Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '07

 
Kategori
Sinema
 

Kısa film yazalım mı?

Senaryo ekiplerinde ortak bir senaryo üzerinde çalışılırken en verimli tekniğin her senaristin aynı noktadan yola çıkarak ayrı bir hikaye yaratması olduğu düşünülüyor. Sonuçta ortaya bambaşka bir bütün çıkıyor ve içinde farklı baharatlarla yapılan bir yemek gibi hem lezzet hem de uyum barındırıyor. Senaryo ekiplerinin amacı ortaya ana hatları ile bir hikaye çıkarmak ve her senaristin ayrı ayrı hikayeyi yorumlayarak farklı yönlere çekmesidir. Bu genellikle diziler için geçerlidir. Öyle ki asıl amaç hikayenin başının ve sonunun bilinmesi ve karakteri dolambaçlı yollardan götürerek bu sona ulaşmaktır.

Herkes için güzel bir pratik olacağını düşündüğümden bu tür bir çalışmanın bize faydası olacağını düşündüm. Amaç kaba hatarla bir hikaye oluşturmak ve sorular sorarak farklı açılardan bu hikayeyi yorumlamak ve bir adım ileriye taşımak. Burada önemli olan anlatım biçimi değil, üretilen fikirdir onun için neyi nasıl anlattığınızın şimdilik bir anlamı yok. Sonuçta anlatım bozukluğu her adım sonunda toparlanır ve bir düzene koyulur.Şimdilik bir kısa film denemesi yapacağımız için bir ana karakter (protagonist) ve bu ana karaktere bir engel teşkil eden zıt bir karakter (antagonist) yeterli olacaktır. Elbette ana karakterin önüne çıkan engeller insan olmak zorunda değil. Bu bir sınav, seçme, psikolojik bir sorun, vs de olabilir. İlk adımı atarak bir öykü yapısı oluşturmaya çalışacağım ve sizlerden gelecek parçalarla bu filmi ağır ağır işleyerek tamamlamaya çalışacağız. Ve işte başlıyor...

Erdem yirmili yaşlarda bir üniversite öğrencisidir. Bir gece geç saatlerde alkollü olarak oturduğu apartmana girer ve ağır ağır basamakları çıkmaya başlar. Birinci katın önünden geçerken ilk dairede oturan Naime Hanım'ın çığlığını duyar. Tam dairenin kapsına yaklaşmışken koridorun ışıkları söner, dairenin kapısı açılır ve karanlıkta bir figür (kadın/erkek?) sert bir cisimle Erdem'in başına vurur. Erdem korkunç bir baş ağrısıyla uyanır ve elindeki her ne ise bir köşeye fırlatıp ışık düğmesini arar. Işıkları yaktığında karşılaştığı manzara soluk kesicidir: Naie Hanı yerde kanlar içinde yatarken bıçak da Erdem'in eline tutuşturulmuştur.

Kısa film adından da anlaşılacağı üzere kısa bir zaman dilimine sığdırılmak zorundadır ve bir sinemacı olarak size düşen görev filmin hemen başında seyirciyi esir almak, filme bağlamaktır. Bu genellikle beklenmedik olaylara başvurularak yapılır. Mesela bir banka soygunu, intahar, kaza veya filmimizdeki gibi bir cinayet olabilir. Aklınızdakileri satırlara dökmekten korkmayın lütfen. Başlattığım hikaye ilginç bile olmayabilir ama yeni malzemelerle onu ilginç hale getirebiliriz ve bu ancak soru sorarak mümkündür. Naime Hanım kimdir? Neden öldürülmüştür? Kim öldürmüştür? Erdem' ne yapmalıdır? Hikayeyi işleyecek daha birçok soru var. Tabi bir de bu filme isim lazım! Bir solukta hikayeyi bitirmek gibi bir amacımız yok. Ok yaydan çıktı, fikirlerinizi bekliyorum.

Kısa Film ve sinemaya meraklıysanız Milliyet Blog Kısa Film Grubunu da aşağıdaki Google Groups adresinden inceleyip arzu ederseniz katılabilirsiniz. Bu yazı aşağıdaki adresten alınmıştır.

http://groups.google.com/group/mbkisafilmgrubu
 
Toplam blog
: 128
: 1989
Kayıt tarihi
: 03.10.06
 
 

Gözlerini kapat ve düşün: bir cümle kaç kişide farklı etki yaratır? Birbirimizi anlamanın gittikçe z..