Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kış huysuzu...

Kış huysuzu...
 

Soğuktan kızarmış burnumla, uykusuzluktan kısılmış gözlerime bakarak ‘kış uykunu uyuyamadın ya ondan bu huysuzluğun, mızmızlığın’ dedi… Sinek vızıltısı gibi geldi hiç sesimi çıkarmadan suratımı biraz daha buruşturup kafamı başka yöne çevirdim… İçimden ‘Allah’ım ne olur sen ona yepyeni espiriler bağışla diye dua ettim’ zira kendisi halen ‘jetonun köşeli galiba’ diyebilen bir insan ‘ne jetonu arkadaş ne jetonu diye omuzlarından tutup sarsmak istiyorum… jeton! Ben adını bile söylerken artık bir yabancılık çekiyorum o bana köşelisinden bahsediyor… ( Bu arkadaşım sayesinde her kış ben ayı olurum, her seyahatimizde otlayan inekler bana selam verir ‘bak bak arkadaşların seni selamlıyor’ ve her aralık ayının son günü ‘seneye görüşürüz’ mesajı gelir bana…)

Soğuklar malumunuz, başlarda güzeldi elbette, o sıcak yaz günlerinden sonra hem de ohhh demiştim böyle iyi :) sonra her gözünü toprak doyurur fani gibi yavaş yavaş mızıldanmaya başladım; bu ocak ayıda ne uzun sürdü yahu bir sürü olay oldu kendisi tacını şubata vermemek için direniyor gibi… (neyse ki bitti)

Sabahları erken kalkmak işkence, yastığı yorganı terk etmekse daha beter sanki çocuğumu terk ediyorum, kat kat giyinmek de cabası, zaten yine kilo alınmış o kalın kazaklarda tv ekranı gibi iki kilo fazla gösteriyor, hareket etme yetkimi de kısıtlıyorlar üstelik…

İnadına işlerim de öyle çok ki, çalışma azmi derseniz işte o pek yok… Üşeniyorum, üşüyorum gözlerim yarı aralık dolanıyorum… Kış bitsin istiyorum ama yaz geçen seneki gibi bayıltıcı sıcakla donanmış olmasın istiyorum… Yaz, kış olmasa hep sonbahar ilkbahar sıralaması olsa bence fena olmazdı :) sonra annem geliyor aklıma ‘iyi artık mevsimlere de el attın onları da sen sırala, her şey keyfine göre olsun’ diyen… güzel annem kış adaletli değil, herkesin mevsimi değil, işte bak her gün gördüğüm evsiz amca yenilmiş bu kış soğuklara…

Bilmez miyim yoksa vardır kışında kendine has güzellikleri sıcak sahlep gibi mesela…

Yiğit Özgür’ün bir karikatürü vardı durakta otobüs bekleyen beş altı kişi, hepsi soğuktan üşümüş, mutsuz… içlerinden biri çekinerek diğerlerine yaklaşıyor ‘arkadaşlar bu soğukta karda kışta sabahın köründe ne işimiz var sanki, ben okula gitmesem sizde işlerinize gitmeseniz evlerimize dağılsak, gidip uyusak’ diyor onlarda birbirlerine bakıp ‘aslında fena fikir değil’ diyorlar… Durakta otobüs beklerken hep o karikatür geliyor aklıma…

Arkadaşlar bu soğukta dışarıda ne işimiz var ilkbahar gelene kadar; sabahları erken kalkmasak, işe gitmesek evimizde kıvrılıp koltuklarımıza roman okusak, çay içsek daha iyi olmaz mı? :)

 
Toplam blog
: 19
: 756
Kayıt tarihi
: 03.03.07
 
 

Neşeyle hüzün arasında volta atan, 1979 yılının 4 Eylül çocuğu, arkadaşlarımın arkadaşı, annemin ..