Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Ekim '10

 
Kategori
Siyaset
 

Kimiz ve kimin görüşlerini temsil ediyoruz? (4)

Kimiz ve kimin görüşlerini temsil ediyoruz? (4)
 

Peki, herkes Tanrı'nın indinde eşitse, niçin bazıları mülk sahibidir de, diğerleri bundan yoksun?


Şu ana kadar bir taraftan siyasi düşünce tarihini oluşturan düşünürler tanıtılırken, bir taraftan da kişiliğimizin bu görüşlerden nasıl etkilendiği açıklanmaktadır. Konfüçyüs, Aristo, Çiçero, Aziz Augustine, Farabi, Gazali ve İbni Rüşd’ün özet görüşlerinden sonra açıklamaya İtalyan politikacı ve yorumcusu Nicolo Machiavelli ile devam edilmektedir.

Nicolo Machiavelli…

-16. yüzyıl İtalyan politikacı ve yorumcusu Nicola Machiavelli, Dünyanın gelmiş en ünlü ve tartışmalı siyaset düşünürlerinden biridir.

Daha önceki bir çok düşünürün aksine, Floransalı düşünür Machiavelli politikayı ideallere göre değil, yaşanan gerçekliğe göre tasvir eder ve politikacıları ideal davranışların yıkımları olacağı konusunda uyarır...

Machiavelli 1469'da İtalyan Rönesanssının kalbi olan Floransa'da doğdu. 1494'te iktidardaki Medici ailesi halk isyanıyla devrildi ve bunu sofu bir papaz olan Savonarola'nın dört yıllık teokratik yönetimi izledi…

Yeni doğan Floransa cumhuriyetine diplomat olarak hizmet eden Machiavelli, politikacıların sık sık insaf ve vicdan sınırlarını aşan tutumlarını içerden izleme fırsatı buldu.

En ünlü eseri "Hükümdar"a göre,

"Hükümdar, yapacağı şeyin ahlaki olup olmadığı gibi sorularla yolundan sapmamalıydı. İktidarda kalmak için ne gerekiyorsa onu yapmalıydı." Cicero'nun, Seneca'nın çizdiği adil, cömert ve yüce gönüllü hükümdar idealini yerden yere vurdu.

Machiavelli "bu niteliklerin devlet işlerini yürütmeye, ün ve zafer kazanmaya yeteceğini zannediyorsanız, çok yanılıyorsunuz" diyordu...

Ve Thomas Hobbes…

-Hobbes'un insan doğası hakkındaki görüşünün oldukça kötümser olduğu söylenebilir...

Ona göre insanlar arzuları peşinde koşar ve ortalıkta devlet olmasa herkes birbirine düşer.

Thomas Hobbes 16. yüzyılın sonlarına doğru İngiltere'de doğdu. Hobbes'un insanlık ve politika hakkındaki görüşlerini ortaya koyduğu başlıca eseri Leviathan'dır.

1651 yılında yazılan bu kitap, İngiliz tarihinin en alışılmadık dönemlerinden birinin ürünüdür ve ülkenin cumhuriyetle yönetildiği on bir yılı kapsar...

Hobbes sadece merkezi bir gücün otoritesi olmadan daha iyi yaşanacağını düşünen idealistleri değil, karşıtlarını yani kralların Tanrı'dan aldıkları güçle iktidar olduklarını, Kralların İlahi Yetkileri kuramını savunanları da eleştiriyordu...

Hobbes'un düşüncesinde orijinal bir yön, toplum hayatı ile zamanının doğa bilimleri arasında kurduğu paralellikti.

Hobbes'a göre devlet-hükümet olmazsa insanlar birbirlerine karşı, sürekli bir önleyici saldırganlık içinde olurdu.

Çünkü kimse bir diğerinin kendilerine zarar vermeyeceğine, ellerindeki bir şeyi, mülklerini, canlarını veya özgürlüklerini almaya kalkışmayacağına emin olamazdı. Bu yüzden de en iyi savunma saldırı haline gelirdi.

Buna karşı savunulan, "haklara sahip olunan bir doğal durum fikri, güvene dayalı siyasi sözleşme fikri, bunun itaati gerektirdiği, tüm bunların devletle ilişkisi, devletin hakları kadar yükümlülükleri de olduğu fikri", günümüzdeki siyasi tablonun yapıtaşları arasında görülüyor…”

İngiliz filozof John Locke,

-Onyedinci yüzyılın ortalarına doğru doğan İngiliz filozof John Locke, hükümeti ve devleti net biçimde halkın hizmetine koşan bir düşünürdür.

Kendisinden yaklaşık yarım asır önce devleti canavar benzetmesi ile mutlak iktidar sahibi bir varlık olarak tasarlayan diğer İngiliz düşünürü Thomas Hobbes'un vizyonunu paylaşmaz.

Siyaset üzerine eserlerinin üzerinden geçen üç yüz yıla rağmen Locke hala politikaya ılımlı yaklaşımın, bireysel özgürlüklere saygıyı ve güvenilir hükümet düşüncesinin mimarı olarak güncelliğini korumaktadır.

Bu nedenle empirik (*) ve liberal düşüncenin babası kabul edilir.

John Locke'a göre insanlar özgür, eşit ve bağımsız doğar; kendi hallerine bırakıldıklarında akıl yürütme ile doğruyu yanlıştan ayırt edebilecek temel bir ahlakla doğar. Dahası insanlar bazı haklara doğuştan sahiptir...

Mülkiyet hakkı da Locke'un hükümet teorisinin belkemiğidir. Ancak mülkiyeti günümüzdekinden daha geniş tanımlar.

Ona göre mülkiyet "yaşam, özgürlük ve mülkü" kapsar...

Peki, herkes Tanrı'nın indinde eşitse, niçin bazıları mülk sahibidir de, diğerleri bundan yoksun?

Antik Roma düşünürü Cicero'yu takip eden Locke'a göre mülkiyetin kökeninde doğanın ürünlerinin yararlanmak ve insan emeğini bu ürünlere katmak vardır.

Yani Locke'a göre insanlar arasındaki mülk eşitsizliğinin kökeni doğayla girilen ilişkidedir. Örneğin toprağı işlemek, avcı-toplayıcı hayat tarzından daha değerlidir. (1)

Devam edecek…

(*) Empirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür.

(1)bbc

Resim;ozcwebtasarim.com

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..