Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kimsin sen?

Kimsin sen?
 

Çok iyi tanıdığını sandığın birinin aslında bambaşka biri olduğunu görmek, bunun farkına varmak insana kendisini aptal gibi hissettiriyor. Zaman mı onları başkasına dönüştürüyor yoksa içlerindeki, o senin tanıdığını sandığından çok farklı olan, öz gün geçtikçe ortaya mı çıkıyor? Bunun üzerine kafa patlatmaktan herşeyi birbirine karıştırıp ne idüğü belirsiz bir hale getirmiş bulunmaktayım.

Bir gün, bir bakıyorsun o çok sevdiğin insan hiç hoşlanmadığın bir insan tipine dönüşüvermiş. Üzerinden cilası sıyrılmış, pası ortaya çıkmış. Dokunduğun an leke bırakan biri olmuş. Değişim elbet zamanla olmuştur ya da o özün ortaya çıkışı elbet birden bire olmamıştır. Ama sen kimbilir hayatın hangi alanına dalıp görmemişsindir bunu. Her zaman hayatında o şekilde var olacağını sandığın için, insanın içinde ne yaparsa yapsın o çok bildik, çok tanıdık öz kalacağına inandığın için üzerinde durmamışsındır bazı küçük sözlerin,tavırların. Oysa o değişmektedir o sırada. Sonra gün gelir içinde birikenler artık içine sığmaz olunca farkedersin ve "Ne oldu buna birdenbire?" dersin. Oysa kafanı çevirdiğin an değiştiğini sandığın usul usul, sen farkında bile olamayacak kadar dikkatsiz olduğun için başka biri olmuştur.

İçin acır. Aklına geldikçe yüreğin sızlar. Kolay değildir senin için önemli olan birinin hayatından çekip gitmesi. Hem de geride eski halinden bir anı bırakmadan. Onu eski haliyle anımsamazsın bile. Çünkü gözün görmüştür, şahit olmuştur bu yeni insana. Konuşmaları sana yabancıdır artık, bakışları, mimikleri, el kol hareketleri hepsi yabancıdır. O uzaklık ve yabancılık duygusu dayanılmazdır. O konuşurken, senin içinden sürekli "Seni tanımıyorum? Sen kimsin?" cümleleri geçer durur. Bakışlarını kaçırıp gözlerinden okunmasını istemezsin o cümlelerin. Çünkü açıklayacak gücün yoktur. Çok ani olan şeyler karşısında insanlar şaşkına dönerler ve sana çok ani gelmiştir bu değişim. Hala bununla nasıl yüzleşeceğini bilememektesindir. O bilmemektedir değiştiğini, o kendini aynı sanmaktadır hala ve işin acı yanı senin ona karşı değiştiğini düşünmektedir. Çünkü çok uzak ve yabancı durmaktasındır ona. Kelimelerin içinde hiç bir yakınlık bulundurmadan dökülmektedir dudaklarından. Hele bakışların? Bakışların son noktayı koyuyordur. Yabancı bakışları, hele eskiden sıcacık bakan gözlerin bakışlarıysa bu yabancı bakışlar, herkes tanır.

Uzak durma kararı alırsın bir süre. Ama o süre, sonunda ne getirir bilemezsin. Onu kabullenip bu haliyle sevip sevemeyeceğini düşünürsün uzun uzun. Cevabın yoktur. Zaman dersin... Sadece biraz zamana ihtiyacım var. Oysa seni ona bağlayan ip kopmuştur ve düğüm atsan bile eskisi gibi olmayacaktır. Elin ipten eskisi gibi kayıp gidemeyecektir mesela. Takılıp kalacaksındır o düğüme.

Sen değişmişsindir, o değişmiştir ve gün geceye dönmüştür. İnsan en zor kendi kalbini ikna eder, bunu bilirsin. Kalbinin ikna olup olamayacağını daha da önemlisi ikna olup olmaması, kabul edip etmemesi gerektiğini bilemezsin.

Zaman dersin... Sadece biraz zamana ihtiyacım var...

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..