Kiraz Mevsimi veda mı ediyor?

Henüz bu yönde kesinleşmiş bir bilgi yok ama ben şimdiden söyleyeyim her an bitebilir.

Kısacası eli kulağında…

Evet, doğru, sezona baya gösterişli başladı Kiraz Mevsimi…

Malum Roma’da yapılan çekimler, Ayaz ve Öykü’nün birbirinden şık fotoğrafları, daha yayına çıkmadan yazılı ve görsel tüm kaynaklarda bolca konuşuldu, gösterildi, güçlü bir pr çalışılması yapıldı.

Bütün bu çalışmalara rağmen, dizinin Şubat sonrasını görmesinin pek de mümkün olmadığını,

Ama doğrusu Şubat’ı da göreceğini düşünüyordum.

Ancak yeni gelen her bölüm hikayesinde, bir türlü kurulamayan merak unsuru, “şubatı da zor bulur” dedirtmeye başladı.

Zira ortada artık Ayaz ve Öykü aşk çatışması diye bir şey kalmadı.

Yani biz Öykü ve Ayaz’ın artık ne yapacağını merak etmiyoruz.

Onlar mutlular, onlar evliler.

Evlerini de kurdular.

Tü tü tü maşallah kıvamındalar...

Ve bu sayede de Kiraz Mevsimi’nin ana çatışması artık etkisiz elemana dönüştü.

Yani Öykü ve Ayaz mutlu, izleyici mutsuz...

Peki, yan çatışmalar ne durumda?

Yani Öykü ve Ayaz’ın en yakın arkadaşları ne yapıyor, onların hikayeleri yürüyor mu?

Hayır…

Altı arkadaştan oluşturulan üç çiftin çatışmaları da fena sıktı çünkü bir türlü level atlatılamadı.

Gitti geldi aynı iskeleye yanaştı misali, saçma bir çemberin içinde dönüp duruyorlar.

Kısacası ha boşandı ha boşanamadı mevzusu içinde sünen İlker ve Sibel ilişkisinden,

Bir ileri iki geri yürüyen Mete Şeyma ilişkisinden,

Statü farkına kurban Emre ve Burcu ilişkisinden artık gına geldi.

Gelmekle de kalmadı sanki artık sadece zaman doldurmak için kullanılan unsurlara dönüştüler.

Sonra Ayaz’ın annesi Önem ile dizinin ilk başladığı bölümlerde ilişki yaşayan Mete’nin babası Hakan, şimdi Öykü’nün annesi Meral’le ilişki yaşıyor.

Ve zamanında Önem’le yaşadıkları “çocuklardan saklama” mevzusu, “çocuklara açıklayamama” halleriyle biz yine baş başayız.

Şimdide bizden Hakan ve Meral’in ilişkilerine inanmamız, onların çocuklarına söyleyememe hallerini sevimli bulmamız bekleniyor.

Hem de Önem’in eskisi Hakan’ın, Meral’in yenisi olması, yani Hakan’ın her iki dünürle ilişki yaşaması, gayet midesiz görünürken.

Peki, bütün bunları bir kenara atarsak Kiraz Mevsim’inde izleyecek geriye ne kaldı?

Önem Öykü çekişmesi…

Yani gelin kaynana çatışması.

İlgi çekici mi?

Tabi ki değil…

Aşk nerede burada?

Yok.

Merak unsuru nerede?

Yok.

Yan hikâyeler nerede?

Yok…

Atlantis’in sevimsiz Sabit Beyi ve şapşal, sevimsiz sekreteri Şirin mi bize izlettirecek Kiraz Mevsimi'ni?

Tabi ki hayır…

Ve asıl soru; Kiraz Mevsimi’nin yürütücü unsuru, Ayaz mı Öykü mü?

Tabi ki Ayaz…

Zira Kiraz Mevsimi'nin asıl izleyici kitlesi, genç kızlar.

Peki, Ayaz artık niye bu kadar pasif?

Cevap; bilen beri gelsin.

Yeni sezonda hikâyenin tamamen Öykü üzerinden gidişatı kocaman bir hata…

O da yetmedi, Kiraz Mevsimi, dizilerden reklamlardan Hollywood filmlerinden bildiğiniz kolaj yapmaya başladı.

Mesela Ayaz ve Öykü’nün sabah kahvaltısı…

Ortada bir dilim çikolatalı ekmek kalır ve her ikisi de kapmaya çalışarak, benim o reklamına selam çaktılar.

Ayaz’ın annesi ile iş ortaklığı kurması ve Öykü'yle evde birbirlerinden iş bilgilerini saklama dolayısıyla da  çekişme halleriyle, biraz Bay ve Bayan Smith’e biraz da Mesajınız Var'a selam çakıldı.

Ve Öykü’nün yaptığı o mavi çorba…

İzlerken yok artık dedim.

Zira bodoslama Bridget Jones’un günlüğünden alınma bir sahne.

Google'a yazın Bridget Jones mavi çorba diye search edin, sayfalarca bilgi çıkacak.

Sanırım bizleri sinema izlemiyor zannediyorlar…

Bütün dağarcığımızın memleketin beş altı kanalından ibaret olduğu düşünüyorlar.

Yani öyle olmalı ki bu kadar kör göze parmak birebir alıntılar yapılabiliyor.

O zaman oturalım, alalım romantik komedi serilerini, her birinden birer sahne alıp eklektik şahane bir şey çıkaralım ortaya.

Daha kolay ve belki daha güzel olmaz mı?

Ne rahat ve ne kadar da kreatif.

Sonra o havayolu şirketi için yapılan kıyafetler.

Daha güzel olarak lanse edilen Önem’in sunduğu da,

Daha kötü diye lanse edilen Öykü’nün sunduğu da, birbirinden fenaydı…

Reelde bu ihalelere giren ünlü modacı isimler belli…

Gidip rica etseniz iki güne vereceklerken, Osmanbey’den alınma kıyafetler göstermekte neyin kafası.

Sonra da bizim ekran başında tasarımcı olduklarına inanmamızı bekliyorlar ya, asıl o fena işte…

Saçmalıklar bu kadar da değil…

İlker ve Emre’nin seyyar köfteci açması, Yaprak’ın lüks cafesinin önüne çekmeleri, zabıtanın gelip biz bir şey yapamayız demesi..

Şaka, şaka sanırım, yani şaka olmalı...

Tabi seyirciye şaka yapan Kiraz Mevsimi'ne karşı seyirci  durur mu?

Durmaz...

Ne yapar?

Şaka gibi bir karne gönderir.

53. Bölümü ile Kiraz Mevsimi; Total’de 2,88 rating ile 9, AB’de 2,5 rating ile 12. sırada yer aldı.

Televizyon, sinema, yaşam ve sokaktaki hayat üzerine diğer yazılarımı okumak istiyorsanız, blogum bibaksana 'ya uğramayı unutmayın. :)