Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '15

 
Kategori
Kozmetik
 

Kırmızı Ruj kardeşliği

Kırmızı Ruj kardeşliği
 

KIRMIZI RUJ


Kadınlarımız makyaj yapmayı sevmez mi? Sever. Makyaj yapmadan dışarı çıkmayız. Bakımlı olmak zorundayız. Bunu kendimiz için, eşimiz için, çocuklarımız için en çokta çevremiz için yaparız. Derler ki kadınlar en çok diğer kadınlar için süslenirlermiş. Sebep olarak ‘ben daha güzelim, ben şöyleyim, ben böyleyim’ demek içinmiş.
 
Yani bir böbürlenme hali.
 
Makyaj denilince akla ruj gelir çoğunlukla.
 
Benim aklıma göz kalemimle rimelim gelir ama genelleme yaparsak makyajın aslı ruj ile başlar.
 
Ruj denilince de akla kırmızı gelir.
 
Kırmızı ruj!
 
Muhteşem.
 
Elifimin can dostu Uğur'umun yeğeni Begüm’ü tanıyınca ‘kırmızı ruj sürmemek ne demek?’ gibi oluyorsunuz. Kırmızı ruj birine ancak bu kadar yakışır ve onu tamamlar. Elifimle ikisi kırmızı ruj kardeşliği diyorlar ve kendileri gibi kırmızı ruj sevenlerle bir araya geliyorlar.
 
Deli bu gençlik.
 
Gerçi kırmızı ruj da pek güzel oluyor efendim.
 
Peki, nedir bu kırmızı rujun güzelliğinin, cazibesinin, vazgeçilmezliğinin nedeni?
 
Biraz tarihe bakalım isterseniz?
 
Mezopotamyalı kadınlar ve hatta erkekler dudaklarına ezdikleri kıymetli taşları sürer yâda yapıştırırlarmış.
 
Şaşırtıcı ama tarih diyor ki,
 
Cleopatra, kırmızı ton için böcek ve karıncaları ezermiş onları sürermiş.
 
Mısır’lı kadınlar ruj olarak esmer deniz algi, iyot ve bromdan oluşan zararlı karışım yapar onu dudaklarına sürerlermiş. Hatta bir deyim de varmış. ‘Ölüm Öpücüğü’ tabi bu ruju süreni öpersin ölüm öpücüğüne de kavuşmuş olursun.
 
Sonralarında yani 16. yüzyılda 1. Kraliçe Elizabeth insafa gelmiş. Kadınlar için kozmetiği popüler hale getirmiş.
 
Yaşasın.
 
O ne yapıyormuş?
 
Balmumu ve bitkilerden bir karışım yaptırıyor onu ruj olarak kullanıyormuş.
 
Bundan sonra olanlar karma karışık. İyi kadınlar makyaj yapmaz, kozmetik kullanan kadınla evlenilmez ya da boşanılır. Kozmetiği sadece fahişeler kullanır gibi yasalar da çıkmış. Tabi bu İngiliz Parlamentosunun çıkardığı yasalarmış. Fransa’da böyle değilmiş.
 
Kozmetik üst sınıf kadınlarının kullanımına açıkmış.
 
Geçen zamanla bazı yerlerde yasaklanmış, bazı yerler daha bir hoşgörülü bakmış olaya.
 
Kadın elbette süslenecek.
 
Kadın elbette ruj sürecek.
 
Kadınlar makyaj yapmayı şimdi de seviyor eskilerde de seviyorlarmış.
 
Sonra daha bir yaygın hale gelmeye başlamış. Bazı ülkelerdeki artistler ruj sürmeye başlamışlar. Dahasında ilk reklam yapılmaya başlanmış.
 
Kırmızı ruj reklamı.
 
Amerika’da ilk ruj reklamı 1890’larda Sears Roebuck Kataloğu’nda yer almış.
 
20. yüzyılda mucize buluş.
 
1915 tarihinde Maurice Levy ilk metal ruj tüpünü keşfetmiş.
 
Bundan sonraki gelişmeler hızlanmış.
 
Kozmetik kadınların dünyasına bir girmiş pir girmiş.
 
Bence kadınla erkeği birbirinden ayıran en belirleyici olay da makyaj. Kadınların gözleri sürmeli, dudakları rujlu olmalı. Sadelik erkek için daha bir doğru. Kadın kozmetik kullanmalı derken elbette abartmadan hakkıyla yapmalı da diyorum.
 
Bakımlı olmak, topluma bir çeşit saygılı olmak gibi geliyor bana.
 
Kendini daha iyi hissetme, daha bir kendinden emin olma durumu ve daha özgüveni yüksek olmayla birlikte huzurlu olma hali…
 
Nazan Şara Şatana
 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....