Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kinizm, mutluluk köpeklikte mi?

Kinizm, mutluluk köpeklikte mi?
 

Sinoplu Diogenes


Kinizm ya da sinizm, sofist Gorgias’ın ve daha sonra da Sokrates'in öğrencisi olan Antisthenes'in öğretisi. Anthisthenes mutluluğa ancak erdemle ulaşılacağını ve bu erdemin de dünyevi hazları red etmekle mümkün olabileceğini (mülkiyet, aile, din v.b. değer ve yargıları reddederek) savunmuştur. Kinizm (sinizm), batı dillerinde “her şeye alay ederek bakan, överken bile iğneleyen, en ciddi konuları hafife alan kişilere, yakıştırılır.

Kiniklerin temel felsefi konumları, zamanın uygarlık değerlerine yönelik aldırmaz tavırları ve eleştirel yaklaşımları tarafından şekillenir. Temel etik ilkesi erdemdir ve bundan anladıkları da, insanın özgürlüğü ve kendi iç bağımsızlığı ile yaşamını sürdürmesidir.

İnsan, her tür gereksinmeye olan bağımlılığından kurtulmalıdır. Dolayısıyla böyle bir erdem anlayışı, bilgi ile temellendirilir; yani, insan ancak bilgilenme aracılığıyla kendisini kuşatmış olan gereksinmelerden sıyrılabilir. Onlar açısından bilgi ve ahlaki ilkeler bu nedenle salt soyut bir bilme meselesi değil, somut yaşamda yaşanması gereken şeylerdir. Kinik filozoflar, bütün bu yaklaşımlarına uygun bir kişilik örneği olarak Sokrates’e işaret ederler. Kinizm, Sokratesçi bir okuldur. Kinizme göre, insan kendi kendisine dayanmalıdır ki erdemli, yani kendine yetebilen bir kişi olabilsin. İnsanın doğaya karşı geliştirdiği toplumsallık, büyük ölçüde gereksiz ve yozlaştırıcı nitelikler arz eder; kinikler buna karşı doğal ve sade yaşamı öne çıkarırlar.

M.Ö. 400’lü yıllarda Sokrates’in öğrencisi Atina’lı Antisthenes, insanın tam bağımsızlık ve özgürlüğünü savunan, erdeme ve mutluluğa böylelikle erişebileceğini ileri süren bir okul kurmuştur. Antisthenes’e göre, insanın amacı mutluluktur, mutluluk da her türlü bağdan kurtulmuş içsel bir özgürlükle gerçekleşir. “İstenilecek tek şey erdem, kaçınılacak tek şey erdemsizliktir.”  Gerçek erdem, insanın hiçbir değere bağlı ve tutsak olmamasıyla elde edilir. Bunu sağlamak için de insanın bütün tutkularından sıyrılması gerekir. İnsan hiçbir hazzın, isteğin, sağlığın, zenginliğin, güzelliğin, şan ve şerefin peşinden koşmamalıdır. Kinik adı, bir anlayışa göre, okulun kurulduğu Kynosarges gymnasiomundan, Yunanca köpek anlamına gelen kyon sözcüğünden türemiştir. İkinci anlayışa göre, doğasal bir yaşayışı yeğleyen, hiçbir topluluk kuralına aldırmayan, pasaklı bir kılıkla gezen, uygarlığı küçümseyen bu kişiler kendilerine takılan köpek veya köpeksi adını benimsemişler.

Kiniklerin doğasal yaşayış düşüncesi, sofistlerin insansal değerlerin doğaya aykırı bulunduğu düşüncesine dayanır. Antisthenes, bu bakımdan, ilk öğretmeni sofist Gorgias’ın Elea öğretisinden yararlanmış olup, kinizm öğretisini, kurucusu Antisthenes’ten sonra Krates, Kseniades, Oneskrites, Sinop’lu Diogenes sürdürmüşlerdir.

Sokrates’in öğrencisi Atina’lı Antisthenes, bir hayli yaşlandığı sırada, bütün dünya zevklerine ve özentili felsefelere sırt çevirmiş, soylular arasında ve zevkli bir ömür sürerek yaşlandığı halde birdenbire doğaya dönmüş, doğaya uygun yaşamayı yeğlemişti. Köleler gibi giyiniyor ve zevk almaktansa ölmeyi yeğlerim diyordu. Öğretmeninden öğrendiği erdem anlayışını herkesin anlayabileceği bir dille anlatmaya başlamıştı. Her türlü mal ve mülk edinmeye, kölelik ve aile kurumlarına, din inançlarına karşı çıkıyor ve çevresindekilere iyilik öğütleri veriyordu.

Toprak bir kap içinde yaşayan Sinoplu Diogenes, Kinik düşünürlerin en ünlüsüdür. Diogenes; Antisthenes’in Mesihvari sözlerine uyarak her şeyden el etek çekip bir köpek gibi yaşamaya başlamıştı. Ölüleri gömmek için kullanılan toprak bir kap içinde yaşıyor ve felsefesini eylemiyle geliştiriyordu. Diogenes, Antisthenes’in aklından bile geçirmediği bir biçimde bütün geleneği red ederek her türlü ruhsal ve bedensel isteklere sırt çevirmiş, kendisini doğanın içinde doğal bir varlık gibi özgür kılmıştı. Gerçek erdeme böylesine bir özgürlükle varılabileceği kanısındaydı. Antisthenes’in erdem öğütlerinden çok Diogenes’in bu eylemsel felsefesi halk arasında tutunmuştur. Gerçekleştirmek istediği, bir çeşit çilecilikle insanın tam bağımsızlığını kazanabileceği ve böylelikle mutluluğa kavuşabileceği düşüncesi böylelikle kabul görmüştür.

Ahlaki eylemin amacı nedir? sorusuna İlk Çağdaki düşünürler genel olarak mutluluktur cevabı vermişleridir. Ahlaki eylemlerin amacının ne olduğu konusunda ortak bir görüş yoktur. Filozoflar, mutluluğun ne olduğu konusunda dahi çok farklı görüşler bildirmiştir.

Erdem; “Ahlakın övdüğü alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk gibi niteliklerin genel adı” ve “insanın ruhi olgunluğu” diye tanımlanmakta olup, Mutluluğun ön. Koşuludur. Erdem kavramı, felsefe tarihinin başlangıcından beri yer alır. İnsanın ve yaşamın anlamı nedir sorularına verilen felsefi cevap başlangıçta “erdemli olmak” olarak belirtilmiştir.

Erdemli insan yaşamını aklı ile yöneten, tüm karar ve davranışlarına aklı ile yön veren insandır. Erdem bilgidir. Platon “Erdemi bilgi olarak tanımlar, ancak bilgi sahibi olan erdem sahibi olur. Bilgi, değişmez olanın bilgisidir, o da akılla korunur ve bilge doğru bilgiye sahip kimsedir”der.

Erdemli olmak, ancak bilgi sahibi olmakla mümkündür. Erdem, kendini yenileyebilmektir, güvenilir olmaktır. Dayanışma, tolerans ve tevazu,  kararlılık, paylaşmacılıktır. Topluma ve çevreye hizmet, cesarettir, gönlünü aklınla uzlaştırmak ve vicdan muhasebesi yapmaktır. Erdem adil olmak, İyi, doğru ve güzele gidiştir. Dolayısıyla erdemli olmak bilgi sahibi olmakla olanaklıdır ve bu da mutluluğu sağlayacaktır. Erdem, herhangi bir dışsal baskı olmaksızın gerçekleştirilen özgür bir davranıştır. İnsanoğlu istenci ve aklı nedeniyle, iyiyi, güzeli, doğruyu ve erdemleri seçebilecek konumdadır. Seçim yapmak, yaşamı deneyimlemede en önemli kavramdır. Erdem, özgürlüğe giden yolda cesaretin yol arkadaşıdır. İnsanın kendini tanıması, kendini bilmesi ve kurbanı oynamamaktır.

Bir de üstatlara söz verelim; onlar neler diyor erdem hakkında bir bakalım;

Friedrich Hegel: “Erdem, varlığın bilincidir.”, Spinoza: “Erdem, akla uygun davranmaktır. İnsanın güçlerini kullanmasıyla eşanlamlıdır.”, Immanuel Kant: “Erdem, bir içgüdü işi değil, bir akıl işidir.”, Plautus: “Gerçek erdem nedir, bilir misiniz? Kendini beğenmemek, yaptıklarını yeter bulmamaktır.”, Sokrates: “Tek kesinlik, erdem bilgisindedir. Erdem öğrenilir. Kişiler bilmedikleri için kötüdürler. Erdem birdir, bölünmez, ayrılmaz. Erdem, insanın kendini bilmesi, tanımasıdır.” Nietzsche: “Erdem, insanın insanüstüne ulaşmak için harcadığı çabadır.”, “Bir inancı sırf âdettir diye kabullenmeye namussuzluk, korkaklık, tembellik denir.” Demiştir.

Kinizm öğretisinin ve okulunun var olduğu 2500 yıl sonra bugün;

Sahi; Mutluluk köpeklikte midir?

Nizamettin BİBER 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..