Kısa Samsun

Bu fiyat farkından da olabilir, ürünün kalitesinden de olabilir. Aynı paraya farklı kalite aramak, bu yüzyılın inancıdır. Markalaşmak çok önemlidir ama markalaşırken eski düşünceleri beklemek çok safça olur.

 

Çok zengin olduğu halde Maltepe içen görmüşsünüzdür. Milli duyguları bir kenara bırakırsak (ki TEKEL babamızın değil artık) bu Çingen sobası gibi duman çıkaran kısa Maltepe’yi 20 yıl boyunca içmenin izahını bu yüzyılın kafasıyla anlatamazsınız. Kara şanzıman diye halk arasında hitabı olan kısa Samsun’un çıkışından beri halen aynı kişiler tarafından içilmesini şimdiki pazarlama müdürleri izah edemez. Israr etmeyin, edemezsiniz!

 

Ben on yıldır aynı sigarayı içiyorum, on beş yıldır aynı kolayı içiyorum ve on yıldan fazladır aynı fındık ezmesini alıyorum. Dedim ya, ben eski kafalıyım. Bütün meyve tozlarına ORALET diyen, hazır yağlara Sana Yağı diyen ve bütün tıraş bıçaklarına Permatik diyen bir kültürden gelmeyim. Ben halen Tadelle yerim zevkle… Cüneyt Arkın’ın Maltepe içtiği Komiser Kemal filmlerini halen izlerim.

 

Ama benim gibi müşteriyi nereden bulacaksınız(!)

 

Algılar değişti, müşteri tipleri çok farklılaştı… Bununla beraber satış yapma kuralları da çok değişti. Yeni departmanlar eklendi şirketlere, yeni yeni dallar çıktı. 1 milyar litre satan bir içeceğin reklama ne ihtiyacı olur, düşüncesi 80’lerin düşüncesidir artık. Ama tek bir reklamı olmadan yıllarca alınan markalardan tutun da, fısıltı dedikodusuyla yıllardır marka olmuş lokantalara varıncaya kadar bi sürü liste var ortada. 

 

Sırf Cem Yılmaz’ı izleyerek Maximum almak isteyenlerin listesini versem ki bu listeyi İş Bankası da bilmiyor, şaşarsınız. Çok çok azdır. Türkiye’nin en büyük bankalarından biri olan bir anlayışın “bilinirlik, marka değerini artırmak” gibi unsurlardan dolayı milyon dolarlar harcaması bundandır.

 

Benim gibi müşteri tipleri çok çok azalmakta… Ben reklamı az olan ürünü severim. Marka benim için farkındalıktır. Kısa Samsun içenleri saygı ile selamlıyorum.

 

twitter.com/mahirtemur