Kırşehir'de Aşık Paşa 2. Ulusal Şairler buluşması ( 2 )

Eylül ( 2011) ayının ilk haftasında Kırşehir’den İLESAM temsilcisi emekli öğretmen ve şair Zübeyde Gökbulut beni telefonla aradı. “ Hocam kısmet olursa 17.18.19 ve 20 Kasım 2011 tarihleri arasında Âşık Paşa 2.Ulusal şairler buluşmasında sizi de aramızda görmek istiyoruz.... Gelmek ister misiniz?” diye sorunca, ben de etkinlik Kırşehir’de olunca “ hay hay” diyerek yanıt verdim. Eşim de Kırşehirli olunca bu davet bize cazip geldi. Etkinliğin oluşmasında Kırşehir Valiliği il kültür ve Turizm Müdürlüğü, Kırşehir Belediyesi, Kaman Belediyesi ve Malya TİGEM  (  Malya Tarım İşletmeleri Merkezi )’nin de katkıları olunca eşim de uzun zaman Malya’da kaldığı, orada doğup büyüdüğü ve kayınpederim Abdullah Can’ın ta 1946’lardan 1985 ‘lere kadar bu devlet Üretme Çiftliğinde uzun yıllar görev yaptığı münasebetiyle bir nostalji ( sıla özlemi )  bağlamında eski günleri yaşamak ve bazı dostlarımızı, yakınlarımızı orada görmek bağlamında Kırşehir’e gitmeği yeğledik.

Hazırlıklarımızı yaptıktan sonra nihayet 16 Kasım 2011 akşamı Pamukkale otobüsleriyle Söke’den ayrıldık. Aydın, Nazilli, Denizli, Dinar ve Afyon derken sabahın ilk ışıklarıyla sabah saat 7,30 sularında başkentimiz Ankara Oto Garına merhaba dedik. Hiç ara vermeden Kırşehir’e giden Mermerler otobüsleriyle Kırşehir’e vardık. Yolculuğumuz ( Ankara, Kırıkkale, Kırşehir ) arası 3,5 saat gibi sürdü. Rahat bir yolculuk yaptık diyebilirim. Kırşehir’e varınca o gece eşimin yakın akrabaları olan Osman Şahin Beylerde kaldık. Osman Şahin Beyler Kırşehir Mobilya işleriyle uğraşıyor. İşleri gayet iyi, bizlere fazlasıyla ilgi gösterdiler. Koltuklarımız temiz, döşeklerimiz kalın ve sıcaktı…

Ahi Evran Üniversitesi’nde, Kırşehir Lisesinde ve Özel İlköğretim okullarında okuyan çalışkan ve sevimli çocukları vardı. Ertesi sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra asıl konaklama yerimiz olan Kırşehir’in en güzide turistik otellerinden biri olan Grant Terme Oteli’nde bize ayrılan odalarımızda yerleştikten sonra rahat bir solu kaldık… Daha sonra bu etkinliye davet edilen şair ve yazar arkadaşlarla karşılaştık. Konuklarını ağırlayan sıcak bir ilgiyle ağırlayan emekli öğretmen ve Kırşehir İli İLESAM temsilcisi şair Zübeyde Gökbulut ve değerli eşi Uğur Gökbulut bizleri güleç bir yüzle karşıladılar.”Hoş geldiniz” diyerek koca otelin sıcak salonunda sıcak çaylarımızı, kahvelerimizi yudumladık ve biraz da sohbet ettik…

Daha sonra davet edilen bir kısım şair arkadaşlarla öğle yemeğinde birlikte olduk.Grant Terme Oteli / Otel Termal, Kırşehir’in merkez kuşdili mahallesinde bulunmaktadır. Terme Otel 79 oda, 160 yatak, kapasiteli ve şifalı kaplıca sularıyla ünlüdür. Tertemiz bir turistik otel olarak halka hizmet vermektedir. Çalışkan. Sorumluluğunu bilen bir personel kadrosu vardır. Eşimle birlikte otelde üç gece misafir kaldık…

2. ÂŞIK PAŞA ULUSAL ETKİNLİĞİ  

Âşık Paşa 2.Ulusal Şairler buluşmasında Kültür Merkezi Salonunda 18 Kasım 2011 Cuma günü saat 14.30'da Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ahmet Günşen tarafından Âşık Paşa’nın kişiliği konusunda bir konferans verdiler. Sayın Prof. Dr. Ahmet Günşen gerçekten güzel hazırlanmıştı. Akıcı ve yalın bir Türkçe ile bizlere Âşık Paşayı anlatıyordu. Sayın Ahmet Günşenin konuşmalarından aldığım bazı notları burada aktarmak istiyorum:

“ Kırşehir, Anadolu’muzun Türkleşmesi yolunda önemli adımlar atmış, Türk dili konusunda önemli kilometre taşlarından biridir. Birlik, çalışma ahlakı, hoşgörü ve dayanışma gibi evrensel konularda önemli adımlar atmıştır. Ahi Evran, Âşık Paşa, Ahmedi-İ Gül şehri, Mevlana, Celaleddin -i Rumi. Şeyh Süleyman- i Türkmani ve Yunus Emre gibi değerler Karamanoğlu Mehmet Bey hep Türk Dilinin gelişmesinde öncülük etmişlerdir… Âşık Paşa, Hiçri 670, Miladi:  1272 yılında Arapkir’de doğup Hicri: 733,Miladi: 1333’de Kırşehir’de vefat etmiştir. Aile olarak Horasandan gelmişlerdir.  1272–1333 yılları arasında yaşamış, olan ilk Türkçe eserini yazan Âşık Paşa, Türkçenin bayraktarı olmuş, 12 bin beyitlik Garip-Name eserini yazıp Türk kültürüne armağan etmiştir. Garip- nâme’den başka Fakir- nâme,  Vasf-ı Hal, Hikâye, Kimya Risâlesi, Elif-Nâme, Risale - i Fi Beyâni, Semâ, Tasavvuf Risâlesi gibi başka eserleri de vardır. Âşık Paşa eserleri Oğuz Türkçesiyle kaleme alınmıştır. Türk edebiyatı ve Türk dilinin kurucularındandır.

Aslında Âşık Paşa’yı yetiştiren sosyal çevreyi incelediğimizde 13. ve 14. yüzyıllarda Kırşehir’in orta Anadolu’nun bir kültür merkezinde hizmet ettiğini görmek mümkündür. Bu çağda kültürel şahsiyetler yönüyle altın bir dönem yaşadığını görüyoruz. Aslında Âşık Paşa soylu Seyit Ailesinden geliyordu. Osman Gazi, Orhan Gazi ve Şeyh Edebali döneminde yaşamıştı.

Ahi Evran, Şeyh Süleyman-i Türkman-i, Kaya Şeyhi, Caca Bey, Ahmet / Gül şehri Yunus Emre ve Hacı Bektaşı Veli bu dönem zirve şahsiyet arasında geldiğini görüyoruz. Âşık Paşa’nın dedesi de büyük şahsiyetlerden olup, Baba İlyas’tır. Baba İlyas’ın 5 oğlundan sonuncusu olan Muhlis Paşa’da Âşık Paşa’nın babasıdır. Torunu Elvan Çelebi’ye göre Muhlis Paşa İrfan âleminin şahı, ilim bakımından bütün âlimlerin hayran kaldığı erdemli bir kişidir. 13 Mayıs 1277 tarihinde Türkçeyi Anadolu’da ilk defa devlet dili haline getiren ve bu konuda bir ferman yayımlayan Karamanoğlu Mehmet Bey’in arkasındaki ve onu destekleyen ilk kişidir. Asıl Adı Ali olan Âşık Paşa, 12.000 beyitlik Garipnâme’nin sahibidir. Garipnâmede aşağı, yukarı 500 konu vardır. Hepsi de çağın durumuna göre Öz Türkçe olarak yazılmıştır.  Türk diline ayrı bir önem veren eserlerini severek Türkçe yazan Âşık Paşa’nın Türk Edebiyatında ayrı bir yeri vardır. Âşık Paşa’nın Türkçe konusunda verdiği önem bağlamında bir ünlü şiirinde şöyle diyordu:

Türk diline kimesne bakmaz idi

Türklerde her giz gönül akmaz idi

Türk dahi bilmez idi bu dilleri

İnce yolu, ol ulu menzilleri…

Âşık Paşa, içinde yaşadığı devri, aşmış, zamanın dar kalıplarını kırarak varlığın asıl cevherine, insanın yaratılışındaki büyük sırlara tercüman olmuş bir bilge kişidir. 3 Kasım 1333 de Kırşehir’de vefat etmiştir. Türbesi Kırşehir Âşık Paşa Mahallesi’ndedir. 8 köşeli olup Anadolu’da tarihi eserler arasında hiç bir örneği yoktur. Türkmenistan’da 8 köşeli Kırgız çadırına benzetilmektedir. ( 8 Uçmak Cennet ile ilgilidir ).

Dünya üzerindeki milletler kültürleriyle var olur. Kültürler ise dil ile olur. Dil yoksa ne kültür ne de bir millet olur. Türk dilini önemseyen herkes Âşık Paşa’yı tanımalıdır ve önemsemelidir” diyordu…

Âşık Paşa konulu konferansından dolayı Ahmet Günşen Bey’e bir onur plaketi takdim edildi. Biz de bize vermiş olduğu yararlı bilgilerden dolayı değerli bilim adamı Prof. Dr. Sayın Ahmet Günşen Bey’e teşekkürlerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz.

Orta Anadolu’muzun yetiştirdiği büyük bir Türk Dili kahramanı ilim ve irfan adamı olan Âşık Paşa’yı bir kez daha rahmetle ve saygıyla anıyorum.