Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '07

 
Kategori
Öykü
 

Kısacık aşk

Kısacık aşk
 

Annemin bir gün bana bak bıyıklarında terlemiş oğlum demesiyle başlamıştı ilk gönül maceram.
Artık evimizin direği sensin diyerek bana olan güvenini göstermişti.
Sabah akşam az uğraşmamıştım aynanın karşısında!
Arkadaşlarım daha sık traş olursam daha da gür çıkacağını söylüyorlardı çünkü.
Madem kocaman delikanlıydım. Eh artık kızlarla ilgilenmeliydim.
Bakkalın önünde kıkırdayarak bekleşen kızlara görünmemin zamanı çoktan geldi de geçiyordu bile.
Özellikle de hiç aklımdan çıkmayan Fatma'ya!
Onun süslediği rüyalarımın senaryoları baştan sona değişmişti.
Sabahları annem işe gidiyordu, kardeşlerim ise okullarına!
Bense öğlenciydim, öğleye kadar uyuklardım ne güzel!
Ta ki şişşşt sesiyle irkildiğim güne kadar!
Fatma karşımda duruyor, beni seyrediyordu!
Yine rüya gördüğümü zannederek yorgana daha bir sıkı sarılmıştım!
Şişşt diyorum sağır mısın?
Rüya değildi.
O sabah pencereyi açık unutmuş olmalıydılar!
Burada ne arıyorsun sen diye bağırdım.
Nasıl böyle bir şeye cesaret edersin?
Anneni gördüm yolda dedi.
Nasılsın kızım dedi bana.
Yanağımı sıktı , saçlarımı okşadı.
Beni seviyor.
Geçerken perdenizin rüzgardan uçuştuğunu gördüm.
Pencereyi kapatmak için girdim içeri.
Üşüme diye.
Sana kalsa her gün yanımdan geçersin ama tek söz etmezsin
Beni düşünmekten sabahlara kadar uyuyamadığını anlatmıştı
Mutlaka benimle tanışmak istiyormuş
Öylece kalakalmıştım.
Güya bana aşıkmış .
Eğer benimle yatarsa onunla evlenmek zorunda kalırmışım.
Haberim yokmuş ama hayranım olan ooo pek çok kız varmış.
Seni onlara kaptırmayacağım derken sıkıca sarılmıştı boynuma.
Dur dedim kollarından kurtulmaya çalışırken
Bir gelen olur.
Kapıyı kilitledim dedi.
Nee dedim ya annem erken gelirde kapıyı açarsa?
Bişey olmaz, saklanırım.
Kilidi aç ve dışarıya çık dedim.
Beni öpmeden açmam dedi.
İllede açmak istiyorsan al anahtarı sen aç!
Koynumda anahtar!
Titriyordum.
Tıpkı onun gibi.
Hayır dedim anahtarı oradan sen çıkar.
Öff dedi sen ne biçim erkeksin?
Hiç fotoroman da mı okumadın, hiç sinemaya gitmedin mi ?
İşte karşındayım, fıstık gibiyim daha ne bekliyorsun?
Sen dedim fıstık gibisin tamam da!
Hem de çok fıttırık bir kızsın.
Hiç bir şeyden korkmuyorsun
Aaaa neden korkayım ki. sonunda beni almayacak mısın?
Sen dedim, Annenden, babandan korkmuyor musun?
Onların hiç birisi yok ki.
Ama bir amcam var ki, eli sopalı.
Neee eli sopalımı dedin, hadi hemen git buradan.
Evet eli sopalı, hem de hiç ayık gezmez.
Köyden iki yıl önce getirdiler beni.
Ortayı şehirde okuyayım diye .
Onların evinde kalıyorum ama bana hiç iyi davranmıyorlar.
Sınıfta kaldığım için köye göndermekle tehdit ediyorlar.
Bulaşık çamaşır koca evin temizliği hepsi benim üzerimde.
Ne olursun sevgini esirgeme sarıl bana.
Bırak beni dedim, boğulacağım.
Dudakları tuz tadındaydı.....
Şimdi seni sevdiğime inandın mı, beni alacağına inanmasam hiç öptürür müydüm?
Daha ileriye gitmeyelim dedim, uslu dur.
Duyarlarsa seni evlerinden atarlar.
O istemediğin köyüne tekrar gönderirler.
Sizde kalırım bende, Anneni çok seviyorum.
Bana gelinim demez mi?
Hem Annen çalışıyor ev işlerinizi yapacak birine hayır demez.
Ev işlerini ben ve kardeşlerim yapıyoruz sana gerek yok ne olur git!
Ve bir daha da buraya gelme.
Bundan böyle dışarıda buluşalım.
Önce beni seviyor musun onu söyle, yoksa şuradan şuraya gitmem.
Öff bir saat içinde seni nasıl sevebilirim?
Ben seni nasıl sevdim peki?
Sus artık yapışkan kız, evet seviyorum.
Ölün çıksın mı ?
Tövbe, öyle yemin olur mu?
Çıksın demezsen gitmem valla billa.
Peki çıksın.
Görüşürüz o zaman, bay baaay!
Okula giderken ayaklarım yere basmıyordu.
Bir kaç hafta sonra bakkalın önünde karşılaşmıştık.
Yanındaki kızlara beni işaret ediyordu.
Elime bir kağıt parçasını tutuştururken ayağıma sert bir tekme dokundurmuştu!
Bu mutlaka gel demekti.
Parkta bekleyecekmiş beni.
Orada buluşmalar el ele tutuşmalar pek yadırganmazdı.
Karşıdan görünür görünmez beni aldattın diye bağırdı.
O günden beri nerelerdeydin?
Benden bıktın, beni sevmiyorsun.
Topu topu bir saat başbaşa kaldık be kızım.
Bu kadar çabuk nasıl bıkabilirim?
Yalancısın işte .
Ölün çıkacak işte!
Anlatacağım dur be dediğimde sakinleşmişti.
Yumurtla bakalım hangi şıllıkla aldatıyorsun beni.
Ne aldatması dedim kendi derdimle uğraşıyorum.
Sınıfta kaldım dünyamı kararttılar.
Babamın dükkanında çalışıyorum iki haftadır!
Ustalara çay demliyorum yerleri süpürüyorum.
Erkenden çıkıyor gece geç saatlerde geliyorum eve.
O yorgunlukla cumburlop yatağa.
Babanın dükkanı değil mi dedi her gün gitmesen kim sana karışır?
Patron oğlusun!
Hııı dedim .
Tembelmişim ya çıraklar bile karışıyor.
Bundan sonra nasıl görüşeceğiz bilemiyorum.
Buluşmamıza ne gerek var ki?
Evlenelim.
Hem daha iyi ya işte, sen çalışıyorsun kiraya çıkarız!
Sen sadece çılgın değil aptalsın da!
Ne evlenmesi, ne ev kiralaması?
Sen hiç onbeş yaşında evlenen kimse gördün mü?
Evet çook gördüm hem de, bizim köyde evleniyorlar.
Git o zaman sende köyde evlen!
Ben senden başkasıyla evlenmem dedi zırlayarak.
Köydekilerin hepsi de tipsiz, saçları da üç numara!
Ben sadece seni seviyorum.
Hem söz kesilir bir sene geçer, sonra nişanlanırız bir sene daha geçer!
Hııı dedim.
Sen Baba mı tanımazsın senin amcandanda beter.
Zaten sınıfta kalmama kızgın, birde bunları duyduğunda beni kesmezse.......!
Tamam dedi dudaklarını büzerek.
Seneye sınıfı geçersen bakkalın önüne gel.!
Ertesi yıl yine sınıfta kalmıştım!
Bu defa başka bir şehirde devam etmişti çıraklığım!
İlk göz ağrım Fatmam ise köye dönmüş diye duydumdu!

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 
Toplam blog
: 1021
: 1607
Kayıt tarihi
: 19.10.07
 
 

Çok eski olmayan bir tarihte tıpkı sizler gibi Melek'lere gülümsermişim uykulu hallerimde!  ..