Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kimlerle beraber olalım

Kimlerle beraber olalım
 

Bir insanı değil, kendimizi sevmekle başlayacak her şey!

İnsanları sevmek için önce kendimizi sevmek gerekir. Kendi kendimizi olduğumuz gibi sevip, kabul ediyorsak, bunu başkalarına da transfer ederiz. Kendimizi ve herkesi olduğu gibi kabul etmek fikrindeyim. Varlığımızı biricikliğimizi ve tüm iyi ve kötü yanlarımızı kabul edersek kendimize saygı duymuş oluruz kendimizi kabul etmek; kendimizi sevmek ve kendimize güven duymak demektir. Kendiyle barışık, iç sevincini yakalamış kişiler hayatımızı süslerler.

Kendiyle barışık ve iç huzuru olan insanlar çevrelerine de bu huzuru yayarlar. Böyle insanlar etrafına deniz feneri gibi ışık saçarlar. Etrafındaki insanlar bu ışıkla yol bulur, akar. Kimseyi değiştirmeye çalışmaz, o ışığıyla huzur verir. Varlığı yaydığı ışık sebebidir adeta. Müdahalesiz, olduğu gibi, ışığıyla öylece durur. Onun ışığını gören herkes ondan bir şeyler öğrenmiştir. Ya gitmek istediği yeri, ya da gitmek istemediği yeri bilir. Durmak isteyen limana yanaşır, durmak istemeyen kıyıya çarpmadan yol alır. Ama deniz feneri kimseye bir şey söylemez o öylece durur, kimseyi değiştirmeye çalışmaz. Sadece kendiyle meşguldür. O ışığını yansıtmayı, kendini ve evreni aydınlatmayı düşünür.

Bir ilişki de karşımızda ki kişiyi değiştirmek istiyorsak önce kendimizi değiştirmemiz gerekir. Kendimizi değiştirmek içinse önce kabul etmek gerekir. Bu dostluk yapısının temelini oluşturur. Mevlana ayıpsız dost arayan dostsuz kalır der. Dostlarımızın arkadaşlarımızın zayıf yanları, hataları bize garip gelen tarafları olabilir. Bence ilişki sorunlarının temeli kişiyi olduğu gibi kabul etmemekle yakından ilgilidir. Bu sadece dostluklarda değil, eşler arasında da karşımıza çıkıyor. Eşi gülen bir kadınsa, çalışan bir kadınsa, onu ciddi olmaya veya çalışmamaya mahkum etmek veya kendine yeten bir erkeği hırslı ve yarışmacı bir koca haline sokmaya çalışmak onun direk varlığına bir saldırıdır. Anne babaların çocuklarını komşu veya akraba çocuklarıyla kıyaslamaları da başka benzer örneklerdir. Bu bir insana yapılabilecek en büyük hakarete dönüşebilir. Bizi önce kabul etmeyeni varlığımızı doğamızı kayıtsız şartsız kabul etmeyen insanlardan uzak durmak gerekir. Bizi kabul etmeksizin kendi isteklerini dayatan kişiler bizi ziyadesiyle yorabilirler. Olduğu gibi kabul etmeme aynı zamanda kişinin sınırlarına girmeyi de içerir. Sizin zamanınızı çalan, hayatınızın akışını olumsuz yönde etkileyen, sizi yapmayacağınız işlere zorlayan biri sizi hiçe sayıyor sayılır. Böyle zamanlarda iç sesimiz sezgilerimiz bizi yönlendirmeye çalışır ama çoğu zaman bu sesi duymayız. Ve etrafımızda bizi bizden alan insanlar çoğalır gider.

Bir insanın hayatımızda olmasına karar vermemiz aslında çok da karmaşık değildir. Kısaca içimize sindiğini, içimizi huzurla doldurduğunu ve bize iyi insan olma yolunda ışık tuttuğunu biliriz. Doğru kişi; en öz biçimiyle “iyi insan olma” isteği duymamızı sağlayacaktır.

  

 
Toplam blog
: 21
: 1610
Kayıt tarihi
: 21.02.13
 
 

Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik alanında lisans ve yüksek lisanımı yaptım..