Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Kasım '20

 
Kategori
İlişkiler
 

Kırık Vals

Bütün aşkların ve bütün insanların henüz hiç paylaşılmamış hikayeleri vardır; sadece ve sadece onların kalp atımlarında saklı. Dünyayla paylaşılmamış, ya da henüz paylaşılmaya hazır hissedilmemiş dünyanın en kutsal hikayeleri...
***
Kirpiklerinde bir çiğ tanesi olsam
Ansan o bahçeyi, rüzgârı çağırsan
Mevsim suluboya olsa
Günlerden mercan
İşte sanki o an
Nubar Terziyan sırtımı okşar
Eski filmler hâlâ o bahçede
Siyah beyaz ağlar
****
Ne kadar güzel söylemiş Sezen yine! Ve ben nasıl da kaçırmışım bu şarkıyı bunca zaman içinde. Kalbimin dilini söyleyen bu güzel şarkıyı nasıl fark etmemişim? Öyle ya... Mevsim suluboya, günlerden mercan. Deniz tutkunuysa sevda üstelik. Ve eski filmlerde kaldıysa kirletilmemiş aşklar. Dünyaya yansıması düşmüyorsa artık saflığın. Öyle ya...
Çiçek dürbünüydü ebruli sokaklar
Kederli olsa da, güzeldi çocuklar
Sümbülleri çoktan küstürdük
Güller perişan
Kırıldı valsimiz tam ortasından
Baktık uzaktan
Sıla olduk birbirimize
Şimdi herkes perişan
****
Vardır böylesi aşklar dünyada. Çünkü mühür de insan kalbindedir, imza da.Bas dedi mi kader, basmadan duramaz insan o mührü. Usul usul, yavaş yavaş, kendi bile farkına varmadan işleyiverir kanına sevda. Güzel, sessiz ve usulca. Zamanın en derininde, en sakin zamanda, ya da en fırtınalı dönemeçte, bir bakmışsın aşıksın. Küçücüksün oysa daha. Dünyanın henüz büyütmediği kadar küçük. Sorumlulukları ve kötülüğü tanımadığın, sevdayı sadece kelimelerdeki mutluluktan ibaret sandığın, hep mutlu olacaksın diye inandığın zamanlardan geçerken henüz. Kalbin çocuk, ruhun kocamanken. Hele karşındaki adamın da kalbi bir başka dönemeçte debeleniyorsa o anda, değmeyin sevdanın keyfine. Küçük bir çocuğun anne babasını tüm kötülüklerden, acıdan, öfkeden korumak istemesi gibi, kalbini çepeçevre sararsın diğer kalbe. Onun bunun farkında olması ya da olmaması, kıymetini bilecek olması ya da olmaması da hiç önemli değildir üstelik. Sadece ama sadece zarar görmesin istersin. İyi olsun. İyi kalsın...
Bir fuaye alanında, bir konferans salonunda, bir derslikte, bir kafede, bir salonda paylaşılmış nice sıcacık anı gömersin zihnine, kalbine; yol alman gerekirken. Bir rüyayı gömer gibi sabahın ışıklarına...
Sonra devam edersin içinden avaz avaz söylemeye devamını:
Arkadaş ıslıkları titretse camları
Yepyeni bir rüyayla kamaşsa gözlerimiz
Başka bir dünyanın mümkünlerini,
Savura savura yüreği kavuran hatıraların küllerini
Araya araya olur a buluruz
Yaralı veda günlerinin sönen ümitlerini
****
Sahi mümkün müdür başka bir dünya? Başka seçenekler var mıdır insan kalbinde, yoksa mühürlü müyüzdür birbirimize taa ezelden? Unuttuğumuz, güzel anıları kalbimizin ta en derin,en sıcak ve en kuytu köşesine gömdüğümüz bir bağ var mıdır cidden?
 
Yoksa neden çıkıp gelir ki unutmaya yüz tuttuğun bir sevda en umulmadık anında zamanın? Neden ben burdayım der kuytu köşelerinden dünyanın? Ve neden yine yeniden ve hala cesaret edemez yürekten sevmeye?  Sevgi midir eksik olan, cesaret mi, yürek mi?
 
Sahi, hangisidir zincirleyen kalplerimizi?
 
Düşüp kalkarken, koşarken, yeniden inanırken sevgiye, hangisi ayakta tutar insan kalbini? Öyle ya, çiçek dürbünüydü ebruli sokaklar; ve biz rengarenktik masumken.
 
Araya araya bulduk mı yaralı veda günlerinin sönen ümitlerini bilmem. Ama bildiğim bir şey var.  
 
Başka bir dünyanın mümkünleri var. Yaratabilirsek...
 
Ve yepyeni bir rüyayla kamaşır belki yeniden gözlerimiz... İnanabilirsek. 
 
Çünkü...
 
Kim ne derse desin, dünya ne derse desin; ESKİ FİLMLER HALA O BAHÇEDE...
 
Toplam blog
: 34
: 999
Kayıt tarihi
: 22.03.18
 
 

18 Haziran 1985 İzmir doğumludur. İlkokul,ortaokul ve lise öğrenimini Özel Çakabey Koleji'nde tam..