Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kırkbeşliklerin savunusu

Kırkbeşliklerin savunusu
 

Bir çocuk sahibi ve boşanmış kadın arkadaşımla sohbet ederken “yahu artık kadınlar kendilerinden küçük yaşlarda erkeklerle beraber olmayı seçiyorlar, biz kırkbeşliklerin yüzüne bakmıyorlar” dediğimde:
-“Siz denendiniz” dedi.
Bu yanıt beni bizim jenerasyon erkeklerinin niye bu “denemeden” başarısızlıkla çıktığımız yönünde sorular sormama neden oldu ki, ben bu soruları ne zamandır soruyor ve yanıtlarını bulduğumda ise vay canına ne atlamışım ha deyip duruyordum bir yandan da.
Ben neleri atladığımızı değil de bu gün bence niye atladığımız yönünde 8 Mart Dünya “Kentli” Kadınlar Gününde bir “kentli” erkek olarak benim jenerasyonumun nedenlerini yazmak istedim…

1-Biz 63-70 yılları arasında doğmuş olan “kentli” erkekler var olma aşamamızda 12 Eylül gibi bir baskı ve apolitizasyon duvarına çarptık.

2-Bizlere aile olmanın temel gereksinim olduğu öğretildi.

3-Bizlerin okullarımızı bitirip çalışma hayatımıza başladığımız dönemde yani ilk profesyonel adımlarımızda kazandığımız paranın ne olduğunu daha anlayamadan ki bu aşamalarda hepimiz kendi evlerini ben gibi çoğumuz evliliklerini kurduğunda. İlk borçlarımız ilk kredi hesaplarımızı açtırdığımızda kapıdaki tehlikeyi bilmiyorduk ve ilk kez ekonomik krizle tanıştık. Irak Kuveyt’e saldırmış ve Türkiye ekonomik krizle çalkalanmıştı. Eh biz de üstümüze düşeni aldık.

4-Bu kriz geçti Özal hükümeti hey millet bakın onca zaman kemerlerinizi sıktınız harcayın buyurun harcayın dedi. Eh biz de o kadar harcamamaktan sıkılmıştık ki, cazipti bu teklif. Harcadık arabalar aldık hatta çocuk sahibi olduk. Derken 1994 de kazın ayağının böyle olmadığını bir kez daha gördük.
22 Nisan sabahı uyandığımızda bizler kendimizi satsak borçlarımızı ödeyemeyecek haldeydik. Geçindirmek zorunda olduğumuz evlerimiz bakmak zorunda olduğumuz çocuklarımız vardı ve biz öylesi dipteydik ki…
İlk fireleri bu yılların sonunda verdik.

5-1994 krizi sonrasında yeniden hayatlar kurmaya kalkıştık. Ama sinirlerimiz o kadar yıpranmıştık ki bocalıyorduk. İki kaza geçirmiş ve artık her şeyden şüphe en fazlada kendimizden şüphe ediyorduk. “Yansıtma en temel psikolojik kaçma yoludur”.Yansıttık kokularımızı ve her şeyin mutlak nedenini kendimiz dışında ki en yakınlarımızda suçlu arar olduk.

6-Yıllar azıcık daha ilerledi artık karierler hedefler olduk ve bu hedeflerimize de vardık, kendimize güven gelmeye başlamıştı yeniden çocuklarımız olabilir ve bu çocuklarla, ilk çocuklarımızda yaşayamadığımız baba olma keyfini, eşlerimizle yaşayamadığımız heyecanları yaşayabilirdik. Ama bir gün televizyonu açtık ve uçaklar gökdelenlere çarpıyordu. Sonuç, o bizim iki kere yaşadığımızın bir kez daha yaşanması anlamını taşıyordu ve biz geçmiş ikisinden de ağır bir krizin içerisine girdik. Çoğumuz işsiz kaldık, uzun yıllar iş bulamadık tam anlamıyla attan düşmüştük… Artık zaten ince bir kıl üstünde duran sinirlerimiz tamamen bozuldu ve bizler öfke makineleri halini aldık. Sonuç, bir çoğumuz elde ettiği ve varlığını çok sevdiği her şeyin üstüne koyduğu evlerinin kapılarını kapatıp çıktı. Zira yorgundular, zira erkek olmanın ne olduğunu unutmuşlar ve artık tahammül edilesi sınırları çoktan geçmişlerdi. Denenmiş ve iflah olmaz, saygısız, bilinçsiz, sevgisiz, karşısındakini anlamaktan yoksun, beyni alınmış moronlara dönüştüler.

Evet bence kısaca böyle bu, elbette erkek olarak ve erkek tarafından bir bakış açısı ve elbette benim de dahil olduğum pek çok kırkbeşliğin en temel yenilgi ve yanılgı yolu. Yıl 2008 bizler gene toparlanıyoruz, yaralarımızı sarıyoruz. Yeni hayatlar kuracağız, bazılarımız eski kapılarına döndüler ve bu kapının ardındaki hayatı sonuna kadar savunma ve artık büyümenin anlamanın ne olduğunun bilinciyle hayata ama gerçek bir hayata tutunma cabası içindeler. Artık hiç birimiz genç değil ve artık gitmenin değil kalıp sarılmanın ve haklısın sen demenin, aslında dışarıdaki fırtınaların tek başına değil birlikte göğüs göğse mücadele ile atlatılacağını ve her şeyin sonunda yanındaki kadının ne denli önemli ve ne kadar ona ihtiyacı olduğunu bilenler olduk. Ama ne yazık ki çoğumuz için çok geçti biz denenmiştik.
Artık bizden sonraki jenerasyonların savaşı var onlar bu üç krizi bizimde bilmediğimiz geçmiş krizler gibi baba-ana ocaklarında geçirdiler onların kaderi bizler gibi olmaz dileğindeyim. Ama şu anda sorumsuzluğun o cazip heyecanı ile mutluluk verip bizlerin açtığı yaraları kapatmak gibi temel vazifelerini yerine getiriyorlar.
Bu yazı vesilesi ile kadınların gününü kutlarım. Af ola bizim jenerasyon başaramadı ama hala ayakta ve bundan sonrada sırtı yere gelmez, zira bize artık hiçbir şey komaz…

 
Toplam blog
: 97
: 635
Kayıt tarihi
: 04.01.07
 
 

öylecene yazmak istiyorum... Hepsi bu. ..