Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '08

 
Kategori
Haftasonu
 

Kırda açan çiçekler

İlkbahar gelince insanların kanı kaynar ve kendilerini tabiatın kollarına atmak ister. İşte öyle bir bahar gününde;
Günlerden pazar, Ahmet ve ailesi de, içlerinde uyanan doğa sevgisi ile kendilerini kırlara atıp, hem piknik yapmak hem de temiz hava almak için arabalarına atlayıp, en yakın yerdeki mesire yerine hareket ettiler. Yolda pazar olmasına rağmen kalabalık bir trafik vardı. mesire yerine vardıklarında öğle olmak üzereydi.
Mesire yerine Ahmet'in iş arkadaşları, Sami ve ailesi, Ali Kara ve ailesi, komşuları Zühtü ve ailesi de gelmişlerdi. Çocuklar hemen salıncaklara koştular. Hanımlar; Ahmet'in eşi Fatoş, Sami'nin eşi Firdevs, Ali Kara'nın eşi Ceylan ve Zühtü'nün eşi Ayşe, gelmişken önce mesire yerinin kenarındaki yürüyüş pistinde yürümek için gittiler, Ahmet, Sami, Ali Kara ve Zühdü de hemen piknik masasının kenarlarına oturup, açık havada okey oynamak için okey takımlarını çıkartarak, okey oynamaya başladılar. Ahmet kızı, Sevgi'yi çağırıp, kendilerine çay yapmasını rica etti. Kız çocuğu çaydanlığı ocağa koyup, diğer arkadaşları ile oynamaya devam etti.

Ahmet ve arkadaşları okeye dalmışlar, çocuklar salıncağa binip kır çiçeklerinden toplarken zaman su gibi akıp gidiyordu. Hanımlar hala gelmemişti. Erkekler okeyi bırakıp, acıkan çocuklara birşeyler yedirmek için mangal yakmaya ve evlerden gelen yiyeceklerden masanın üzerine çıkarmaya başladılar. Çocuklar açık hava ve hareketin etkisi ile iyice açıkmışlardı.

Uzaklardan kendilerine doğru koşmakta olan bir bayana gayri ihtiyari baktılar. Koşup gelen ve erkekleri çağıran Ali Kara'nın eşi Ceylan'dı. Hanımlar içinde en genci de Ceylan'dı. Uzaktan nefes nefese bağırıyordu. Ahmet Abi, Ali gelin, çabuk gelin diye(!) Erkekler, çocuklara gelmemelerini söyleyip, Ceylan'a doğru koştular.
Ceylan, Ahmet ve Arkadaşlarına, yürüyüş parkurunda yürürken, Ahmet'in eşi Fatoş ile parkur kenarındaki kır çiçeklerinden toplamaya başladıklarını, parkurdan biraz açılınca, çalılar arasında bir erkek cesedinin olduğunu görüp, hızla olay yerinden kaçtıklarını, kendisinin koşarak haber vermeye geldiğini anlattı.
Ahmet ve arkadaşları hanımların gösterdiği yere doğru giderken, Ahmet bir taraftan arkadaşları ile konuşup, bir taraftan da Polise bilgi veriyordu. Polise detaylı bilgi verirken, yerde yatan cesedin yanına kadar gelmişlerdi.

Ahmet ve arkadaşları cesedin başına geldiklerinde, birden Ahmet irkildi. Bunu fark eden Sami hayırdır abi tanıdık birisimi? diye sordu. Ahmat, Sami benzetmiş olabilirim, bu elbise çok yakınen tanıdığım ve daha iki gün önce birlikte olduğum birisine benziyor. İnşallah o değildir(!) diyerek, cesede yaklaştı, yüzü koyun yatmakta olan 30 yaşlarında, 180cm. boylarında, üzerinde siyah kareli bir ceket, ayağında kot pantolon olan cesedi, sağ kolunun üzerinden yüzü yukarı çevirmesi ile olduğu yerde dona kaldı.

Ceset, amcasının biricik oğlu Astsubay Ali İhasan'a aitti. Ali İhsan daha bir hafta önce izine gelmişti. Ali İhsan son 15 yılda üçüncü kez doğu hizmetine gitmişti ve en son görev yaptığı yer de, Güney Doğduda çok tehlikeli bir bölge idi. Son görev yerinde 1 yıldan beri görev yapmaktaytı. Çocuklarını ve eşini görev yaptığı yere götürmemiş, izinini kısa aralıklara bölüyor ve fırsatını buldukça çocuklarını ve eşini görmeye geliyordu.

Ahmet için bundan sonrası daha zordu. Şimdi amcasına nasıl haber verecekti. Ali İhsan'ın eşine ve çocuklarına ne diyecekti.Polis gelip soruşturmaya başladığından, Ahmet kendisini toparlayıp, yardımcı olmak için sorulan sorulara cevap vermeye çalışıyordu. Ahmet'in üzerinden kimlik çıkmamıştı. Cüzdanı da yoktu. Ahmet kalbine sıkılan bir el kurşun ile öldürülmüş ve üzerindeki değerli eşyaları ile cep telefonu da alınmıştı.

Polis olay yerine Cumhuriyet Savcısını beklerken, Ahmet'in telefonu çaldı. Arayan Amcasi Zeynel'di. Amca bey çok telaşlı bir şekilde, Ahmet oğlum Ali İhsan'dan 24 saatten beri haber alamıyoruz. Cep telefonu da kapalı, senin haberin var mı? Diye sorması üzerine, Ahmet telefonda amcası olduğunu bir an unutup ağlamaya başlayınca amca bey birden birşeyler olduğunu anladı. Ali Kara telefonu Ahmet'in elinden alarak, durumu amca beye anlattı.

Olay yerine Cumhuriyet Savcısının gelip, incelemesini tamamladıktan sonra, Ahmet, arkadaşlarının yardımı ile cenazeyi morga kaldırdı ve Hastaneye gelen amcası, Ali İhsan'ın eşi ve çocuklarını, arkadaşlarının da yardımı ile teselli etmeye çalıştı.

Ne umutlarla gidilen bir piknik gününde, ne ile karşılaşılmıştı. Ahmet ve arkadaşları çok kötü bir gün geçirmişlerdi. Kötü olan da; o kadar terör bölgesinde çalış, kendini ve maiyetindekileri koru, kendi memleketinde belki de bir hırsızın silahından çıkan kör kurşuna hedef ol...

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..