Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '13

 
Kategori
Deneme
 

Kış ve Aşk

Kış ve Aşk
 

“Yazımı kışa çevirdin” diye başlar bir türkümüz. Pek çok şair, yazar da yüreğine düşen ayazı kış mevsimiyle anlatır. Oysa kış, aşk gibi kendi halinde üç harfli bir sözcüktür. Her ne kadar adı insanın tüylerini ürpertse de, kıvılcımı yüreğe düştüğünde alevlenip içinizi saran, yakıp tutuşturandır.

“Aşk ve kış” bence birbirine oldukça benziyor. Biri zamanlı diğeri zamansız bir mevsim. İkisi de bazen yakar. Kış güneşi gibidir; aşk. Eski Türk filmlerinde hafızalarımızda kalan bazı romantik sahneleri çağrıştırır. Mesela; bir dağ evinde şömineyi yakarak karşısında ısınan ve birbirlerine aşklarını itiraf eden çiftler gibi.

Bazen de kış, bir filmin ya da romanın kötü karakteri olarak işlenir. Soğuk yüzlü, nefesli, cümleli, davranışlı, tabiatlı insanlara hep kış rolü düşer.  Ayak kaydıran, kalp kırdıran, yüreğe buz tutturan, çetin bir hayat sunan, yokluğa düşüren midir sizce de kış? Bir bakıma öyledir.

Maddi zorluklar yaşayan bir aile için kış,  ağır geçen bir hastalık gibidir. Anca baharda geçer bu rahatsızlık. Evi ısıtmak için gaza, kömüre ihtiyaç vardır. Karda donmamak için sağlam bir bota, sırtı üşütmeyen kalın bir mantoya ihtiyaç vardır. Kış ne de olsa cep yakan bir mevsimdir.

Yuva, sıcak bir ortamdır. Soğuk kış günlerinde, sıcacık evlerimize gelip ısındıktan, doyduktan sonra  “Allah kimseyi evsiz, yurtsuz bırakmasın, sıcak aşsız bırakmasın” deriz. Ailelerini, en zor şartlarda bile sıcacık yürekleriyle ısıtmaya çalışan imkansızlıklar içinde yaşayan pek çok dostumuz var. Bazen bir gazete sayfasında rastlıyoruz onlara bazen de bir haber programında. Halimize şükrederken, bir yandan da insanlığımızı sorguluyoruz. Acaba zor durumdaki insanlar için imkanlarımız ölçüsünde küçük de olsa bir şeyler yapabiliyor muyuz? Evet, diyebiliyorsak vicdanımız rahat demektir.

Kışa bir de çocukların gözüyle bakmak gerek. Çocuklar için kış; sevinç çığlıkları attıran, kar topu oynatan, kardan adam yapma heyecanı yaşatan doğal bir oyun setidir. Bu oyuncak için zengin olmaya da gerek yoktur. Yoksul veya zengin bütün çocuklar bu hediyeye sahip olur. Hepsi de boylarından büyük bir sevinçle teşekkürler ederler tabiat anaya.

Dört mevsim, tabiat kıyafet değiştirir ve her resim çerçevesine farklı güzellik ve görsellik katar. Yaz mevsimini çizmek ve boyamak için renk zenginliğine ihtiyaç vardır. Ne de olsa yaz bolluk mevsimidir. Oysa kış biraz yokluk demektir. Tek renk yeter; kışı çizmek isteyene. Beyazla başlar, beyazla bitirirsiniz.  Ya da alırsınız siyahı, biraz açar biraz koyultur gökyüzündeki bulutlara ve tablonuza yayarsınız. Kış kimine göre de kara buluttur ne de olsa.

Eskiler “kış kışlığını yapmalı” derler. Üstelik yaşam koşulları, diğer mevsimlere oranla ağır geçtiğini bilmelerine rağmen. Donu, fırtınası, ayazı, çığı, tipisi vardır kışın. Toprak, açlığını yağan yağmur ve karla bastırır. Tıka pasa doymadan, güzel bir bahar ve yaz sunmaz insanlara. Eğer kış, güzel beslenmişse, ağaçların gövdesi daha bir heybetlidir. Yapraklar, yeşilin en güzel tonlarını sergiler. Çiçekler daha bir serpilir. Çiftçinin yüzü güler. Ne de olsa sofradaki bolluk için kışın ağır geçmesi gerekir.

Hayat, tezatlarıyla güzeldir. Kış biraz da hayatımızın zorlu geçen yıllarını simgeler. Bir yaşam sınavıdır. Hepimiz zaman zaman sıkıntılı günler geçiririz. Er veya geç bir şekilde atlarız bu günleri. Bahar ve yaz sanki hiç gelmeyecekmiş gibi umutsuzluğa düştüğümüz bir anda bir de bakarız ki erik ağaçları çiçeklenmiş. “Şükür bir kışı daha atlattık” dediğimiz gibi “Şükür bir sorunu daha çözdük” deyiveririz. Yeter ki umut dağımızın eteklerine kar düşmesin.

Bahara az bir zaman kaldı. Umarım yüreğinizde de bahar sevinçleri yaşarsınız.

Esen kalın.

Aysel AKSÜMER 

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..