Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kırlangıç rüyası...

Kırlangıç rüyası...
 

Kırlangıçların her gelişi baharın sevinçli başlangıcı...


Yıllar öncesi... Taş evin geniş avlusunda küçümen bir havuz, havuzun üstüne eğilmiş körpe söğüt dalları, gerisinde üç beş kavak ağacı; sallanıyor sarhoş. Yaklaşıp gövdelerine dayıyorum kulağımı, rüzgarın şarkısını söylüyorlar.

Tutuyor güzelim nisan yağmuru, bir sevinç dalgasıyla yüzümü yıkayıp geçiyor.

Rüzgar, gelinciğe kesmiş tepeleri aşarak ovalardan yüklendiği, iğde, kekik kokularını doldurmuş koynuna, getirip bırakıyor kucağıma. O da tatlı bir yorgunluk halinde.

"Dur hele, biraz soluklan" diyorum.

"Olmaz, bulutları kovalamam lazım, gökkuşağına söz verdim güneşi bekliyor çıkmak için" demeye varmıyor katmer katmer bulutlar dağlara çekiliyor.

Bir güneş açıyor yağmur sonrası, iri damlacıklar düşüyor toprağa, içi rengarenk. Düştüğü yerde çiçekten hayatlar bitiyor.

Suya doyan toprak katıla katıla gülüyor,bire bin verecek bu bahar.

Deniz misali dalga dalga buğday tarlalarının üstünden geçiyorum okşayarak.

Şaşmaz pusulalarıyla geçen mevsimden yaptığı yuvasını bulan kuşlara hayret eden bir çocuğum. Uçuyorum. Hepi topu on beş yirmi yıl yaşayan serçe, ömürlük bir karga, maviliği üstünde hayta bir martı, öğlen sıcağında çardakta sesini dinlemekten garip bir mutluluk duyduğum- hala öyle-güvercin oluyorum.

Ama ille de kırlangıç…

Kırlangıçlar…Çocukluğumun telaşlı kahramanları...Bahar hükmünü dağa taşa vurdu mu, kar altında kalan toprak çıldırmışçasına rengarenk çiçeğe, yeşilin binbir tonuna kesti mi, bir bakardım göğe, yükseklerde çok yükseklerde dönüp durmaya başlamışlar.

Düş bu ya yine o zamanlardayım işte. Almış beni bir neşe … İçlerine yerleşmiş bir tekrardan ibaret içgüdüleriyle zorlu göç yollarından eksile eksile geldiler yine.Ve başladı oyunum.Sürüyle uçuşan kara kara kırlangıçların birini seçip onu takip etme oyunu.

İzlerken sorular da sökün etti peşinden. Hiç bir yere konmaz mı bunlar, bir ağaca mesela. Nasıl bu kadar hızlı ve birbirlerine çarpmadan dolaşıyorlar?

Ele avuca sığmaz, kırlangıçlar yüksekten avare dolaşmaları bırakıp neredeyse başımın üstünden uçmaya başladı. Geldi yine yuvalama zamanı.

Çiftler halinde , hızla süzülerek oyuklara, saçak altlarına keşif uçuşları yaparlar önce, sonra da hemencecik çamurdan saray yavrusu evlerini...

Birlikte gönenecek hayat için tam bir işbirliği hali... Ağzı açık doymaz bir iştahla hep beslenmek isteyen yavrular çarçabuk büyüyüp, kanat alıştırmalarıyla uçuverdiler.

Kaza da eksik olmaz , yine düştü biri yuvadan. Yerlerde kırlangıç ölüleri ...

Rüya bitti.

Sadece ölü bir kırlangıca dokundu çocuk.Onu eline alabildi ancak.

Ama o kadar çoklar ki...Birinin hüznünü silip süpürdü hepsi.

Sonbahar olunca gökyüzünde bulut bulut toplanıp, baharla geldikleri coşkuyu alıp götüren kırlangıçlar.

Onlar gökyüzünün hayta çocukları.Geliyor sesleri, duyuyor musunuz?
Baharı muştuluyorlar.

 
Toplam blog
: 80
: 1644
Kayıt tarihi
: 02.12.06
 
 

..