Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

Kirlerden arınmalıyız

Son on yıldır Türkiye kirlerinden arınmaya çalışıyor. Adeta Türkiye geçmişiyle hesaplaşıyor. Zor bir doğum olacak. Çünkü ikiyüz-üçyüz yıllık kirlerimiz var. Temennimiz hukukun üstünlüğünün, hakkın-adaletin, dürüstlüğün ve namusun galip gelmesidir. Son elli-altmış yılın çürümüşlüğünün, hukuksuzluğunun, adaletsizliğinin bu ülkeden bir daha geri gelmemek üzere defedilmesi 75 milyon vatandaşın tek dileği haline geldi. Bundan geri dönüş olmamalı, olmayacak da. Altmış yıl bu zavallı toplum kanserli bir hasta gibi yaşadı. Bütün bu çirkeflikleri dolaylı da olsa yaşamayan kalmadı bu ülkede. Siyaset kirli, iş alemi kirli, ekonomi kirli, spor kirli, adalet kirli; rüşvet iliklere kadar işlemiş. Bir türlü doğru iş yapamayan, devletiyle küs, adalete olan inancı tükenmiş bir toplum neredeyse altmış yıldır yerlerde sürünmektedir.

Sürekli oyalanmış, içeride ve dışarıda düşmanlarla sarılı bir kültür ve tarih hazinesi iki yüz yıldır dünyaya hiçbir mesaj veremedi. Sürekli hasta olarak yaşatıldı, sürekli yerlerde süründürüldü; ayağa kalkmasına müsaade edilmedi. Sonuçta da bölünmenin eşiğine getirildi. Anadolu sürekli buhranlarla savaşlarla boğuştu, bir türlü ayaklarının üzerine kalkamadı.

Evet, şu anda bir yol ayrımındayız. Çürümüşlükle, ataletle, kokuşmuşlukla hesaplaşma zamanıdır bugün. Bu iş başlatıldı; bir beyaz sayfa açıldı. Namuslu, vicdanlı, memleketini seven, dünyaya güzel mesajlar vermek isteyen, milli mücadele ruhuna gönül veren vatandaşlar; mazeret zamanı değil, elini taşın altına koyma zamanıdır. Hep birlikte, imece usulü bu devi ayağa kaldırmak zorundayız.

Suçlular elbette adalet önünde hesap vermeliler. Adalet bu hasta adamın tek ilacı olacak. Adaletin kestiği yer kesinlikle acımayacak. Toplum bu habis urlardan temizlenecek; her şey adalet ve güven esası üzerinde gelişecek ve yücelecek. Bunu yapmak zorundayız.

Her türlü hukuksuzluk, her türlü rüşvet, haksız kazanç, iltimas, devleti küçük düşürecek davranışlar, hırsızlık bu ülkenin topraklarında bir daha kendine yer bulamamalı, tarihin çöp sepetine atılmalı. Bu tür adilikleri bu topluma reva görenler mutlaka hesabını vermelidir. Evet, bu toplumun kurumları kendilerini baştan aşağı yenilemelidir. Ay yıldızlı bayrağın altında kimse –ama hiç kimse- yanlış yapmaya cesaret etmemeli.

Türkiye’de üç-dört yıldır bir dava yürütülüyor. Dava konusu darbe, rüşvet, memleket sırlarının satılması vs. Futbolda da çalkantılar söz konusu. Bu davanın futbolu da içine alacağını düşünmemek biraz saflık olsa gerek. Hal böyle iken futbol anarşisini körüklemek, futbolda rüşvet ve şikeye prim vermek ve bizzat içinde olmak ancak çılgınlıkla ifade edilebilecek bir durumdur. Özellikle bu yıl sezonun ikinci yarısında oynanan maçlarda şikenin yapıldığını hissetmemek deve kuşu gibi kafayı kuma gömmekten başka bir şey olmasa gerek. Maçlardaki çifte standart, oyun kalitesi, hakemlerin benzer pozisyonlardaki yorum ve kart farkı, futbolcuların transfer sendromu, maçlardaki olaylar, arkasından şaibeli küme düşme ve şampiyonluk. Bunun neticesinde milyon dolarların birilerinden haksız yere alınıp diğerine verilmesi, spor taraftarlarını küskünlüğü ve düşmanlığı… Siyasi düşmanlığın yanına bir de taraftar düşmanlığının eklenmesi. Bunlar Atatürk’ün “ben sporcunun zeki ve ahlaklı olanını severim” düsturuyla bağdaşmayan hadiselerdir. Yönetici makam odasının en nadide köşesine Atatürk resmi asar ama yaptıklarıyla Atatürk’ün kemiklerini sızlatır. Bu ne yaman çelişkidir. Bütün bunlar A’dan Z’ye temizliğin şart olduğunu gösteriyor.

Son yıllarda Yaradan ders çıkarmak, silkelenip kendimize gelmemiz için bize pek çok musibet verdi. Bu dersler çok pahalıya da mal oldu. Oturup düşünelim ve ruhumuzda köklü bir inkılap yapalım, Anadolu medeniyetine uygun yaşayalım diye. Bu işi daha da ertelemeden, Anadolu topraklarındaki tüm yozlaşmalardan arınıp, kanserli hücreleri kesip atmalıyız. Yoksa enkazın altından bizi kimse kurtaramaz.

(Not: Bu yazıyı Haziran 2011’de yazmıştım. Notlarımı karıştırırken karşıma çıktı. Tarihe not düşmek için yayınlama gereği duydum.)

 

İsmet YALÇINKAYA

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..