Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '09

 
Kategori
Güncel
 

KİRA BİRİMİ

KİRA BİRİMİ
 

Ağaç Hareketi
ekonomi sistemleri
KİRA BİRİMİ

Doğada belki milyarlarca kuş var. Buna rağmen eminim hepsinin de yuvası vardır. Ülkemizde olsun olsun onbeş milyon aile var. Belki de yarısının doğru dürüst yuvası yani evi yok. Kuşun yuvasından ne olacak ki. Apartman yapmıyor ya. İki ot bir çöp tamam. Ama insanlar da kuş değil elbet. Aklı var. Bileği, yüreği var. Parası var. Şansı var. Yine de kuşların evi var, insanların yok.

Bir insanın hayatı boyunca kendine ait evinin olmayışı kabul edilebilir bir şey değil. Düzenin sahiplerinin”İster kabul et ister etme, durum böyle kardeşim” dediklerini duyuyorum. Her gün karşılaştığımız olumsuzluklar bir yana yaşadığımız bu hayatın kurgusunda sanki bir yanlışlık var. Birinin beş tane evi altmış tane dairesi var; ötekinin başını sokacak gecekondusu yok. Ülkemizde insanların önemli bir kısmının oturabileceği bir evlerinin bile olmayışı(Ben ülkemizde en az on milyon kişinin hiç evlerinin olmadığını düşünüyorum.)bugünkü düzenin halkımıza hiçbir şey vermediğini gösteriyor. Aslında ev var. Hem de ülkedeki tüm insanlara yetecek kadar. Ama bu evlerin sahibi biz değiliz. Eloğlu yapmış. Nasıl yapmış bilemeyiz tabi ki. Acaba insanlar kendilerine ev yaparlarken bizler ne yapıyorduk? Yoksa kendimizi kuş sanıp kargalar gibi dağlarda yuva mı yapıyorduk? Sahi bizim niye evimiz yok? Dile kolay tam on milyon kişi. Lüks semtlerde bakıyorum eloğlu kat kat dikmiş apartmanları da biz iki oda bir salon başımıza bir kelik yapamamışız. Kesin tembeldik hemi de çıkmadık koynundan Ayşe kızın sabah akşam. Kesin, o karambolda götürdüler uyanık Kristoflar yağma Hasan’ın böreğini tepsi tepsi. Ah Ayşe kız ah… Kendini yaktın, bizi de evsiz bıraktın. Şimdi artık Topkapı’da da çadır kuracak yer kalmadı.

Bir devlet nasıl on milyon insanının evsiz olmasını kabul eder? Bir devlet nasıl yetmiş yıl boyunca bu konuda adım atmaz? Bir ömür en kısasından yetmiş sene beyim. Gerçi biz kırk elli demeden gidiyoruz sayenizde. Yine de üç hafta yaz tatiline benzemez. Bir ömür bu. Hiç geçirilir mi evsiz, başkalarının kirli merdivenlerini silerek? Bekâra vermezler. Ev tutacağım diye bir de karı almak zorundasın. Çocukluya vermezler. Allahın adamı zaten çocuklarımız için ev tutuyoruz! Biz ağaç kovuğunda da yatarız. Senin kokmuş evine kalmadık. Veledin koşarak inse merdivenden ev sahibi biter kapında:”Çok gürültü oluyor”Olur. Çocuğuma söylerim bundan sonra sürünerek insin merdivenlerden. Kötürüm sanki bizim çocuk. Esaslı depozito isterim. Dolar, Euro anlamam. Türk parası olacak. Ne olur ne olmaz bakarsın katlanır. Senin de isteyeceğin tutar. İstesek de vermezsin beyim. Biz sizi biliriz. Kapının mandalı gevşemiş. Camın kolu kırılmış. Duvardaki çivi düşmüş. Evimi batırmışsın. Harabeye dönmüş. İçinde oturuyoruz beyim. Resmine bakmıyoruz ya. Tamam depozitten vazgeçtik.

Ben yine de neden evimin olmadığı konusuna taktım. Babamın da yoktu. Dedemin de yokmuş. Yani sanki benim yedi göbek neslimin hiç evi olmamış. Yok yok. Bu işte kesin bir iş var.

Anayasa’mıdır nedir açıp okudunuz mu? Devletin vatandaşlarına karşı görevi neymiş? Bir Anayasaya bakıyorum bir de on milyon evsize. Sonra Anayasanın o maddesini yeniden yazıyorum:”Devlet eğer imkânları yoksa on milyon vatandaşını evsiz bırakabilir.”

Toki ev yapıyor. Zengine satıyor. Zenginin zaten evi var. Maaşımın yarısını alıp Tokiden satın aldığı evi bana kiralıyor. Devlet şimdi kime hizmet etmiş oluyor? Bana mı, zaten evi barkı olan zengine mi? Toki sayesinde bu memlekette çok kişi köşeyi döndü. Yapıyor satıyor. Yapıyor satıyor. Kime? Tüccara. Uyanık mütahide, sermayeciye. Onlar çocuklarının için mi alıyorlar? Hayır. Satmak için. Toki niye kuruldu? İhtiyacı olan insanlarımıza konut sağlamak için değil mi? Hayır. Sermayeciye kar sağlamak için. Yazıklar olsun!

Benim evim var. Tokiden ev alamıyorum. Benim yok karımın evi var. Yine alamıyorum. Benim de yok. Karımın da yok. Çocuğumun var. Yine alamıyorum. Hepimiz göçmen çadırı gibi dolarız Tokinin 45 metrekare evine.

İnşaat sektöründe milyar dolarlar dönüyor. Toki, mütahitler, kooperatifler senede belki de 500 bin daire yapıyorlar. Bize onbeş milyon ev lazım. Türkiye’de hiç ev olmasa 30 yılda hepsi tamam. Aradan 70 yıl geçmiş hala on milyonun evi yok. Yapılan evleri tırlara yükleyip Afrika’ya falan mı götürüyorlar yoksa?

Evi olmayanlar cevap versinler:

Ölmeden kendinize ait bir evinizin olacağına inanıyor musunuz? Çocuğunuzun olabilir mi? Ya torununuzun? Bu hükümette olmadı. Ali gelse? Peki ya Veli gelse?

Kiraya verdiğimiz paraları biriktirsek çoktan ev sahibi olmuştuk. İnsanların bazıları ölünceye kadar kirada oturuyorlar. Her yerde olduğu gibi zengin, mevkii sahibi, şöhretli, hatırı sayılır kişi olmak burada da geçer akçedir. Ancak zaten bunlardan birisi bizde olsaydı evimiz olurdu. Yani bu demek oluyor ki ev sahibinin eline kaldık.

Depozito verirsin. Kiranı tıkır tıkır ödersin. Veledin merdivenden koşarak inmez. Yine de ev sahibiyle sorunların hiç bitmez. Kapıyı açık unutursun bağırır. Hızlı kapatırsın bağırır. Misafirin gelir, surat asar. İzinsiz, patlayan lambayı bile değiştiremezsin. Hani ihtiyaç oldu duvara bir çivi çakayım desen evimi yıkıyor diye koşar gelir. Maaşına on on zam yaparlar. Ev sahibi kirayı elli elli artırır. Kontrat yapalım dersin, yanaşmaz. Israr edersen kiralık evim yok der.

Şimdilerde ev tutmak isteyenler biraz daha az sorun yaşıyorlar. Evler boş ve kiralar biraz düştü. Yine de enflasyon %10, kiraya zam %30.Anlaşılır gibi değil. Vermesen adam da evini vermiyor. Çık git evimden diyor. Devlet bağırıyor:”Kiralar enflasyonu azdırıyor.”E müdahale et o zaman! Devlet başımızın tacı. Saygımız büyük. Uğruna kanımız, canımız feda olsun. Ama gerçeği de söylemek zorundayız. Devleti bu ülkede kim takıyor ki ev sahipleri taksın.40 lira maaş zammı.50 lira kira zammı. Kiralar banka yoluyla ödenecek. Bu çözüm mü şimdi? Ev sahipleri kiracıyla anlaşıyor.”Kirayı düşük söyleyeceksin.500 liranın altında olunca banka manka gerekmez. Yoksa evden çıkarırım”diyor. Ne oldu sayın bay devlet? İlkokul üçteki Cevdet daha iyi bir çözüm bulurdu.

Ev sahipleri evlerini kiralamaya gelen kimseleri neredeyse ince elekten geçirir. İşte yok yabancıydı.Yabancıya ev vermezler.Tanıdık olacak illa.Silvanlı garip Mahmut’um sokakta mı yatsın? Bekârdı. Çocuğu vardı.(Adamı kısırlaştırıp öyle getirelim sana)Tipi tipe benzemiyordu. Kirayı verecek gibi görünmüyordu. Çok eşyası vardı.(Öyle ya kardeşim ne eşyası bu böyle. Burasını depo mu zannettin?)

Türkiye’de ev sahibi kiracı kavgaları filmlere konu olmuştur. Adam baktı evini verdiği kiracıyı beğenmiyor, çıkartmak istiyor”Almanya’dan oğlum gelecek” diyor. Ev sahibinin mağdur olduğu durumlar da var elbette. Aralarında kontrat yok. Ev sahibi çıkarmak istiyor. Satacak. Oğluna verecek. Haklı nedeni var yani. Kiracı çıkmıyor.(sanki babasının malı)Mahkemeye düşüyorlar. Mahkeme devam ettiği sürece kiracı evde oturuyor. Türkiye’de malum mahkemeler de üç yıl beş yıl sürüyor. Beş yıl ev sahibi evlendirdiği oğluna başka yerden ev tutuyor, kendi evinden kiracıyı çıkaramıyor. Hey be! Devlete bak devlete!

Bir söylentiye göre tapusuz evi kiraya verdiğin zaman uyanık kiracı burası benim deyip evden çıkmıyormuş. Sen de ispat edemediğin için evin elinden gidiyormuş.

Devlet diyelim ki ülkedeki mevcut beş milyon adet kiralık birimden bence en fazla 500 bin tanesinden vergi alabiliyordur. Kalan dört buçuk milyon kiralık birimden(ev, işyeri)bence vergi alamıyordur. Adamın altı katlı evi var. Birinde küçük oğlu, diğerinde ortanca, diğerinde büyük oğlu, diğerinde aslında yeğeni falan olan ama oğlum deyip memuru kandırdığı biri, diğerinde kızı ve birinde de kendi oturuyor. Nerde kira? Sen altı katlı apartmandan beş kuruş vergi alamıyorsun, gecekondudan mı alacaksın?

Bugün devletin kiracılar ve ev sahipleriyle ilgili bir sistemi yoktur. Siz bakmayın yok kontrat. Yok, kira bankaya yatacak. Bunların hepsi hikâye.

İnsanlar kafalarına göre hareket edebiliyorlarsa ortada bir düzen yok demektir. İşte Türkiye’nin yeni düzeni Ağaç Hareketi’nde siz istediğiniz kadar uyanık olun, istediğiniz kadar dalavere çevirmeye çalışın sistem yukarıda anlattıklarımızın hiçbirine izin vermez.

Öncelikle araçlar ve benzeri şeyler dâhil bir birimin başkasına kiralanabilmesi için Kira Birimi’ne kayıtlı olması gerekir. Siz evinizi ya da başka bir şeyinizi kendiniz kiralayamazsınız. Bu işi Kira Birimi yapar. Kira birimi devletin bir birimidir. Devlet yapılan hizmet karşılığında “sadece kiralayandan”birimde çalışanlarının gideri ve diğer masraflar için cüzi bir komisyon alır.

Siz birisinin evini kiralamak istediğinizde her ne kadar ortada genel bir kira düzeyi varsa da ev sahipleri evlerinin farklı özelliklerini öne sürerek makul ve mantıklı olmayan kiralar istemektedirler. İnsanların zor durumlarından da yararlandıkları çok olur. Ülkemizde kiralarda bir ölçü yoktur.”Tutturabildiğine”halk deyimi geçerlidir.

Yeni düzende ise kira miktarı evin, işyerinin o anki satış fiyatına göre Kira Birimince belirlenir.Bunun uzmanlarca tespit edilmiş bir oranı vardır.Bu oran yeni düzende senelik %5 tir.Buna göre o yıl geçerli olacak aylık kira bedeli tespit edilir.Örneğin 100 bin lira satış fiyatlı bir evin yıllık kirası%5, ’ten 5 bin lira.12 aya bölersek aylık kira 400 küsur lira olur.Yani kiralanan gayrimenkulün yıllık kirası o gayrimenkulün o anki(ev sahipleri kiraya verecekleri birimin bedelini yine Kira Birimine tespit ettirirler.)satış fiyatının %5’idir. Yani düşün senin ödeyeceğin kirayı evsahibi değil objektif kriterlere göre devlet tespit eder. Ev sahipleri bunu kabul ederek evlerini ve diğer birimlerini birime bir defaya mahsus olmak üzere kaydettirirler. Ev ya da işyerini kiralayacak olanlar ev sahipleriyle değil direk birimle muhatap olurlar. Kiralarını birim adına bankaya yatırırlar. Birim gayrimenkulün sahibine hesaptan aktarma yoluyla kirasını öder. Böylece kiracı ev sahibi arasındaki gereksiz ve saçma kavgalar büyük ölçüde biter.

1-) Türkiye’de kiraya verilecek ev, işyeri ve benzeri her türlü birim önce Kira Birimine kaydettirilir.

Yeni düzende insanların bir iş yaptırmak için o işin peşinden koşturmaları gerekmez. Çünkü her türlü işinizi ilgili olduğu birimin elemanları yapar. Örneğin kira konusunda evinizi kiraya vereceğiniz ya da kiralık bir ev tutmak istediğiniz zaman birimin ülke çapında standart numarasına bildirmeniz yeterlidir. Görevliler ayağınıza gelerek işlerinizi yaparlar. Zaten bu nedenle kesinlikle bugünkü her yerde gördüğümüz sıra ve kuyruklar asla olamaz.

Yeni düzende işte şundan az olamaz, şundan yüksek olamaz, asgari bu kadar, azami şu kadar gibi muğlâk tabirler ve ölçüler ekonomi literatüründe yer almaz. Rakamlar kesin ve nettir.

2-)Tüm ülkede kira sadece bir tane objektif kritere bağlanmıştır. Birimin o andaki satış fiyatının %5’i kiralanacak olan ne ise onun yıllık kirasına tekabül eder. Bu tutar da 12 aya bölünerek evin, işyerinin vs aylık kirası bulunur.

Örneğin işyerinizi kiraya vereceksiniz. Kira birimine kaydettirdiniz. Birim bugünkü satış fiyatını tespit etti.80 bin lira. Bunun yıllık kirası%5’ten 4 bin lira. Aylık kira ise yaklaşık 330 lira.

Kira tutarı her yıl enflasyon oranında otomatik olarak artar

Şimdi bu uygulama kira ve kira artışı nedeniyle kiracı ev sahibi arasında ve diğer tüm kiralama işlemlerindeki kavgayı bitirir. Kimse kandırılmaz, kazıklanmaz. Senin evinin, işyerinin kiraya esas alınacak satış bedelini devletin uzman birimleri belirleyecek. Diyelim ki kişi birim elemanlarını bir şekilde bağlayıp daha fazla kira almak için evin satış fiyatını yüksek tespit etti. Bu tespit edilen miktar aynı zamanda verginin de belirlendiği temel tutar. Şimdi adam yüz bin liralık yere uyanıklık yapıp yüzeli bin lira tespit etti. Ve aylık 410 lira yerine 720 lira aylık kira aldı. Ancak bu takdirde ödeyeceği vergi de artacaktır. Yani adam bir taraftan kazanırken öbür taraftan kaybedecektir. Bu nedenle uyanıklık yapması hiçbir işine yaramayacaktır.

Ayrıca herkes kafasına göre kira belirleyemeyecek. Şimdilerde konutların ve işyerlerinin aylık kira miktarının belirlenmesinde herhangi bir ölçü yok. Adam benim evimin kirası budur, diyor. İster tut ister tutma.

Başka ve çok önemli bir konu. Bugün ev tutmak isteyen bir kiracının tutacağı evin durumunu araştırma şansı var mı? Yani bina kaçak olabilir. Plansız programsız yapılmış olabilir. Çok çok eski olabilir. Deprem yönünden sakıncalı olabilir. Tesisat döşemesi ehil kimselerce yapılmamış olabilir. Kısacası siz içinde otururken her hangi bir zamanda üzerinize yıkılacak durumda olabilir. Ancak sizin bunu tespit etme şansınız pek yoktur.

İşte yeni düzende Kira Birimi ev sahibi tarafından kiraya verilmek üzere birime kaydedilirken evin, işyerinin vs köklü bir inceleme ve araştırmasını yapar. Çünkü sorumlu ve muhatap Kira Birimi yani devlettir. Eğer ev veya işyerinin içinde oturulması sakıncalıysa birim “kiralamaya uygun değil” gerekçesiyle gayrimenkulü sahibine iade ederek kayıt yapmaz. Ayrıca yıkılması halinde çevreye zarar vereceği için “Dış Güvenlik Birimi” ne bildirir.

Ev sahiplerinin “Benim kiracımsın. Evimde duruyorsun. Şunu yapamazsın. Bunu yapamazsın.”şeklinde kiracılar üzerinde baskısı olabilir. Ben evimde şöyle böyle davranılmasına izin vermem diyen ev sahipleri vardır. Kirasını verdiği sürece o bölüm o daire, o işyeri kiracınındır. Esasta bir değişiklik olmamak üzere kiracı oturduğu bölümde istediği şekilde değişikliklere gidebilir.”Şöyle yaşıyor, böyle yaşıyor. Beni rahatsız ediyor.”şeklindeki ev sahibi şikayetleri anlamsız ve geçersizdir. Çünkü zaten kanuna aykırı bir durum olduğunda müdahale edilecektir. Kişinin kanunlar çerçevesinde sınırsız özgürlüğü vardır. Bunları kabul etmediğin takdirde evini kiraya vermeyeceksin.

Bugün ev sahipleri kiranın geç ödenmesi ya da hiç ödenmemesi gibi bir durumla karşı karşıyadırlar. Gerçekten de bazı kiracılar ekonomik durumları veya bozuk kişilikleri nedeniyle kiralarını gününde ödememekte veya hiç ödememektedirler. Böyle bir durumda Kira Birimi ev sahibinin kirasını öder. Çünkü yeni düzende Kira Birimi yani devlet kiracının kefilidir. Ayrıca yine yeni düzende insanlar sistemlerdeki aksaklıklar nedeniyle mağdur edilemezler; yani bir zararları varsa devlet tarafından karşılanır. Ancak devlet kiracının zaten kendi elinde olan mal, para ve haklarına ödediği kirayı tahsil etmek için el koyabilir.

Yeni düzende kira için kontrat ve benzeri şeyler yoktur.Ev aramanız da gerekmez.Birimin numarasına telefon mesajıyla bile kayıt yaptırırsınız.Bu kayıtta tutmak istediğiniz evin özelliklerini yazarsınız.Birim kayıtlarında size uygun evi bulur ve görevlilerin eşliğinde evi görür incelersiniz.Kira miktarını öğrenirsiniz.Yeni düzende depozito yoktur.Ev birim tarafından size pırıl pırıl tertemiz olarak teslim edilir.Zaten taşınmanızı kanun gereği “Taşıma Birimi” yapacaktır.Size ise yeni evinizde koltuklarınıza kurulup kahvenizi içmek kalır.Tabi ki birim tüm bunları yapmak için eleman çalıştırır, masraf eder.Bu nedenle o yıl içinde yapılan bu ve diğer masraflar takip eden yılın başından başlayarak 12 ay eşit taksitle ödenir.Yani sizin evin kirasını bile verecek paranız yokken işte şu kadar depozito vereceksin, şu kadar nakliye, taşınma, yerleşme parası vereceksin denilmesi adaletsiz bir uygulama

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..