Kırkından sonrasının sırrı nedir?

Hayatım boyunca defalarca dinlemişimdir.

Belki siz de duymuşsunuzdur.

İnsan kırkından sonra azarmış.

Yani her iki noktaya da meyli artarmış.

Kendini bulduğu gibi kaybedebilirmiş de.

Kırkına kadar güzel evlilikler süren eşlere bakıyorsunuz, içlerinden özellikle erkek onsekiz yaş heyecanıyla birbaşkasına gönül verip 15–20 yıllık eşini terk edip gidiyor.

Yuvasını yıkmaktan çekinmiyor.

Yoksa diyorum kırklı yaşlar insanın derin bir muhasebeye girdiği dönem mi oluyor.

O hesaplaşmadan böyle mi çıkıyor.

Bundan sonraki ömrünü yaşayamadığı günlerin tekrarına mı ayırıyor? Daha çok spor elbiseleri tercih ediyor.

Yirmi yıldır taşıdığı bıyıklarını kesiyor.

Gözünü aynalara çeviriyor.

Nasıl genç görünürüm hesapları yapıyor.

Eşinin kusurlarını araştırıyor.

İnsan her yaşta bakımlı olmalı tamamda, bunun bakımlılıkla ilgisi yok.

Kırklı yaşın kendine özel psikolojisiyle bağlantılı.

Kolayca âşık olabiliyor.

Etki altında kalıyor.

Tıpkı iğreti dallar gibi.

Bu yaşa kadar yaprak kıpırdamıyor da bu yaştan sonra dokunulsa kökünden sökülüp atılabiliyor.

O zaman bir şeye dikkat çekmeli.

Özellikle kadınlar kırk yaşını aşan eşlerine daha bir dikkat etmeli.

Onunla birkaç yıl yeni evliymiş gibi, hatta nişanlılık dönemi gibi ilgilenmeli.

Nedendir bilinmez fakat bu yaşın geçiş dönemi kolay değil.

Beyler kendilerinin yaşlandığını unutturacak genç bayanlara meyledebiliyorlar haberiniz ola.

Benden söylemesi.

Boşuna denilmemiş erkekler kırkından sonra azarlar diye.

Sahi bu kırkından sonrasının sırrı sizce nedir acaba?

Kırkından sonra sizin başınıza neler geldi söyler misiniz?

Korkmayın bizden sır çıkacak değil ya….