Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '10

 
Kategori
Kitap
 

Kimya Hatun / Saide Kuds

Kimya Hatun / Saide Kuds
 

http://www.netkitap.com/kitap-kimya-hatun-saide-kuds-sonsuz-kitap.htm


Elif Şafak'ın "AŞK" romanında sıradan ama etkileyici bir kahraman olarak karşımıza çıktı Kimya Hatun. Kütüphanede kitap ararken gözüme ilişti, henüz konu tazeyken hiç düşünmeden aldım elime, şöyle bir göz attım kitaba. 2006 yılında İran'da "Yılın Romanı" ödülünü almış. Bizde ilkbaskısı 2007'de. Epeyce ses getirmiş bir kitap olmalı, biz geç fark ettik demek ki.

Roman, muhteşem bir giriş bölümüyle başlıyor, sizi alıp götüreceğini, hemen bir oturuşta bitireceğinizi sanıyorsunuz. Sayfalar ilerledikçe küçük bir kızın gözüyle sıradan bir anı kitabına dönüşüyor. Hani başkahramanlar tarihi kişilikler olmasa o kadar ilginizi çekmeyecek türden. Sonuna doğru asıl mesajlar verilmeye başlıyor.

Aşk romanıyla peşpeşe okumanın verdiği bir hayal kırıklığı yaşadım. Aynı kahramanlar farklı kişiliklere bürünmüşler, yazarlar farklı cinsiyetten olsa şaşırmazdım, farklı kültürden gelmelerinden kaynaklanıyor, diyebiliriz. Neyse, her ikisini de okuyanlar , kendi kararlarını versinler.

Kitabın konusu, Mevlana Celaleddin Rumi'nin ikinci eşi Kerra Hatun'un kızı Kimya Hatun'un küçük yaşlarda bir bağ evinde başlayıp, annesinin ikinci evliliği ile Mevlana'nın haremine kadar uzanan ve sonu iyi bitmeyen kısa yaşam öyküsü. Çocukluğunu mutlu ve oldukça özgür yaşamış Kimya Hatun. Annesine bir sanki tanrıçaymış gibi tutkun, güzelliğine ve asaletine hayran. Annesinin güzelliği, eşi ölen Mevlana Celaleddin'in kulağına gider ve ona talip olur.

Kerra Hatun, herkesin sevdiği saydığı bu önemli kişinin teklifini düşünmeden kabul eder, önce kendisi yerleşir dergaha, çocukları ve yardımcıları sonra gelir. Kimya Hatun, ne hayallerle gelir ama haremda dört duvar arasında bağ evinin özlemiyle geçer günleri. O mutheşem sarayda umduğunu bulamaz. Tek avuntusu üvey kardeşi Aladddin ile dostluğu ve zamanla aşka dönecek yakınlığıdır. Alaaddin ile evlenmeyi düşünürken, Mevlana'nın ilahi aşkı onda bulduğu derviş Şems çıkar gelir.

Kimya, ikna edilir bu evliliğe, Şems de itiraz etmez. Çünkü Konya halkı Mevlana'yı kendilerinden kopardığı için ateş püskürür bu dervişe, ölümle tehdit edilir. Birkaç kez şehri terk eder ama Mevlana'nın hasret acısını dindirsin, diye geri çağrılır. Kimya Hatun'la arasındaki yaş farkı ve Alaaddin ile olan yakınlığından doğan kıskançlık kavgalara neden olur, Kimya Hatun üzüntüden hastalanır ve erken yaşta yaşama veda eder. Aşk'ta Kimya'nın karasevda olduğu yazıyordu, burada tam tersi.

Tarihi romanları okurken, olayın gerçekliğine fazla takılmayın, diye uyarırlar okuyucuları. Ben de öyle yaparak okudum, eğer bu kitapta anlatılanlar doğruysa, diğerindeki naif kişilikler yanlış anlatılmış, olmalı. Bu konular epeyce derin ve birkaç kitapla anlaşılacak gibi değil elbette. Bir kitaplık dolusu okumak, araştırmak gerekir, diyorum.

Velhasılı İranlı kadın yazar Saide Kuds, kendi bakış açısıyla anlatmış o devri ve olayları. Ödülünü de almış, demek ki ülkesinde beğenilmiş romanı...

******

Kitaptan Alıntılar:

*Zaten ne çekiyorsak, şu kör olasıca kötülüklerin anası gözden çekiyoruz. Öfkelenip Adem'e bağışladın o gözü, sonra onu cennetinden attın. Doğru, senin zail olmaz nişanelerinden birisidir, amenna, fakat ne yazıktır ki, ne kemalden ne de marifetten nasibini almamıştır ve diğer duyu organlarına oranla daha çabuk aldatılıyor ve aldatıyor. Zaten görevi bu onun. Gözü Adem'e verdikten ve onu şeytanla beraber yeryüzüne sürgün ettikten sonra dünya bir an olsun rahat yüzü görmedi. Şems (S. 248)

* Dünya müminin zindanıdır, derler; ama biz onda izzet, nimet ve sevinçten başka bir şey görmedik. Mutluluk, geçtiği yerde gül bitiren bir akarsuya, keder ise, her nerede oluşsa, kokmaya mahkum bir su birikintisine benzer. Şems (S 252)

*Yaratılışın gayesi, kainatın ezeli cezbesi ve varlığın kendisiyle hayat bulduğu özel bir aşktı, bu...Bu aşkta bütün güzel sıfatlar mevcuttur. Sürekli o gizli ve deruni sesi derk etmeye çalışıyordum ki, bu ses aşkların birinde vardır, diğerinde yoktur. İşte bu yüzden saliki dikkat etmesi için uyarırılar. Şems (S. 269)

*Senin de bildiğin gibi aşk da Tanrı'nın diğer nişaneleri gibi zaman denen o merhametsiz illetten amanda değildir. sadece bir halde onun elinden güvende olur; o da ilahi dergahtan ve ezeli aşktan gelen hakiki bir cezbenin yansıması olursa ki, bunun kendisi yaratılışın gayesidir. Evet, zahiri aşk, sadece ilahi aşkın bir yansıması olursa tedricen yok eden ve yeryüzündeki unsurları adım adım başkalaştıran zamanın elinden kurtulup kalıcı hale gelebilir. Şems (S. 270)

*Tanrı'ya özgü bu aşk, yeryüzüne ait ne kadar müebbet zuhurat varsa hepsinin anasıdır. Tüm sanatların anası da odur. İşte bu yüzden zaman denilen illet, sanatın özünü aşındıramaz. Aşındıramadığı gibi hergün yalız sanatlarına bir yenisini daha eklemek zorunda kalır. Eğer rebap, çenk ve çegane seni alıp göklere götürüyorsa aşkın harareti ve yalız sanatın bitimsiz gücü ile götürüyorlar. Hakeza yalız, katıksız bir şiir, üzerinden binlerce yıl geçse dahi taravet ve canlılığından bir şey kaybetmiyorsa eğer, bu ilahi aşkın sayesindedir. Şems (S. 270)

Yayınevi Notu:

Kocasının ölümünden sonra Mevlana Celaleddin-i Rumi ile evlenen Kerra Hatun, yeni kocasının haremine yerleşir. Tabi sevgili kızı Kimya da onunladır. Kimya Hatun içine düştüğü bu yeni dünyada bir yandan kendini bulmaya çalışırken, diğer yandan da Mevlana'nın özel yaşamına şaşkınlıkla şahit olmaktadır.

İrfan ve Tasavvuf dünyasının iki dev ismi Mevlana ve Şems'in yaşamanına dair birçok bilinmeyenin bilinmesine yardımcı olacağını umduğumuz bu romanın asıl kahramanları, herhalde kadın oldukları için tarih tarafından bir kenara itilmişlerdi. Yazar Saide Kuds, eski yazıları ve Şems ile Mevlana'nın karşılaşma kayıtlarını derinlemesine inceledikten sonra hayatı bu her iki adama da bağlı olarak geçen genç bir kadının hikayesinin unutulduğunu fark eder. Ve biyografik bir roman dili ile anlattığı Kimya Hatun'un yaşamını tozlu sayfaların arasından çekip gün ışığına çıkarır.
 

 
Toplam blog
: 480
: 2046
Kayıt tarihi
: 27.03.07
 
 

Üstkimliği ile insan, altkimliği yeterince kalabalık birisi; Eş, anne, öğretmen emeklisi. Doğa, H..