Kırkpınar/Sapanca

Bir süredir İstanbul'dayım, bir haftadır da Sapanca'da ve yarın sabah İstanbula'a geri dönüyorum....

Gecenin saat 00.04'dü... El ayak çekildi... Yazmak için ideal bir zaman diye düşünerek aldım elime kağıdı kalemi, başladım yazmaya...

Burada güzel evler, siteler var. Bulunduğum yerin adı Kırkpınar... Nezih bir yer... Küçük bir çarşısı var. Ve yürüyüş yolları çok güzel. Özellikle de; bir Bağdat caddesi var ki, büyükşehir belediyelerinin yaptığı yollara taş çıkartır!

Sokaklarda çocuk parkları var ve spor aletleri... Yürüyüşümü yaparken yeğenimle birlikte önce salıncağa bindik daha sonra da bisiklete bindik. Yürümekten vazgeçip koşu yaptık. Zaman nasıl geçti anlamadık.

Bir üniversitesi var... Birkaç da pastane... Üniversite öğrencilerinin çok rağbet ettiği yerler.

Belediyesi var ama dış görünüşü resmi binaya hiç benzemiyor... Tıpkı, İzmir Üçyol'daki caminin belediye binasını andırması kadar ilginç...

İlkokulu, kütüphanesi, marketi, sağlık ocağı, eczaneleri, camisi, polis karakolu, zabıta müdürlüğü, fırını... Alabalık tesislerine kadar ne ararsanız var.

Siteleri çok güzel... Bazı sitelerin dış cepheleri Alaçatı evlerini anımsatıyor. "Anımsatmak" gibi tipime hiç uymayan bir kelime kullanmış durumdayım şu an. Hemen "benziyor" kelimesiyle değiştiriyorum. Böylesi çok daha iyi...

Yengemle birlikte, yeğenim olan Minik Emir'in veli toplantısına gittik... Özel okul kapasitesinde bir okul. 25 kişilik sınıflardan oluşuyor. Sınıflarda bilgisayar var ve en önemlisi de öğretmenlerin öğrencilerine olan ilgisi... 25 kişilik sınıfta haylaz öğrenci sayısı 4... Diğerlerinin ders durumlarından öğretmenler çok memnun...

Bir Türkçe öğretmeni aynı zamanda sınıf öğretmeni var ki, öyle bir öğretmeni sayfamda ağırlamaktan çok mutlu olacağım... Uzun zamandır duymayı özlediğim şeyleri söyledi... İdealist insanlara hep hayran olmuşumdur. Bu bir eğitmen olunca da kaymaklı ekmek kadayıfı oluyor. Bir fotoğraf ayarladığımda ilk işim değerli öğretmeni sizlere tanıtmak...

Bugün öğleden sonra göl kenarına gittik. Martılar, kuşlar, ördekler ... Mangal yapanlar, rakı şişesinde balık olanlar... Ve biir lokma yiyecek için birbirini paralayan köpekler...

Öyle işte...

Hoş kalın...