Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Erdoğan Özgenç DOST MECLİSİ

http://blog.milliyet.com.tr/erdoganozgenc

18 Ocak '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kırın zincirlerinizi (Çıkın karanlıktan)

Kırın zincirlerinizi (Çıkın karanlıktan)
 

Hayat gerçekten çok kısa, her an her şeyi yaşayabildiğimiz gibi her an sonsuzluğa uğurlanabiliriz. Bir akşam bir gece iyi akşamlar ya da iyi geceler deyip kalktığınız sabahta sevdiklerinizi bulmama hatta olmama ihtimaliniz var. O yüzden de hayatın birçok ”An” ın da vazgeçtiğiniz çekindiğiniz ertelediğiniz ne varsa hemen yapın, “zincirlerinizi kırın” ve hayatı insanları yargılamadan, kızmadan, ayrıştırmadan, kınamadan, üzmeden huzurun mutluluğun sevginin doruklarına çıkın…

Dediğim gibi yapmak istediğiniz ama yapamadığınız her şeyi yapın. Bırakın kim ne düşünürse düşünsün, beyninize koyduğunuz kurallar esnetilebilir. Sonuçta sizi mutlu eden bir şey için bütün kurallar yıkılabilir. Çılgınlık yapın, istediğinizi söyleyin, istediğiniz yerde yaşayın ve istediğiniz kişiler ile birlikte olun. Beyninizdeki zincirleri sonsuza dek kırın ya da esnetin. Yaşamak çok güzel ama hayat maalesef çok kısa…

Bazen hayatımıza giren öyle insanlar olur ki sanki sizin yaşayacaklarınızı yaşatmak yapacaklarınızı rahatça yapabilmeniz için size bir ders vermek, kim olduğunuzu ya da olmak istediğinizi bulmanıza yardım etmek için sizinle olduklarını yüreğinizin derinliklerinde hissedersiniz.

Ne yaparsanız yapın bu insanları önceden seçemezsiniz kim olduklarını daha önceden bilemezsiniz, belki çocukluk arkadaşınız belki oda sınıf arkadaşınız öğretmeniniz çok uzun yıllar görmediğiniz özlediğiniz aradığınız unutamadığınız biri de olabilir sevgiliniz ya da herhangi bir “AN” da tesadüfen gözlerine baktığınız süzdüğünüz incelediğiniz biri, bir yabancı el adamı elkızı…

Yaşadığınız öyle “an” lar vardır ki Allah düşmanıma bile vermesin diyecek kadar acı, kötü ve haksız zamanlarda yaşadığınız anlardır. O “an” lar da gerçekten çok acı çekebilir hüzünlenebilir ağlayabilir hatta hayata küsebilirsiniz, ancak fırtına dindiğinde yaşadıklarınıza bir göz attığınızda potansiyelinizi gücünüzü atlatabilmek için gösterdiğiniz azim ve kararlığı özellikle de cesaretinizi görürsünüz, inanamazsınız…

Bazen de bunları zaman içerisinde anılar kumbaranızdan çıkarıp baktığınızda saydığımız bütün yeteneklerinizin bunların üstesinden gelemeyeceğini de fark edersiniz, ancak başarmış üstesinden gelmiş ve hayatın en anlamlı zamanlarına yola çıkmışsınızdır. Yaşadıklarınızın mutlaka bir sebebi bir yerden birlerinden etkilenmesi vardır ama bilemediğiniz olanlar olmuş yaşanması gereken ne varsa yaşanmış ve bitmiştir…

Şurası bir gerçek yaşadığımız her acı olay çektiğimiz her sıkıntı karşılaştığımız her zorluk düşüşlerimiz yalnızlıklarımız çaresizliklerimiz aslında bizim kendi kimliğimiz bulmamıza neden olan olaylardır.

Kötü deneyimler boş ve amaçsız denemeler, güvensizlikler, hastalıklar yaralanmalar kazalar bizi bize test ettiren hayatın şartlarını daha iyi anlamamıza neden olan olaylardır. Zaten hep güzel hep mutlu hep güleç hep şen zamanlar en az hep acı ve kötü zamanlar gibi sıkıcı ve düz bir yaşam biçimi olurdu ki bu tür hayat hiç kimseye bir şey kazandıramamıştır, yaşamın içinde her şey vardır hepsi yaşanmadıkça hayat kesinlikle tek düzedir.

Bu kadar hayat dersi yeter sanırım. Yukarıda anlattıklarımdan veya benzeri yaşantınızdan ders çıkarmış ya da örnek almışsanız hayat sizin için çok daha toleranslı olacaktır.

Bunun için yaşadığınız olayların sebeplerinden biri veya birileri varsa öncelikle işe onları affetmekle başlayın zira affetmeyi bilmeyen kendisini de sevemez başkalarını da. İster kötülük etsin ister ihanet etsin ister boş versin önemsemesin, küçümsesin fark etmez affedin. Bazen affetmek bazılarına verilebilecek en büyük cezadır…

Hayatın kendine has kuralları vardır, insanın yapısı hemen her şarta çevreye uyum sağlayacak düzeydedir ve düşüncelerimiz buna yön verir. Yaşantımız “kader” değildir kendimiz yaratırız…

Koşulsuz sevgi insana en çok yakışan duygudur, herkesi her şeyi koşulsuz sevmeye özen gösterin. Koşulsuz sevgi bir daha aynı şeyleri hissedemeyeceğiniz şeyleri yüreğinize yükler ve kullandırır. Bu size yaşamak mutlu olmak gücünü verir. Bu gücünüzü doya doya içinize çekin ve hemen her fırsatta kullanın her günün kıymetini bilin ki ”an” dan alabileceklerinizin en fazlasını alabilesiniz…

Kıskançlık ve küslük insanları zayıf düşüren itici hale getiren duygulardır, kıskançlık hayatın tüm kalitesini düşüren çekilmez hela getiren usandıran bıktıran ve kötü sonuçların yaşanmasına neden olan bir duygudur, bu duygudan siz uzak durun olanlardan da olabildiğinizce kaçın.

Sevmeyi öğrenin yardımlaşmayı, paylaşmayı ilke edinin “kırın zincirlerinizi” âşık olun aklınızdan geçen her şeyi yapın seyahate çıkın, gezin görün kendinize yapabileceklerinize gücünüze inanın, kısaca zaman çok kısa olabilir hayatınızı dilediğinizce şekillendirin.

Lütfen başınızı dik tutun kimseye hesap vermek zorunda değilsiniz, derler ya “her koyun kendi bacağından asılır” diye aynen öyle önce kendinize inanın duygularınıza ve düşüncelerinize güvenin…

Yüreğinizi sevgiye açmak hayatı olduğu gibi kabullenmek ve benimsemek sizi zirvelere taşıyacak ve hep orada kalmaya teşvik edecektir, zaten bu da sizin en doğal hakkınız değil mi?

Geçmişe takılıp kalan yaşadıklarından pişmanlıklar duyanların bir yere varması mümkün değildir, hepimizin gideceği yerde aynı ama en önemlisi bize verilen bu fırsatı iyi değerlendirip her “AN” ı layıkıyla yaşamaktır.

Hayat aynı zamanda kısa bir oyundur ve oyun bittiğinde hepimizin gideceği yer de aynıdır. O halde en güzel “an” ları yaşamak çok sevmek ve sevilmek, mutlu olmak huzur ve sağlıkla yaşamak üzere yüreğinizin sesini dinleyin “zincirlerinizi kırın” ve gönlünüzce yaşayın…

“İkinci bahar” neden olmasın?

En güzel günlerde en yaşanır “an” lar sizlerin olsun efendim…

 

Erdoğan Özgenç

 

 
Toplam blog
: 846
: 425
Kayıt tarihi
: 26.06.12
 
 

Emekli banka müdürüyüm ama kart vizitimde "insan" yazıyor. Adana'da ikamet ediyorum. Herk..