Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '21

 
Kategori
Öykü
 

KIRMIZI GÜL DEMET DEMET

 

“Kırmızı gül demet demet

Sevda değil bir alamet

Gitti gelmez o muhannet

Şol Revan'da balam kaldı”

 

Ne güzel, düşünebiliyor musunuz? Şöyle sarılı beyazlı, düz sarılı, öküzgözü gibi, kırdan toplanmış papatyalar değil de demet demet kırmızı gül… Onların sevgi dili yok mu? Onlar duygu simgesi gül… Ama tek! Benim tek gülümsün, gönlümdeki yerin kır çiçekleri kadar engin, kır çiçekleri kadar zengin ve doğal, demiş olmaz mısın? Ama senden iyisini bilecek değiliz ya! Kırmızı gülü seçmişsin sen. Hem de demet demet... 

Büyük olasılıkla 17. yüzyıl sonrası... Neden derseniz, Revan Osmanlının önemli bir ticaret merkezi o zamanlar. Ama bir ara elden çıkmış, Safeviler işgal etmiş. 

Yıl 1635. Dördüncü Murat iki yüz elli bin kişilik bir orduyla Revan seferini düzenlemiş. Sekiz ay, yirmi dokuz günlük kuşatma sonunda, Revan yeniden Osmanlı topraklarına katılmış. Eskisi gibi kervanlar gider gelir olmuş. Mal götürüp, mal getirmişler...

Memet de gidip gelen kervancılardan birisi... Anasının da tek 'balası'... Tek oğlu! Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, Revan'da satıyor Memet... Memet de Memet hani... Karayağız bir delikanlı... Taşı tutsa, suyunu çıkaracak kadar güçlü. Bir de alışkanlığı var Memet'in... Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına... Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi saygı simgesi... Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Memet kervandaysa… Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın… 

Ananın rüyaları hep Memet üstüne... Revan yollarını düşlüyor hep. Kimi zaman kara saplanmış görüyor kervanı. Kan ter içinde uyanıyor. Hayra yormaya çalışıyor. Kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor. 

Revan'da vebaya yakalanıyor. Sayıklaya sayıklaya gidiyor Memet. Kucak dolusu kırmızı güller elinde kalıyor. Sevgiliye özlemi de dilinde! Artık bir çalıdır mezar taşı Memet'in! Bir tek Memet değil vebaya teslim olan kervanın çoğu kırılıyor. Sahipsiz mezar oluyor Revan'da. Kalanlar perişan, utangaç. Yaşıyor olmaktan utanıyorlar sanki... Sanki ölenlerin sorumlusu ölmeyenlermiş gibi... 

Ağır ağır Erzurum'a giriyor kervan. Analar, bacılar, sevgililer, oğullar, eşler... Meraklı gözlerle karşılıyor kervanı. Aradığını bulan sarmaş dolaş. Gözyaşları hıçkırıklara karışıyor! Aradığını bulamayanlar, ilk rastladığına soruyor. ''Oğlum Memet'im nerede. Birlikte çıktınız kervana. Nerede kald?ı''. Sen sen ol da gel yanıtla.

İlkin kusma başladı. Sonra da bir ateş… En son sayıklama başladı. Tüm sevdiklerini bir bir sıraladı. Titreye titreye sayıkladı. Yedi gün dayandı Memet. Sonra... Sonra bir çalının dibine gömdük onu.'' Gel de söyle bunu. Söyleyebil! Hem de anasına... O ana deli olup dağlara düşmez mi? Avuçlarını göğe açıp ol tabipten medet dilemez mi? Kırmızı gülden merhemlik istemez mi? Kara yağız güzeli oğlunu, canından parçayı alıp götüren ölüme, ilenmez mi?

Ölümün hepsi kötü… Ana, baba, anneanne, dede. Hepsi kötü. Dün var olan... Soluyan, nefes alan, nefes veren… Bir anda yok artık. Yerinde yeller esiyor. Şekli şemali, son sözleri, yavaş yavaş yok oluyor. Belleklerden siliniyor. Yaşlı ölümü neyse ne! ''Öldü de kurtuldu." diyor insan. Ya gencecik ölümler. Muradı gözünde gidenler. Anadır, alıyor veriyor. Veriyor alıyor. Oluru yok. Diline kırmızı gülleri doluyor. Ol tabipten medet diliyor, olmuyor. Ver elini dağ yolları. Dilinde türküsü. Gönlünde oğlunun hayali… Deli olup dağlara düşüyor. 

Bundan sonra ana, az olan aklını da yitirip yollara düşer ağzında da bir türkü…

O'nu son görenler elinde bir demet kırmızı gül, dilinde ''Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet. Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı.''... Diye diye haykırdığını söylediler.

 

Kırmızı gül demet demet

Sevda değil bir alamet

(balam nenni yavrum nenni)

Gitti gelmez o muhannet

Şol Revan'da balam kaldı

(yavrum kaldı balam nenni)

 

Kırmızı gül her dem olsa (olmaz)

Yaralara merhem olsa (olmaz)

(balam nenni yavrum nenni)

Ol tabipten derman gelse (gelmez)

Şol Revan'da balam kaldı

(yavrum kaldı balam nenni)

 

Kırmızı gülün hazanı

Ağaçlar döker gazeli

(balam nenni yavrum nenni)

Kara yağızın güzeli

Şol Revan'da balam kaldı

(yavrum kaldı balam nenni)

 

Muharrem Akkuş –Erzurum

 

(Revan: Erivan…)

 

              *

 
Toplam blog
: 782
: 1295
Kayıt tarihi
: 18.08.08
 
 

Kırşehir Erkek İlköğretmen Okulu'nu, İzmir Buca Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü, İstanbul Çapa M..