Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kimliksizlerin hikayesi (1)

Gece yarısını geçmişti saat 3 gibiydi.

Eve doğru işten yorgun adımlarla yürürken bir ağlama sesi duydum.

Elimde ki değerli sigarayı kenara atarak o ağlayışın, inlemenin yerine doğru hızlı adımlarla ilerledim.

Gördüğüm manzara karşısında şaşkındım.

Çöp Konteynerinın yanında bir köpek ve bir bebek.

Bebek kundağını açmaya çalışan bir köpek.

Elime aldığım taşı fırlattım köpeğe ve kaçtı.

Koşarak gittim bebeği kucağıma aldım, ne kadar da sessizleşti.

"Ne güzel gözleri" var dedim içimden. "Sen ne kadar tatlı bir şeysin" dedim.

Gülümsedim.

Üşümüştü, sardım onu montumun içinde.

Malum Şubat ayındayız. Buz gibi hava.

Etrafa baktım, kimse yoktu.

"Kim kıydı sana, hangi vicdansız seni burada terk etti, kıyamam ki sana ben, üzülme bebeğim" dedim.

Taksi aradım bulamadım, o saatte nadir geçerdi buralardan.

Velhasıl, bebeğim(!) beraber hastaneye doğru yol aldık. Yol boyunca konuştum bebeğimle, sahipsizimle...

Ne kadar anlamlı bakıyordu gözlerime, acıklı bir şey söylediğimde ağlıyordu da.

Sanki kalbimiz bir olmuştu onunla.

Zaman sonra hastaneye vardık. İçeriye girişle beraber hemşirenin ellerine teslim ettim bebeğimi.

Polisler falan etrafımda soru sormaya başladı. Aklımda sadece bebeğim vardı, yarım yamalak cevaplıyordum.

Diyordum "Bilmiyorum, yoldan aldım kaldırımdan"

İfademi aldıktan sonra benim bileceğimi söylediler de, de bana sor bi gidebilir miyim(?) , gidebildim mi diye. Gidemedim ki, bebeğimin nasıl olduğunu bilmeden gidebilir miydim?

1 gün öyle geçti gitti, hemşirelere sorduğumda en sonunda bir yanıt veren birisi çıktı.

"İyi bebek" dedi.

-Ne olacak peki bundan sonra

"İlk önce kimliği çıkacak, daha sonra devlete teslim olacak"

-Kimlik dedim, hım tamam. Kim olacak babası annesi

"Daha belli değil" dedi ve gitti.

İçim sızladı, canım acıdı.

Benimdi bebeğim, ben konuşmuştum onla.

O bebeğimdi ki, ağlarken benim de gözlerim doluyordu ki.

Artık iş ve hastane oluyordu yerim. Günlerden haberim yoktu.

Sadece hafta sonunu fark ediyordum çünkü hastanede tüm gün durabiliyordum.

Aradan belli bir süre geçtikten sonra doktor ve hemşirelerle görüştüm.

Onu sahiplenmek istedim, kimliğinde benim adımın olmasını istedim. Kabul ettiler hatta benle beraber ağladılar.

Benim bebeğim olmuştu artık, hayatım onunla olacaktı.

Her şey hazırdı kıyafetleri. Belki benimle kalamayacaktı ama benimle beraber hayatını sürdürecekti.

Artık üşümeyecekti, ağlamayacaktı.

Gittik, kimlik işlemlerini hazırladık. Artık bir kimliği vardı "Gül" bebek. Hep gülsün diye bu ismi koymuştuk.

Canım benim. Ne kadar da tatlı. Gülümsemesi her şeyi.

Hastaneden çıkmasına 1 hafta vardı. Onun için yazılar, şiirler yazmıştım. Büyüdüğünde okusun diye.

Bir gün hastanedeydim, günlerden hangi gün bilmiyorum gerçekten bilmiyorum.

Bebek Gül mikrop kapmıştı ve yoğun bakıma alınmıştı.

KORKUYORDUM, AĞLIYORDUM

(Ona bir şey olmasın)

Ama vakit geçtikçe ümitler tükenmeye, umutlar kararmaya başlamıştı

Ve ne yazık ki o haber gelmişti.

Hemşirelerin gözü yaşlı bir şekilde çıktığını görünce yere yığıldığımı hatırlıyorum.

Gül Bebeğim ölmüştü.

Bebeğim ölmüştü.

Gül kokulum, sevdiğim ölmüştü

Bebeğim ölmüştü

Dayanamamıştı hayata, tutunamamıştı.

Aldığım kıyafetlere tek tek baktım, "Gül'üm Gülümsüyordu' bana. Gözyaşlarım sel oluyordu onun gülümsemesiyle.

Sonra neden sonra farkına vardım ki,

Gül bebek aslında kimliksiz doğmuştu ve kimliksiz ölmüştü.

Nedeni niçinleri sormamın anlamı yoktu.

Kimlik siz’di işte.

Gerçek anne babası zaten terk etmişti.

Sahte anne ve babasını o terk etmişti.

Kimliksiz Gül Yüzlüm Bebeğim benim

Rahat uyu

(Allah tüm kimliksizlere rahmet eylesin)

Eylül Elif

 

 

 
Toplam blog
: 5
: 89
Kayıt tarihi
: 15.09.12
 
 

Üniversite mezunuyum, muhasebeciyim. Kitaplar, sokak yaşantısı, mutluluk, ayrılık... ..