Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '11

 
Kategori
İnançlar
 

Kırk yıllık hurafeler

Sizleri 40 yıl öncesinin İskele'sine götüreceğim

İnsanlar hurafelere nasıl inanırmış... 

Şeytanlarla araları nasılmış... 

Cinler, insanları nasıl çarpıyormuş... 

Köyün hangi mevkilerinden geçilemiyormuş... 

Hastalanınca kimlerden medet umuluyormuş..... 

 

Sizin hiç gözünüzde ''ilik tirseği'' yani ''arpacık'' çıktı mı? Ne yaptınız çıkınca? Çocuğunuzun gözünde arpacık çıkınca ne yaptınız? 

Biz ilkokula giderken köyde elektrik yoktu. Lamba ışığında ders çalışıyorduk. Sokaklarımız da şimdiki gibi parke taşı döşeli değildi. Toz, toprak, çamur içindeydi sokaklarımız. Onun için gözümüz mikrop kapar sık sık arpacık çıkardı. 

Nasıl tedavi edilecek? 

Rahmetli annem eline bir tülbent, bir de ekmek parçası alır ''kara köpek' 'aramaya çıkardık. 

Beni kucağına yatırır, yüzümü tülbentle örter, gözümün üstüne de ekmek parçasını koyar, ''kara köpek'' gelir; ekmeği alır kaçardı. 

Böylece ''ilik tirseği'' -zaten geçecekti- birkaç gün sonra iyileşirdi. 

İyi ki köpek burnumu veya yüzümü ısırmazdı!!! 

Karesi Oğul Paşa Türbesi de batıl inançlara çok tanıklık etmiş mekandı. Çocuk sahibi olmak isteyen bayanlar türbeyi süpürür, süpürürken ilk gördüğü böceği yutardı

Ve böylece çocuk sahibi olacağına inanırlardı. 

 

Beğendikler Köyü'nde derin hoca çoktu. 

Hergün köyden birçok insan derdine derman aramak için Beğendikler Köyü'ne giderlerdi. (Şimdi Beğendikler Köyü Bigadiç'in en örnek köyü bence.) 

 

Evlerde dinlediğimiz hikayeleri çoğu şeytan ve korku üzerine idi. 

Kül dökülmüş yerlerden geçme... 

Tuvaletini yaparken ''destur destur geri dur'' de... Yoksa şeytan çarpar derlerdi 

Hatta köyde yüzüne felç gelmiş insanları, şeytan çarpmış diye örnek gösterirlerdi. 

Birçoğumuz korkudan gece tuvalete kalkamaz, kalksak bile annemizle giderdik. Merdivenlerden çıkarken şeytan arkamızdan yakalayacak diye kaç sefer ''besmele'' çektiğimi bugün hatırlamıyorum bile. 

 

Kadınlar, sabahleyin gün doğmadan çamaşır yıkamaya giderken nedense hep şeytan görürlerdi. Çünkü uykulu uykulu, bir de yalnız gittikleri için korkularından gölgelerini bile şeytan zannediyorlardı herhalde!!! 

Bir ara ''boynuzlu yılan'' hikayesi moda olmuştu köyde. 

Hatta boynuzlu yılanı gördüğünü söyleyen vatandaş köye haber verir, köylü toplanır, tüfeğini alan, sopasını alan koşar gider. Saklandığı yer ateşe verilir, ama yılan bir türlü çıkmaz. Çünkü o yılan değil şeytandır!!! 

Bizi en çok etkileyen ve korkutan ''Dana Eriği'' hikayeleri idi. 

Gece hiç kimse ''Dana Eriği'' mevkisinden geçemezdi. Şeytanların en çok cirit attığı yer burasıydı. Köyden birçok insanı şeytanlar buraya kaçırmış ve sorgulamışlardı!!! 

İşte 40 yıl öncesinin hurafeleri... 

Yorum sizlerin.... 

 
Toplam blog
: 12
: 538
Kayıt tarihi
: 29.06.11
 
 

1962 Bigadiç İskele doğumluyum. 1979 Savaştepe Eğitim Enstitüsü mezunuyum. Sırasıyla Siirt, Dursunbe..