Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Kırsal yaşamı mı, kent yaşamı mı?

Kırsal yaşamı mı, kent yaşamı mı?
 

Hiç düşündünüz mü? O eski günleri; hani o insanların tek katlı veya en fazla 2 katlı şirin bahçeli evlerde yaşadıkları zaman vardı ya. Geçmişin ahşap ve kerpiç evlerinden bahsediyorum. Ama şimdi onlarca katlı betonerme binalar var. Bunlar çok katlı kocaman yapılar. Bence böyle bir binanın 10. katında yaşasaydım, toprak ve doğadan uzak kalacaktım. Ayrıca kent yaşamınınsıkıcı yönleri var. Örneğin sokaklar insan dolup taşıyor.

Hiç bitmek bilmeyen araç ve korna sesleri, her taraf dev binalarca sarılmış, trafik vs...

Şöyle bir durum var. İşe git ve gel. Sıkılabilir ve yorulurum değil mi? Buna keza tavan yapmış bir stresim olamaz mı? Bence gayet rahatlıkla bu tespitlerim her an yaşanabilir.

Oysa kırsal yaşam öyle mi? Tabiki hayır! Stres düzeyi ve onu oluşturan faktörler daha düşük bence. Çünkü birincisi insan yoğunluğunun azlığı, ikincisi doğal ortam ve doğal yaşam ( Geniş ovalar, dağ havası ve tabiat ile kuş sesleri), üçüncüsü ve en önemlisi sessiz ve sakin bir hayat...

Bir ilkbahar günü erken saatlerde o mevsimin ılıklığıyla ötüşen horozlar, yeni doğmuş kuzucukların meleme ve çıngırak sesleri...İnsanların biribirini tanıdığı küçücük bir köy. Kişinin kendi ürettiği meyve ve sebze tüketmesi tabiki daha zevkli ve bir o kadar da sağlıklı oluyor. Doğal hayat konusunda yazan bir Bloger olarak şunu da eklemek isterim; Şehirde yaşayan bir çocuk leylek, baykuş, güvercin gibi doğada olan kuşları ve birçok hayvan türlerini ya hayvanat bahçesinde ya da Tv. larda belgesellerde görebilir. Ama kırsalda yaşayan çocuk, onları evinin yanıbaşında hatta çatısında, bahçesinde görür.

Ben kırsal yaşam aşığı biriyim. Bundaki baş etken köyde doğmuş ve orada yaşamış bulunmamdır. Ha şunları da unutmayalım. Uzaktan davulun sesi hoş gelebilir. Ancak köyde yaşamanın da zorlukları mutlaka vardır. Örneğin yaz günü sıcağın altında tarlada çalışmak zordur. Veyahut sabahın ilk ışıklarıyla başlayıp uzun süren koyun gütme ve hayvan bakımı ile otlatma pek te kolay olmayabilir.

Baş parağrafımda kent yaşamının olumsuzluklarını anlattım. Ama güzel yanları da yok değil. İnsanlara daha yakınsınız. Her yeni bir gün değişik insanlarla iç içesiniz. Sinema, tiyatro gibi eğlence yerlerine gidip stres atabilirsiniz. Ve hayatınız hareket anlamında köydekinden daha aktiftir. Monoton yaşama şehir hayatı izin vermez.

Şahsen kırsal yaşamı anlatsam da kent yaşamından ve yaşadığım şehirden vaz geçemem. Çünkü kent yaşamını da kendine göre çekiciliğinin olduğunu düşünüyorum. Hayatı dolu dolu yaşamak istediğim için şehirin aktif yaşamından yararlanıyorum.

Bundan ötürü kırsal yaşam mı, kent yaşamı mı diye kendime soruyorum.

Ve sonuç olarak, kendime şöyle bir çözüm buldum. Şehrin merkezinden biraz daha dışarda olan bir semtte bahçeli bir eve taşınmak. Bu düşüncemden yola çıkarak aradığım evi buldum. Kendi çapımda sebze yetiştirip, meyve ağacı dikiyorum. Tabiki kendi ürünlerimi tüketiyorum. Kümes hayvanları besliyorum, bir de hav havımız var. Belki çatımızda yuva yapan bir leyleğimiz yok ama arada bir bizi ziyaret eden serçe ve güvercinlerimiz hiç eksik olmuyor.

Bu çözümle hem kırsal yaşamdan uzak kalmadım, hem de şehirde oturuyorum. Bu iki yaşamı bir arada sürdürebildiğim için ne mutlu bana. Böyle bir hayatı sizlerin de yaşaması dileklerimle.

Not: Blogdaki resmim doğduğum köyden bir kesittir.

 
Toplam blog
: 3
: 12386
Kayıt tarihi
: 21.12.07
 
 

1990 Ağrı doğumluyum. Liseyi geçen yıl bitirdim. Şu an üniversite sınavlarına hazırlanıyorum. Hayvan..