygu dünyamızı neşretmekten ziyade biraz daha akademik yanı ağır basan yani birçok kaynaklardan alıntılar yapılmış gayet ciddi ve güzel hazırlanmış belli bir zaman ve belli bir emek harcanmış bloglar olduğunu görüyorum.

Kendi şahsıma özelylikle de bu blogları okumaktan müthiş keyif alıyorum. Benim temas etmek istediğim noksanlık da işte tam nokta da açığa çıkıyor. Bazı blog yazarı dostlarımız atıfta bulunduğu kaynağı olması gerektiği gibi yazının içinde; ya parantez içerisinde veriyor ya da dipnot olarak yazının en altında belirtiyor. Fakat bazı bloglarda bunu göremiyorum.

İşte o zaman yazılan blog, sadece blog yazarının kendini ifade etmesi ile sınırlı kalıyor ki, bazı başlıklarda çok sırıtmış oluyor. Mesela Tarih başlığında bir blog yazıp eğer, yazı içeriğinde şu şu tarihte şunu demiş, bu bu tarihte bu konferansta bunu demiş diyerek paragraflar dolduruyorsa ve kullandığı kaynağı belirtmiyorsa ki, bunun gibi bloglara rastlıyorum. Benim nazarımda o kadar çok vakit ve emek harcanmış blogun hiçbir kıymeti harbiyesi kalmıyor.

Dediğim gibi amacım kimseye blog nasıl yazılırı anlatmak değildir (Benim de bazı eksiklerimin olduğunu biliyorum ve O kadar haddini bilmez biri değilim çok şükür). Yapı olarak sorgulayan ve kullanılan bilgiyi teyit etme alışkanlığı olan biriyim. Bu sebepten ötürü yazdığım bloglarda kullandığım kaynakları mutlaka dipnot olarak vermekteyim. Birçok blog yazarı dostumuz da aynı şekilde atıf yaptığı kaynakları belirtmektedir. Fakat hiç azımsanmayacak kadar da buna dikkat edilmediğini de görmüş bulunduğumdan bu konuyu dile getirmek için bu yazıyı yazıyorum.

Herkese iyi günler diliyorum.
Sağlıcakla Kalın...
 
Toplam blog
: 108
: 2366
Kayıt tarihi
: 05.04.08
 
 

1972 Haziranında  Eskişehir'de doğdum. Edirne'de ikamet ediyorum. Duygu ve düşüncelerimi yazıya d..