Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '07

 
Kategori
Siyaset
 

Kırmızının dayanılmaz cazibesi!

Kırmızının dayanılmaz cazibesi!
 

Son yıllarda işi iyiden iyiye azıtan astrolog’lar insanın oturuşundan, kalkışından, yatışından, soyunma şekline varana kadar ince eleyip sık dokuyarak karakter tahlili yapmaya çalışıyorlar.

Bunların arasında öyle bir kategori daha var ki gerçekten üstünde durulmaya, kafa yorulmaya değer.

Bu kategori, renkler! Evet renkler!

Bugün önemle üstünde duracağımız konu da bu.

Renklerin insan psikolojisi üzerinde etkisi uzun yıllar araştırma konusu olmuş, hatta psikologlarında karakter tahlili çözümlemelerinde önemli bir yer tutmuştur. Bu konu üzerine biraz düşünürseniz renklerin insan hayatında ne denli önemli olduğunu sizde fark edeceksiniz.

Örneğin yeşil.

Yeşilin huzur rengi olduğu, huzur verdiği söylenir. Her huzura ihtiyaç duyduğumuzda doğaya koşmamızın, yemyeşil çayırları özlememizin nedeni de bu olsa gerek.

Fakat bugün bizim asıl üzerinde duracağımız renk kırmızı.

“Bir deyim vardır ya hani; “kırmızı olsun üç kuruş fazla olsun.” Bilirsiniz kırmızı aşkın, tutkunun, cazibenin, ateşin rengi olarak bilinir aynı zamanda ve en çok da cinsel çekimle ilişkilendirilir. Bugün bu varsayımlardan yola çıkarak meclise, meclisin kırmızı koltuklarına kadar uzanmak istiyorum müsaadenizle. …

Düşünüyorum da biz yıllardır boşu boşuna suçlamışız o caanım milletvekillerimizi. Tevekkelli değilmiş üstüne bir oturanın bir daha kalkmak istememesi. Koltuklar, ahhh o koltuklar. Kırmızı ve ergonomik koltuklar. Biliyorsunuz ergonomik koltuklar, yataklar, kanepeler vücut anatomisine duyarlı bir biçimde tasarlanmış, üstüne oturanın vücut yapısına göre şekil alarak, kişinin oturduğu veya yattığı yerde daha rahat, daha uzun ve daha konforlu zaman geçirebilmesi hedeflenmiştir. Yani suç bizim milletvekillerimizde değil. Bu fikri ortaya atan ve uygulamaya sokan o kahrol mayasıca cin fikirlide. Her kimse o?

Demek ki öncelikle o mucidin aranıp bulunması ve varsa eğer dokunulmazlığının kaldırılarak, bir an evvel halkın yüce divanına sevk edilmesi lazım diye düşünüyorum.

Öyle ya; sen git hem o koltukları cinsel aşkın, çekiciliğin, cazibenin temsilcisi olarak bilinen kırmızıdan seç, hem de ergonomik bir biçimde tasarla. Olacak iş mi bu? Öyle yaparsan, olacağı budur işte! Bir oturan bir daha kalkamaz!

Sen bilmez misin ki bir er kişinin, bir hatun kişiye kırmızı güllerle hitap etmesinin, yollarına kırmızı halılar sermesinin, yatak odasını kırmızı güllerle donatmasının altında da aynı gerçek yatar. Bilmez ki hayatının hatasını yapar.:))) Yola çıkarken ki amacı farklıdır çünkü, sonuç farklı. Daha fazla açamıycam valla, o kadarını da siz düşünün bulun!

İşte üstüne bir çıkanın bir daha inmek istememesinin, bir kez daha oturabilmek için, “koltuğa tabii” akla hayale gelmeyen yöntemler üzerine kafa patlatmasının, uğruna neredeyse bir servet harcamasının tek nedeni özü, sözü, gizi budur. Suçlu cin fikirli tasarımcıdır.

Siz; ister şimdi yukarda sunduğum ve hiçte yabana atılmayacak bu gerçekler doğrultusunda hareket eder, renk seçenekleri konusunda ciddi bir biçimde düşünmeye başlarsınız, isterseniz de geçen seferki gibi bana ne diyerek, başınıza dikilenler tarafından yapılan ananına al git muhabbetlerine muhatap olursunuz.

Madem bu kadar çok biliyorsun, senin bu konuda ki fikrin ne diye dönüp de bana soracak olursanız? Alternatif renklerin kendini henüz net olarak ortaya koymadığı, havaların çok sisli, puslu ve bulanık olduğu, tozun dumana bulandığı şu an itibari ile net bir çözüm önerisi ile çıkamasam da karşınıza. Beş yıl önce iktidara gelir gelmez ilk iş olarak dokunulmazlıkları kaldıracağız diye meydanlarda bas bas bağıranlar, bugün ikinci bir beş yıla daha talip olurken, “hem de şiddetle ve arzuyla” bırakın dokunulmazlıkları kaldırmayı; sağlarını, sollarını, arkalarını, önlerini çelik desteklerle iyiden iyiye güçlendirerek dokunulmazlık zırhlarını tamamen abartmışlardır. Neden acaba? Bu soruları sizde kendinize kendinize sorun ve nasıl bir Türkiye’ de yaşamak istiyorsanız ona göre belirleyin oy renginizi.

Sonuç olarak sandıklara gitmeye hazırlandığımız şu günlerde her ne kadar havalar çok sisli, puslu, renkler flu gibi görünse de, tahmin ediyorum ki en kısa zamanda berraklaşacak.

Daha önce hiç kimsenin akıl edemediği ve yüzyılın buluşu sayılabilecek bu tespite imza atan bendenizin (“ehe, ehe, ehe”) fikrini de tekrar soracak olursanız, dün verdikleri sözleri tutmayanlar, yarın hiç tutmaz. Onun için diyorum ki; yeniyi denemenin, yenilere odaklanmanın tam zamanı. Acilen koltukların rengini değiştirmek şartıyla tabii ki:)))

***Yeni koltuk tasarımları üzerine de müthiş fikirlerim var. En kısa zaman zarfında beğeninize sunacağım efendim. Kalın sağlıcakla.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..