Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Kimse, aldığı "oy"a güvenmesin!.. (Yol göründü mü?)

Kimse, aldığı "oy"a güvenmesin!.. (Yol göründü mü?)
 

“İktidar ve çevresini etkisi altına alan bir düşünce oldu; ‘Eyvah... yıkılıyoruz galiba.’Hiç kimse büyük boyutlu ve ülke çapında bir 'toplumsal deprem' karşısında ‘dimdik ayaktayız’ diye afra tafra satamaz. En azından sarsılır! Sağa sola yatar, kalkar, ayakta durmaya çalışır... O an veya izleyen zamanlarda küt diye yıkılır, kendi üzerine çöker, gider... İstediği kadar ama ben milli irade ile geldim diye bağır dur. Onu çökerten de milli iradedir çünkü...” (Orhan Bursalı, “Eyvah Yıkılıyoruz”, Cumhuriyet, 23.07.2013)

Orhan Bursalı’nın girişini yukarı aldığımız yazısı, Gezi Parkı Direnişi'nin yarattığı "toplumsal sarsıntı", bizi 05.03. 2009’da Milliyet Blog’da yayımladığımız “Haydi, halka gidelim” başlıklı yazıyı anımsattı.

O yazıyı, sadece başlığı ve "sayfa düzeni"ni değiştirerek yayımlama gereksinimi duyduk:
 

Halka gitmek!

Halka güvenmek!

Politikacının en çok sevdiği, zaman zaman da güç gösterisine dönüştürdüğü iki söz!

Hangi babayiğit, “gitmek”, “güvenmek” sözcüklerinin olumsuzunu kullanmaya cesaret edebilir?

Edemez!

Çünkü “korkaklık”, “sandıktan kaçma”, “halkı küçümseme”, “demokrasi düşmanı”, “darbeci” gibi yakıştırmalarla susturulur.

*****

“Halka gitmek!” sözü, politikacı için bir güven gösterisi, bir meydan okumadır. Bu sözü duyan rakiplerin, “Yok!” demesi  söz konusu olamaz! “Haydi!” demesi de doğal bir davranıştır. Bütün sorun, “Gidelim de...”’de düğümlenir.

Zamanı kim belirleyecek?

Hangi koşullar ileri sürülecek?

Kaçma, kıvırma yolları nasıl bulunacak?

*****

“Halka güvenmek” derken aklıma hep futbol seyircisi gelir. Çünkü halkımızın tavrını en güzel, futbol maçlarındaki seyirci örneklendirir.

Futbolcu, yeşil sahalarda, her türlü hakareti ve övgüyü hak ettiği düşünülen kişidir. Bakarsın, en kritik bir anda bir gol atar... Bir topu kale çizgisinden çıkarır... Kaleci bir penaltı kurtarır...Bunlar, takımın tur atlamasını, kümede kalmasını, şampiyon olmasını sağlarsa... Yakası açılmadık her türlü küfrü yiyen futbolcu, bir kahramandır artık!

Ya da bunların tersi olursa... İpi çekilir o futbolcunun. Akıllara bir türkü gelir:

“Yol göründü gurbet ele giderim.”   

*****

“Halka güvenmek” derken, halkın yakınmaları gelir aklıma:

22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi, fındık  üreticisi, Karadeniz bölgesinde ayaklandı. Herkes sandı ki, AKP, Karadeniz’de, özellikle Ordu’da bitecek. Oysa AKP, o bölgede güçlenerek çıktı sandıktan. Esnaf, “siftah yapamama”dan yakındı.

Yakındı da ne oldu?

Oylar yine AKP’ye gitti.

Gel de bu yakınmaların ciddiyetine, bu yakınmalarda bulunanlara inan!..

*****

“Halkın neyine güveneceksin?” demek, demokrasiye inanmamak mı olur?

Olursa, şu soruların yanıtını kim verecek?

12 Eylülcü Kenan Evren, yüzde 91.37 ile Cumhurbaşkanı seçilmedi mi?

Evren, en çok oyu nerelerden aldı?

Oraların siyasal eğilimi, 12 Eylül öncesi hangi yöndeydi?

Ecevit’e verilen oylar, bir anda nasıl buharlaştı?

Sahi, oyları süpüren ANAP diye bir parti vardı!

Ne oldu ANAP?

Şu anda ANAP’ı hatırlayan var mı?

*****

“Gel halka gidelim!”

Ama hangi halka!

Bir torba kömür ...Bir kilo pirinç... Bir paket makarna... karşılığında “oy”unu veren, sadaka kültürüyle kimliğinden uzaklaştırılan, eli, ele mahkum çoğunluğa mı?

Yoksulluk, eğitimsizlik, açlık diz boyu ise, oy vermek demokrasinin bütünü olarak düşünülüyorsa... Oy verenin değil de, oy alanın geleceği garanti altına alınıyorsa...

Fazla söze gerek var mı?

*****

Oy yüzdeleri kalıcı değildir bizim ülkemizde.

Gözde partiler, liderler, magazin dünyasının parlattığı sanatçılar gibidir. Bir başka deyişle “moda”ya uygundur.

Moda dediğin ne ki?

Bir bakarsın, eskimiş!

“Modası geçti!” dendi mi, artık her şey, eskisi gibi değildir.

Oy yüzdelerine kimse güvenmesin, geçmişteki örneklere baksın! Bizim halkın tepelere çıkardığı kişiler, bir gün, kaydıraktan kayarcasına hızla kayarlar bir bilinmeze. Demokrasinin sadece oy vermek olduğu sanılan ülkelerde böyledir bu.

*****

Biz, bize benzeriz!

Tepelere çıkardığımızın yere kapaklanmasına ses çıkarmayız.

“İlk yıllarda iyiydi; ama sonra...”

Bu, söylenmeye, yaygınlaşmaya başladı mı “bitiş”e giden yol açıldı demektir. Onun için kimse aldığı “oy”a güvenmesin! Çünkü bizim sağımız solumuz belli olmaz!

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com



 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..