Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mart '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Kırma kalemi yargısız infazlarla

Gecenin yerini sabaha bırakmaya hazırlandığı saatlerde, Mahmutbey gişelerinden Trakya yönüne giriş yapalı 15 dakika olmuştu. Otomobilin hız kadranı ibresi 170 i az aşağı inmişti. Radyo'da Slow Türk, Slow Türk'te Rafet El Roman <ı>" Beni affeder misin / Bakar mısın yüzüme / Güvenir misin yeniden / Sevişir miyiz eskisi gibi...Ben sensiz neylerim /Bu ömrü neyleyim / Kalbim ağlar yanar / Hem mahçup hem kanar / Gönül bu elbet / Yandığı yere kadar / Herşeyin bedeli var / İhanetin en ağır..."

***

Bir saat öncesiude "üç kişi yaşıyoruz" demişti sevdiği kadın. " vazgeç artık ne olur. yaralıyorsun beni.. İçim acıyor" derken kara kestane gözlerindeki masumiyet yüreğine işlemişti adamın. Her keresinde benzer sebeplerden eski aşklarına dem vuruyor,kıskançlık krizinden kurtulmak için kadınından yardım dileniyordu. Ayrılık vakti geldiğinde, vuslata kalan saatleri hesaplıyordu beyni adamın. Dudakları, ömrünce öptüğü en güzel ve doyumsuz dudaklar olduğunu düşündüğü ve doyamadığı dudaklardan ayrılırken, kokusunun değiştiğini söyledi kadın. <ı>" Bu kokun da güzel ama benim beğendiğim kokun daha çok sen" demişti..

***

Karanlığı yararak giden otomobilin ön panelinde yanıp sönmeye başlayan ışıktan telefonunun çaldığını farketti adam. Kadını arıyordu. Telefona coşkuyla açtı.

<ı>

- Aşkıııımm ?

Kadının söyledikleri, isyan kokulu koğuşlarda solunan ölümcül bir karanlıktı...

<ı>

-Bir dakika hayatım... Alo.. Aloooo.. Leylaaa?

Hayal kırıklığı, öfke, kırgınlık, incinmişlik taşıyan ses deresi aktı, Sarıyer sırtlarından Tem Otoyolu'nda seyir halindeki aracın direksiyonunu tutan adamın kulağına...

30'lu yaşlarının son durağında bir kadın,kendini diri diri yakmaya götüren endişeyi nefrete, nefreti korkuya , korkuyu yüreğine çöreklemiş, bir solukta söylemişti.

Hayal kırıklığı, öfke, kırgınlık, incinmişlik taşıyan ses deresi karşı kulağa ulaştığında çağlayandan inen ırmağın uğultusu oldu.

***

<ı>

"... Sen gittin, ben bittim adamım" dememişti bir öncekine söylenen gibi.

' Erkek milletiydi (!) işte. Doyumsuz, aç, ten delisi..' oysa diğer er'lerinden farklı olduğunu düşündüğünü düşündü bir an kadın. " Lanet olsun. Allah seni kahretsin.. Aşağılık herif" demişmiydi hatırlayamıyordu adam.

Yaptığı bağışlanmayacak kadar basitti. Bir gerekçesi vardı, anlatamadı, anlatmaya çalışsa da dinletemedi adam. Gerekçe kabul görmeyecek kadar açık ve netti durum kadına göre...

***

Otomobilin hız kadranı ibrelesi sıfıra düşmüştü... Yolun kenarına çekti aracını adam.. Radyo'da Slow Türk, Slow Türk'te Rafet El Roman devam ediyordu <ı>" Söyle yar beni unuttun mu / Kopardın mı yüreğinden / Sildin mi anıları / Gömdün mü birer birer / Gönül bu elbet / Yandığı yere kadar / Herşeyin bedeli var / İhanetin en ağır"

Ve parmakları telefon tuşlarına bastı onlarca kez, her keresinde biraz daha ağırlaştı yükü. Omuzları düştü, ve parmakları tuşlara bastı son kez <ı>"Yıkma Leyla'm..." dedi adam..." Gömme sevgiyle buluşan bakışlarımızı toprağın altına. Hani gün gelecek, çekip gidecektik buralardan bir tatil kasabasına, başbaşa kalıp kitaplarımızla; dostlarımızı kucaklayacaktık hasret dolu ziyaretlerde... Ve Folluktan yumurtasını kendi seçecekti Ayışığı Zeynebimiz..." dedi ve ekledi adam

<ı>

"Gömme Leyla'm, gömme beni... Kırma kalemi yargısız infazlarla..."

 
Toplam blog
: 126
: 1276
Kayıt tarihi
: 10.09.06
 
 

48 yıldır yaşıyorum.Gazeteciyim, müzisyenim, babayım... Önce insan ve iyi bir yurttaş olabilme çab..