Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

CENGİZ ÇETİK Yazar Şair

http://blog.milliyet.com.tr/cengizcetik

18 Şubat '08

 
Kategori
Güncel
 

Kırılma noktası

Kırılma noktası nedir? Son günlerde bazı çevrelerce çok söylenir oldu bu. Hayatımız içinde nerelerde karşılaşıyoruz? Biliyor musunuz?

Kırılma noktası deyince hemen depremlerdeki fay hattının olduğu yerler mi akınıza gelir? Yoksa bir arkadaşınızla fikir ayrılığına düştüğünüz anda mı aklınıza gelir? Ya da herhangi bir yerde “kırılma noktası” sözcükleri kullanılarak uyarı yapıldığı yerlerde mi gelir? Nerede aklınıza gelirse gelsin; kırılma noktası aslında kalbinizde başlar. Çünkü bütün yaşamınıza yön veren yüreğinizdeki duygular ve beyninizdeki kalıplardır, sizin hayata bakış açınız.

Son günlerde televizyonlara çıkıp “buna dikkat edin bunlar hassas noktalardır? ” diyen insanlar çoğaldı. Bazı çevrelerin kırılma noktasıdır, aslında hatırlatılan.

İyi de her şey bu kadar basit mi kırılıyor? Sanmıyorum. Bir depremi düşünün ki yıllarca fay hattında biriken enerjisi, bir gün kırılma hattından çıkar ortaya. Hem de bütün öfkesiyle. Çevresinde ne varsa yıkar gücü yettiğince. Küçük büyük demeden herkesi yutmaya çalışır. İşte toplum içinde herkesi yutmaya çalışan kişiler de kendini bir deprem hattı mı zannediyor ki kırılma noktalarından söz ediyor hep. Yoksa özellikle bunu sık sık vurgulayarak ön planda mı olmak istiyor? Bu ülke öyle kolay kolay yolundan başka yere çevrilemez dene dene geldik bugüne. Buradan da gidiyoruz yeni günlere doğru.

İstiklal Marşı’mızdaki “istiklal” kelimesinin bağımsızlık olduğunu unuttuk. Neden?
Bir ülkenin dilinin korunması gerektiğini unuttuk, her türlü yabancı sözcükler hayatımızın bir yerinde kullanır olduk. Neden?

Toplum içinde birbirimize saygımızı ve sevgimizi azalttık. Düşünmeden birbirimizi kırar olduk. Neden?

Konu komşuyu düşünmez olduk. Komşuluk ve dostluk ziyaretlerini unutur olduk. Neden?

Okullarımızdaki şiddetin tırmanması karşısında çaresizlik neden? Toplum içinde suç oranı hızla tırmanıyor. Vicdanı kör olmuş insanların bir canı zevk için öldürüp, yaptığının normalmiş gibi anlatması neden?

Kapkaç, hırsızlık, vurgunculuk, kovboyculuk yaygınlaştı. Neden? Bir yerde hata yapıyoruz insan olarak. Ama gururumuzdan hatamızı kabul edemiyoruz. Çünkü yapılan hatadan dönmenin taviz olduğunu düşündüğümüz içindir herhalde. Örnekler o kadar çoğaltılır ki yazdıkça birilerinin kırılma noktası nüksedebilir. Aman haaa!

Son günlerde geri dönülmez hatalar işleniyor ve bakar körü oynuyoruz. Neden?
Canavarların, yavru halleri masum ve sevimlidir. Ne zaman ki büyür ve kontrol edilemez hal alır, işte o gün gerçek yüzünü görürsün. Ama bazen, göremeden canavar seni yok eder. İşte bazı yapılanlar; hoşgörü, hak, özgürlük vb. altında kontrolden çıkaracak bir noktaya doğru sürükler, götürür çevresini. Uykuda, rüyada gibi gelir gelişmeler. Bir de uyandığınızda sizi yutar götürür; bir ufak sarsıntı bile…

Doğrusunu eğrisini hayatımız içinde tartmazsak, sonunda bedelini öderiz. Hem de bazen acı ve tamiri zor bir bedel olur. Onun için attığımız adımları iyi bilelim ki bir çukura düşüp, yardım istemeyelim. Önümüzü görerek yürüyelim. Bakmadan yürürsek, nereye gideceğimizi görmezsek; açılan bir çukura düşeriz. Sonra da bu çukurun hesabını sormaya çalışır. Ama biliriz ki hep açtıranlar kalır. Kullanılanlar bir kalemde harcanır.

Toplum hayatımız içinde evde işte, pazarda, televizyonda hep bir diken üstünde yaşar gibi duygularla durursak. En ufak bir elektriklenmede hemen patlıyoruz. Sanki deşarj oluyoruz. Acaba bu da bizim kırılma noktamız mı?
Aman ha! Siz, siz olun kendinize hâkim olun. Sonra ne olur halimiz? Değil mi ya!
Kırılma noktalarınızın kapandığı, umutlarınızın içinizde yeşerdiği günler sizinle olsun.

Baharı, yaşanız ne olursa olsun daima yüreğinizde yaşasın. Bu toplum, kırılma noktalarıyla yaşamaya layık değildir. Bu toplum; dostluk, sevgiyle mutlu yaşamaya layıktır. Bunları ellerinden almaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Her nerede olursanız olun; sağlık, sevgi ve dostlukla olun. Sağlıcakla kalınız…

Cengiz ÇETİK-EYLÜL-2007-FİNİKE

 
Toplam blog
: 119
: 455
Kayıt tarihi
: 07.02.08
 
 

2017 Aralık ayında ilk romanım "POKENTRANLI GÖKMEN" okuyucusuyla buluşmuştur. Deneme- şiirler- öy..