Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

Kısa Bir “Gezi-nti”

Kısa Bir “Gezi-nti”
 

alıntıdır


“Söyler misin lütfen; buradan sonra hangi yoldan gitmem gerekiyor? Diye sormuştu Cheshire Kedisi’ne. Nereye varmak istediğine göre değişir, diye cevap vermişti kedi. Alice’in karşılığı fark etmez olduğunda, kedi gülümseyen ama gayet kesin bir ifadeyle: “O zaman hangi yolu tercih ettiğin de fark etmez, demiş” (Alice Harikalar Diyarında)

Bizler için fark ediyor ama özellikle bu günlerde…

Zaman zaman sarsılmak iyidir. Yüzündeki kabullenmişliğe rağmen içinin bir kuytusu elinde olmadan kırılır, dağılır, huzursuzlaşır. İçin içini yemeye başlar. Karşılaştığın ve yüzleştiğin her neyse doğru olduğunu bildiğin için; duymak istemediğin gerçekleri duyduğun için ve aslında zaten sen de öyle düşündüğünü bildiğin içindir bu huzursuzluklar.

İyidir iyi. Sarsılmak bazen kendine getirir insanı. O an geçer ve senin gözlerin öyle bakmaz artık; duyduğun şeyleri aynı şekilde algılamazsın; başka bir dokunma hissetme durumu yaşarsın. İç konuşmaların alır başını gider. Neden? Niçin? Nasıl olacak? Ya olmazsa? Korkuyorum; üzgünüm ve benzerleri. Yine de ısrarla savunuyorum zaman zaman bir duvara toslamak; bir yorum, bir önyargı, bir karar, bir uygulama o işte neyse ona çarpmak lazım gelir. Bunu sen kendi iradenle başaramamışsındır çünkü. Aslında belki başarırsın ama hayatının o döneminde değil; o halet-i ruhiyede hiç değil. İşte bir bahane, bir kişi, bir konuşma bir bir şey tam da yeri gelmişken ve kim bilir belki sen bile bunun farkında değilken çıkıverir karşına vee…

Sessizlik, sessiz bir çığlık! Büyür büyür, seni içine alacak kadar; sonra ardından dinginlik gelir. Uyuşukluktan uyanma hali; bir hastalıktan sonraki iyileşme; bir ağladıktan sonraki rahatlama, bir buğudan sonraki ışıldama gibi gelir ve seni sarar. Düşüncelerini, fikirlerini, umutlarını, hedeflerini, gelecek planlarını alır ve başka bir boyuta taşır.

Güzeldir, iyidir, daha bir olması istenen ve umut edilendir. Seni kendine getirendir. İçindeki yabancılaşmayı ve kendi kendine şaşırma hallerini söküp alandır. Unufak eder, üfler ve evrene geri yollar; yerine gelenlerse seni daha çok sen kılar.

İşte bu nedenlerle bazen korkmamak lazımdır sarsılmaktan. Teşekkürlerle kabul etmek gerekir.

Sanırım sözü senin, benim, bizim adımıza uğraşan Gezi Parkındaki samimi, duyarlı insanlar adına Ataol Behramoğlu’na bırakmak lazım:

ben mi? evet...
bir gün çıkıp gideceğim kapıları, evleri, dergileri, hüzünler bırakarak...
bir çiçek merhaba diyecek...
hoş geldin diyecek dağ...
orman gülümseyecek...
anımsayışların, bekleyişlerin, ümitlerin ya da ümitsizliklerin
hırsların, yarışların, tasaların kalktığı yerde
tam anlatının, salt anlatının kaldığı yerde başlayacak şiir...
hiç kimseye seslenmeyen, kendi kendine yeten sadece...
kendi mantığı; kendi güzelliği içinde tutarlı...
ama halkın yaşantısı girecektir oraya, çünkü yaşayan büyük
bir şeydir halk...
deniz ve ufuk girecek, karınca yuvaları, gökyüzü, kozalaklar
ve kopuk ve artık hasetsiz bir aşk...
yani sevişmek denizle, koşulsuz, önyargısız, hesapsız...
yani uzanmak ve düşünmek binlerce yıl..
doğan, ölen ve yaşayan şeyleri...
doğumu, ölümü ve yaşamayı
yani dingin ve büyük olan her şeyi anlatmak...
ben mi? evet. çıkıp gideceğim bir gün...
tasasız, gözyaşsız, geride bir şey bırakmadan ve bir şey beklemeden
ilerde...
sadece yağmur sularından pırıl pırıl bir yürek
artık kendi kendinin anlamı ve nedeni olan bir yürekle...

 
Toplam blog
: 15
: 1080
Kayıt tarihi
: 18.12.12
 
 

Hayatın sıradan olmadığını düşünen, bir yanı yazma eylemi için deli divane olan, iki harika annel..