Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '10

 
Kategori
Blog
 

Kısa uçlu kurşun kalem

Kalem kültürümüzün bir neferi gibi, bir santim kalana kadar kullandığımızı bilirim kurşun kalemleri.. Kalem arkalıkları takılarak uzatılan kurşun kalemler yokluğun getirdiği dönemin tasarruflu kullanımı olarak da özetlenebilir. Oysa tasarruf, yokluk ya da varlıkla ilişkilendirilmeden yapılması gereken bir davranış biçimi olmalı ve israftan her dönemde kaçınılmalıdır. Fakat yokluk, zorunlu tasarrufun başlıca nedenidir.

Yakın zamana kadar toplu iğne ve kurşun kalemi dahi imal edemeyen ülkemizde yıllar önce kendi uçağını kendin yap kampanyası başlamıştı bile. Velhasıl Ayranımız yokken içmeye hep tahteravanla gittik gezmeye.

Yarım asırlık çınarlar (iki dal eksik iki dal fazla) bu süreçleri bugün yaşayan yegane kuşak, manüple ile mors alfabesi kullanılarak tik tak çekilen telgraflar dönemin en hızlı belgeli iletişim aracı, kullanmasam da hatırlarım. Yaşadığım ise daktilonun parmaklarıma verdiği his, bağımlılık yapan tuş sesleri, öyle ki sesini dinleyeyim ve size daktilonun markasını söyleyeyim o derece bir kulak alışkanlığı.

Sonrasında bilgi işlem operatörlüğü ile tanışma daktilo ve matbuat kullanımının şekil değiştirmesi, kullanılan yine tuşlar ve yine kağıt olmakla birlikte araya giren devasa bir gelişim yani iletişim, farkları yaşıyorum, matbuatlar resim olmuş karşımızda, ellerimiz karbon karasına bulaşmıyor. 2-3 bazen 4nüshalı matbuatların içini tek tek karbonlamıyoruz artık doldur resmin içini bas yazıcıdan çıksın, imzala ya da imzalat iş bitsin..

Geçmişten bugüne klasik gibi görünen bu konu aslında yaşamımızın önemli bir geçiş döneminin bir özeti gibiydi. Oysa yazıma başlarken aklımda başka bir konu vardı başlığına ‘’Sanalla tanışmak’’ dedim aklımdan, sonra sadece tanışma ötesinde sanalda olup bitenler hayatın ta kendisiydi. Bilgilenmeler, buluşmalar, ayrılmalar, yazmalar ve çizmeler. Belki bu geçiş dönemini yaşayan bir nesil olarak bu geçişteki tereddütleri zorlukları neler yaşandığını nasıl adapte olunduğunu anlatmak istedim. Bir cümlede anlatamadım.

Kolaycı olduk ‘’Anladın sen onu’’ deyip kestirme yolu seçiverdik. Teknolojiye gözümüzü geç açtık kuşak olarak, geçmişin hırsını alır gibi çalakalem yazmaya başladık. Uzatmalı bir santimlik kurşun kalemin acısını çıkartırcasına..

Marshall yardımları ile ilkokulda süt tozuyla tanıştık beslenme saatimiz geldimi sıraya geçer Amerikadan gönderilen sütümüzü içer peynirimizi yerdik. O dönem ki yaşantımızda kısa uçlu kurşun kalemden farksızdı.

Yıllar sonra kalenderliğimi sorguladım yaşadığım bir örnekte kalender olamadığımı geçmişin ezikliğini yaşadığımı hissettim bir otomobille ilerlerken yarım açık olan camdan burnuma simit kokusu geldi o derece canım çekti ki, hemen ileride uzunca bir sopaya sıralanmış nar gibi simitler gözüme çarptı yavaş ilerleyen trafikte yanından geçtiğim burnuma kadar uzatılan simitten alamadım. Öyle ya, bir araçtan üstelik sokaktan simit alırmı!.. Sonra ne derler? Ana caddelerden muhit aralarına geldiğimde ise aklım hala simitteydi belli ki canım çekmişti acıkmıştım da ve bende hala aynı çekimserlik devam etmekteydi.Başında tablayla ilerleyen bir simitçi gözüme çarptı. Arabayı parkettim ve hızla simitçiye doğru ilerledim ve simidi aldım. Arabasının camından elini uzatıp simit alacak kadar kalender bir yapıya sahip olamadığımı çekindiğimi anladım, Marshall yardımı için sınıfında beslenme sırasına giren bitmesine ramak kalmış uzatılmış kurşun kalemle ders yapan çocuk bu adam olamazdı.

Tabağında yemek artırmak günah olarak öğretilmişti bizlere, sonraları, karnımızda doydu gözümüzde dercesine az da olsa tabakta nezaket payı bırakılmaya başlandı. Toplantılarda ortaya konan meyve tabağını seyretmekten öte geçemedik. Kimse cesaret edemedi uzanıp almaya bir kişi hariç, arkadaş aldı eline meyve bıçağını toplantı boyunca azar azar afiyetle yerken masa etrafındakiler tebessümle ve yutkunarak kravatlarını düzeltmekteydiler. Oysa bu insanlar pekala soğanı yumruğu ile ezip ekmeğe katık ederek soğanın cücüğü ile başlayan insanlardı.

Dünden bugüne değişen ya da şekil değiştiren gelişen birçok şey karşısında toplumun duruşu kişilerin davranış ve bakış açılarında şekillendi. Belki de imkanlar çoğaldıkça, yaşam standartı yükseldikçe geçmişte yaşadığımız zorlukları unutmak istedik. Birçok şeyi bilinç altına attık.

Artık kalender olduğuma inanıyorum, israftan uzak kısa boylu bitmek üzere olan uzatmalı kurşun kalemi unutmadan.. Zorlu bir geçiş dönemi yaşamış bir kuşağın bireyi olarak ve empati yaparak yaşamaya çalışıyorum.

 
Toplam blog
: 181
: 1067
Kayıt tarihi
: 07.03.08
 
 

1957 Eskişehir doğumlu, Esk.A.Ü İşletme, İşbankası emeklisi, İstanbul Büyükçekmece de yaşayan, ST..