Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '09

 
Kategori
Yöresel Yemekler
 

Kırkbir kere maşallahhhhh

Kırkbir kere maşallahhhhh
 

Aman Nazar Değmesin:-)


Merhaba sevgili blog arkadaşlarım,

Altı ekim tarihinden bu yana yazamamıştım. Hem benim, hem de bilgisayarımın sağlığımızın bozulması yüzünden:-)

Ama şükür, ikimiz de tekleyerek de olsa çalışıyoruz:-) İyiyiz daha da iyi olacağız...

Yazılarıma şöyle bir baktım da bu 41. yazım olmuş. Çok da mutlu oldum. Bu yüzden "KIRKBİR KERE MAŞALLAHHHH" diyerek yazmak istedim, izninizle:-)

Özünde 43. yazı olacaktı ama bir tanesini anlaşılamadığım için ben yayından kaldırdım, diğeri ise yöneticiler tarafından kaldırıldı:-( Sorun değil:-)

Bir arkadaşım bana yazmanın çok iyi geldiğini söylemişti, gerçekten de öyleymiş, sağ olsun, bana ön-ayak oldu...

Hani derler ya; "tatlı yiyelim, tatlı konuşalım" diye, ben de yeniden "merhaba" derken tatlı bir anı ve tatlı bir tat ile sizleri selamlamak istedim. Anımsarsanız; eski görevim nedeni ile çok il gezdiğimi yazmıştım, bu da o gezilerimden biri sırasında yaşandı. Hasta hakları ve iletişim toplantısı için Urfa'ya gitmiştik. Gittiğimiz her ilde, eğitim sonrasında özel gezilerimiz olurdu, eğitimci arkadaşlar ile. Hem tarihi mekanları gezer, hem alış-veriş yapar, hem de yöresel tatları tadardık. Bu da o anılarımdan biri.

Eğitim çıkışında Balıklı Göl'ün tam karşısında meşhur olduğunu söyledikleri bir yöresel yemek yapan mekana gittik. İçeride şarkılar söylenip, sıra geceleri yapılıyor. Biz dışarıda balkonda oturuyoruz. Grup'da 9 bayan, 2 erkek arkadaş var. Ama her biri birbirinden matrak insanlar. Yemeklerimizi daha doğrusu kebaplarımızı yedik, sıra geldi tatlıya, bizi uyardılar buranın tatlısı meşhur diye. Meyerse tadı kadar adı da meşhurmuş:-) Nerden bilelim:-) Tatlı söylenecek ama kim söyleyecek. Eeee malumunuz adından dolayı:-) Kem-kümler ve kahkahalar sonunda eğitimcilerimizden sevgili Kadir garsonu çağırdı ve aynen şu diyalog gelişti.

Kadir: Bak arkadaşım yemeklerimizi yedik, içeceklerimizi de içtik, güldük, eğlendik de, eeee geldi tatlıya, şimdi biz ne tatlısı yiyelim????

Garson: Yaaaaa abi sen açık açık söylesene ortaya kaç "ŞILLIK" getireyim???

Masada kocaman bir kahkaha. Meyerse garson alışık, bu tür karşılamalara. Evet yanlış okumadınız "şıllık" tatlısı. Urfa'ya özgü çok güzel ve hafif bir tatlı. Tarifini istedim, ustanın vermediğini söylediler:-( İçinde bulunacak malzemeleri damak tadım ile inceleyip gelip evde yaptım ama tam aynısı olmadı. Yine de size vermek istiyorum: Akıtma ya da diğer adı ile krep yapıyorsunuz, içerisine dövülmüş çeviz, şam fıstığı ve şeker koyup, dürüm haline getiriyorsunuz. Üzerine de baklava şerbeti döküp, biraz beklettikten sonra servis yapıyorsunuz. Verdiğim bu tarif ile güzel oldu ama aynı tatı yakalayamadım. İnternetten bunun ile ilgili çok tarifler okudum ama bence o tatı yakalayacak tarifler değil. Şayet Urfa'nın gerçek "Şıllık" tatlısını bileniniz varsa, lütfen bana yazsın. Şimdi her Urfa ya da tatlı denilince "şıllık" tatlısı ve o güzel gün aklıma gelir.

Hazır tatlardan bahsetmişken tatlının yanına bir de tuzlu ya da kızartma gider, öyle değil mi? içimizi bayıltmamak için. Ne dersiniz tatlıdan önce sevgili annemin yapmış olduğu, Artvin'e özgü "Mafiş" kızartması alır mısınız:-)

MALZEMESİ: Yarım kilo yoğurt (ekşi olması tercih edilir, yaklaşık bir tas) - 1 yumurta - 1 çay bardağı zeytin yağı - 1 çay kaşığı karbonat - bir tutam tuz - 1 yemek kaşığı toz maya - 1 tatlı kaşığı şeker - 1 su bardağı ılık su - aldığı kadar un (kulak memesi kalınlığında - tahmini 7 su bardağı gibi)

YAPILIŞI: 1 Yemek kaşığı toz mayanın üzerine 1 tatlı kaşığı şeker dökülüp, üzerine bir çay bardağı ılık su ilave edilip, üzeri örtülüp, kabarması beklenir. Un hamur teknesinin bir kenarına dökülür. Diğer tarafına ise kabarmış maya, 1 yumurta, yarım kilo yoğurt, 1 çay kaşığı karbonat, 1 tutam tuz dökülür. Bütün bu karışımları yavaş yavaş undan alınarak yoğrulur. Hamur istenilen yumuşaklığa gelmemiş ise, ılık su ilavesi ile istenilen kıvama getirilir. Hamur tamamen yoğrulup, istenilen kıvamı alınca, küçük parçalar halinde merdane ile açılır. Açılan hamurlar su bardağının ağzı ile kesilir. Kesilen hamurlar el ile de bir kez daha açılıp isteğe göre içine peynir veya kıyma karışımı konulup, ikiye katlanarak ya da üzerine başka bir parça daha konulup, kenarları kapatılarak kızgın yağda kızartılır. Sıcak sıcak servis yapılıp, afiyet ile yenilir. Yerken de "Sema'ya sağlık" denilir:-)

İşe ilk başladığım yıllarda bir arap aile ile çalışmıştım. Patron olan Irak'lı, hanımı ise Mısır'lıydı. Üstelik de Mısır'da 2. güzel seçilmiş bir hanım. Çooookkk da iyiydi aramız, kulakları çınlasın sevgili Noha'nın. O bu kızartmanın adını duyunca; "aaaa mafiş yok demek, ama bu varrr" diye yarım Türkçesi ile bizi güldürmüştü. Dilerim o da hep güler:-)

Beni tanıyanlar bilirler; mutfak ile uğraşmayı, yapmayı, yemeyi ve yedirmeyi, hele hele masa başı sohbetlerini çooook severim. Bu yüzden, böyle bir tercih ile yeniden "merhaba" demek istedim.

Damak tatlarınızı hiç bir zaman yitirmemenizi ve masa başı sohbetleri için dostlarınızın bol olmasını dilerim...

Sevgiyle, güzellikle kalın...

SEMA

 
Toplam blog
: 51
: 795
Kayıt tarihi
: 10.08.09
 
 

Merhaba, 18 Şubat 1964 Artvin doğumluyum. Yüksek okul mezunu olup, uluslararası bir Vakıf'tan ofi..