Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '10

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Kimyasalcının infazı

Kimyasalcının infazı
 

İnsanlık tarihine düşen kara lekeydi Halepçe katliamı.


Haber izliyorum televizyon başında.

Dünya ve Türkiye gündemi haber saatinin yarısını işgal etmişti zaten,

Hele İstanbul iline yağan yarım buçuk santim kar haberi ise,

Haber saatinin geri kalanını da alıp götürmüştü.

Her nedense araya sıkıştırılmış orta sahife haberlerinden biri ilgimi çekmişti:

“Kimyasal Ali lakabıyla tanınan Saddam Hüseyin’in amcasının oğlu Ali Hasan EL Mecid, bugün Halepçe olayından suçlu bulunmasından asılarak idam edildi”

Oh ne güzel!

Ne rahat ne kolay bir olay!

Bir saniyeye sığdırılan koca bir olay….

Haberin basit verilişine, sıradanlığından olmalı ki,

Gayri ihtiyari 16 Mart 1988 yılına akmaya çalıştı zihnim.

Hatırlayanınız çoktur mutlaka..

Katliamdan sonra doğanlar ise Molla Google hocadan istifade etmişlerdir.

Halepçe katliamı, dünya tarihinin şimdiye kadar gördüğü en büyük insanlık suçlarından biridir.

İnsanlık onurunun çiğnendiği ve buna dünyanın sessiz kaldığı kara gündü.

Yer gök zehir kusmuş, sınırların dışına çıkmamıştı.

Zira dünya sağırlaşmış, insanlık gör olmuştu.

İnsanlık tarihine düşen kara lekeydi Halepçe katliamı.

Gün 16 Mart 1988 i gösterdiğinde savaş uçaklarının iğrenç sesleriyle başlamıştı.

Bombalar tarihin en büyük insanlık suçlarından birini gerçekleştirme yolunda Halepçe kentinin kalbini parçalıyordu…

Kürt kentinin fermanı imzalanmış, her taraf toz dumandı o gün…

Dünya otoriterlerinin el ele vererek gerçekleştirdiği katliamda,

Çocuk, hamile kadın, yaşlı demeden,

Bütün dünyanın gözü önünde kanunsuz, kuralsız, vahşice, insanlık dışı ve alçakça katlettiler

O gün 5000 veya 8000 insan katledildi denildiyse de,

Sonraki günlerde bu sayı 20 bin olarak kayıtlara girmişti.

Nagazaki ve Hiroşima’da denenmişti bir zamanlar.

Halepçe ise kimyasalla anılır olacaktı yıllar sonra.

Zira halepçe katliamı çok ulusun bir araya gelerek işledikleri bir soykırımın izleri yaşam durmadıkça devam edecektir.

Hayata gözlerini açamadan, doğumları kimyasallarla engellenenler ve diğerleri elbette şehittirler.

Kazara bir umut kurtulmayı yarım yamalak başarıp, dünyaya gelmeyi başaran bebekler bugün 22 yaşındalar.

Halepçe’nin her harfi için koca bir dünyayı yakmayı hayal ediyorlarsa kim haksızsınız diyebilir ki?

Yatağında uyuyan annesinin, camide cemaatle namaz kılan babasının üstüne yağan ateşin sahibini 22 yıldır hayal eden bu mazlum halkın intikamı kimyasalcı bilmem ne Ali’yi infaz etmek midir?

Bu caninin infazıyla Halepçe’nin ruhu mu şad oldu dersiniz?

Halepçe’nin Müslüman Kürt halkından 30 bin kişi sakat veya kötürüm kaldığı biliniyor.

Katliamın yarattığı travmanın hala canlılığını bugün bile korunduğu da eklenince,

Halepçe dünyanın vicdanında acı ve kara bir leke olarak durmalıydı.

Bir gıdımlık canı kalmış kocamış ihtiyar Ali belalısını iplerde sallandırmakla bu kara leke yok mu olmuş oldu?

Vicdanlar rahatladı mı yani?

Peki ya bu katliamı yaptıran perde arkasındaki korkaklara ne olacak,

Halepçeyi ateş topuna çevrin sam amcalar mesela,

Soykırım malzemesini temin eden, gönderen barbar holiganlar…

Veya ruhundaki katillikten kurtulamayan Siyonist düşünceler…

Saddam’ı Ortadoğu’yu cehenneme çevirmesi için yetiştirip gönderenler…

Peki ya rahat koltuklarında oturup, İslam alemi üzerinde satranç oynayanlar, oyun kuranlar, senaryolar yazıp, oyuncu yetiştirenler..

Peki ya soykırıma pencerelerini kapatıp, körleşen, sağırlaşan, vicdansızlaşan o arka sıradakiler…

Reklam veren babalarına yaranmak için katliamı görmemezlikten gelen deyyuslar…

Hatta müslamanım diye böbürlenerek bu topraklar üzerinde yaşam sürüp sessiz kalanlar..

Bunlara ne olacak?

Asıl infaz edilmesi gereken bunlar değil mi?

Asıl ipte sallandırılması gereken bunların kara vicdanları değil mi?

Ali Hasan El-Macit buzdağının görünen yüzüdür…

Tetikçisi ve canavarıdır o kadar.

Canavarca yaşadı, hayvanlar gibi son buldu hayatı…

Ancak Halepçe’yi sahne yapıp, oyununu Müslüman Kürt halkı üzerinde oynayanlar hesap vermedikçe,

Halepçe’de hunharca, cayır cayır yananların ruhu asla huzur bulmayacaktır.

Bu dünyada olmazsa bile,

Asıl hesaplaşma günü olan ruz-i mahşerde bu hesap alınacaktır.

http://www.servetbeki.com/

bekiservet@hotmail.com

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..