Kimin eli kimin cebinde?

Son günlerde, özellikle Ergenekon davası merkezli açıklamalar dikkat çekti. Bir tarafta terör örgütünün cani elebaşları, bir tarafta Ordumuzun Ergenekon davalısı emekli ve görevdeki   mensupları,  diğer tarafta adalet mekanizması....

Şemdin SAKIK:

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden Ergenekon davasında ifade vermek üzere özel bölmeye geçen gizli tanık, ifadesini kimliğini açıklayarak vermek istediğini mahkeme heyetine bildirmiş, Mahkeme heyeti Sakık'ın bu talebini kısa bir ara vererek değerlendirmiş ve Sakık'ın talebinin kabul edilmesinin ardından gizli tanığın Şemdin Sakık olduğu açıklanmış.

Şemdin Sakık bu tanıklığında -özellikle kendini temize çıkarmak adına- Bingöl'deki 33 silahsız erimizin şehit edilmesi olayını, Selim-Sait Çürükkaya adlı terörist elebaşı kardeşlerin  gerçekleştirdiği,  ayrıca  1993 yılında Lice'de şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın Pkk tarafından değil orada görevli bir asker tarafından öldürüldüğü ve bu askerin de başka bir asker tarafından vurulduğu gibi ilginç bilgiler vermiş.

Ardından Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ bu işten utanç duyduğu anlamına gelen ve bence haklı olarak "Pkk elebaşı nasıl olur da gizli tanık olarak dinlenir ve asker aleyhine verdiği ifadeler gündemde kabul görür" gibi açıklamalar göndermiş.

Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ise olaya başka bir boyut kazandırmış: Uzaktan tanıdığım kadarıyla Şemdin Sakık dürüst bir adam"...... (Umarım açıklamalarda bir yanlışlık vardır.)     

Tanığı terörist, sanığı asker olan bu davada davalı olan generaller terörist başına "dürüst" demekte. Bu iş nasıl temizlenir bilmiyorum ama "kimin eli kimin cebinde"  belli değil.