Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '10

 
Kategori
Blog
 

Kimseye etmem şikâyet

Kimseye etmem şikâyet
 

Şu hale bakın hele bir yol! Poposunda değil Dünya:) Gel de ısıra ısıra yeme bu veledi:)


Mizah; özellikle de karikatür sanatı, gıdasını henüz güneş yüzü görmemiş “aptallıklardan” alır, efendim! Aptallığın olmadığı yerde mizah da olmaz! Öyle ya! Aptalca bir öneri, söz veya tavır davetiye çıkaracak ki, mizah devreye girebilsin! Şimdi tutup da uzun uzun “ mizah tanımlaması” yapacak değiliz tabii! Hoş; siz de bilirsiniz ki “aptallık” da pek tanımlamaya gelmez!

“Aptal bir insanı tanımak kolay mı Hocam?” diye sormuş, Çekirge… Hocası da: “Özel bir çabaya gerek yok Çekirge. Onlar çok kısa bir sürede bir yolunu bularak aptallıklarını sergilerler” diye yanıtlamış.

Neyse efendim; konumuz bu değil tabii… Şu sıralar zamansızlıktan “yan gözle “ takip etmeye çalıştığımız bu güzide sitemizde ilginç öneriler geliyor bazı üyelerden. Daha düne kadar üç (3) ayrı isimle güzel blogumuzda arzı endam ederek risalelerini okurlarıyla üleşen (İsim vermiyoruz tabii)“KK” isimli (Kadri’nin K’sı, Kanpak’ın da K’sı yani) bir üye “MB Disiplin Kurulu” mealinden zekâ dolu bir öneriyle “paylaşımda” bulunuyor! Arkadaşımızın sıkıntısı; “taciz yorumları”… Önerisi de oldukça pratik! Tacizci yorumculara MB idaresinden “Uyarı, takdir, tekdir, kötektir” ile başlayan ve “hassss…r”e kadar uzanan yaptırımlar bekliyor.

Daha düne kadar üç (3) farklı isimle ve üç (3) farklı sayfada eserlerini(!) kaleme alan bu üyenin, “rumuzla” yazan üyelere karşı biraz alerjisi var. Ama öte yandan defalarca sorduğumuz halde üç farklı isimle ve hangi amaçla yazılar yazdığını açıklamaya yanaşmadı nedense.

Şimdi de hoşuna gitmeyen yorumlar için “önlem” ve bu önlemi sağlayacak bir “Disiplin Kurulu” istiyor MB idaresinden!

Ne diyelim efendim; “isteyenin bir yüzü kara”! MB idaresidir bu! Yeri ve zamanı gelince oluşturuverir bir kurul ve(mesela) “Sayın Culduz, yazdığınız taciz yorumları nedeniyle 15 dakika tek ayak üzerinde durma cezası aldınız” der! Sıkıysa itiraz et! Culduz şöyledir, böyledir ama “adalet” karşısında da boynu kıldan incedir! “Şeriatın kestiği parmak acımaz” der ve (fazladan)20 dakika tek ayaküstünde durur! Ama mesele bu değil!

Aramızda “Harbiye” kökenli üyeler de var… Başta “Harbiye” olmak üzere bazı seçkin okullarda bu “şikâyet” konusu başlı başına bir derstir. Müfredatta yeri yoktur ama bu tür okulların yöneticileri bu “şikâyet” konusuna çok dikkat ederler. Hangi nedenle olursa olsun şikâyet eden pek hoş karşılanmaz… Ders notları ne kadar yüksek olursa olsun şikâyetçi öğrenci “hal ve gidişten” sınıfta kalmaz ama “mimlenir” hocaların gözünde ve (yüzüne karşı olmasa da)"tezek" muamelesi görür, ister istemez!

Şikâyet etmekle “gammazlamak”, “ispiyonlamak” ve “arkadaşını satmak” eşdeğerdedir çünkü!

Burası bir arena!

Öksüz oğlan misali kendi şeyini (saçını) kendin keseceksin!

İş disiplin kuruluna kalırsa, yandı gülüm keten helva!

Şikâyet etmeyeceksin!

Onurlu bir insanın işi değildir şikâyet etmek! Hoşlanmadığı kişiler için cezai yaptırımlar beklemek! Gerekiyorsa…

Çekip gideceksin!

Ağlayıp zırlamak, yaşamı hak etmemişlerin huyudur!

Tek ayaküstünde 15 dakika bekleme cezasına değer bu yaşam.

Ve hatta daha da fazlasına...

Ne demişti 15 sene zindanlarda yatan şair:

“Kararmasın yeter ki, sol memenin altındaki cevahir”!

 
Toplam blog
: 312
: 1658
Kayıt tarihi
: 10.02.07
 
 

Önceleri konuşurdu insanlar, "yazmak", sonraların işi... Duygu ve düşüncelerimizin yanı sıra gözl..