Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

01 Temmuz '18

 
Kategori
Güncel
 

Kısasa Kısas

Kısasa Kısas
 

Herkes Yavrusuna Sahip Çıksın. Ortalık Kötü, Kimin Kim Olduğu Belli Değil.


ALLAH KORKUSU OLMAYANLARDAN KORKUN. ÇÜNKÜ ONLAR VİCDANLARINI YİTİRMİŞ, YAŞAYAN DEĞİL BEDENİ ÇÜRÜMEYE YÜZ TUTMUŞ ÖLÜ İNSANLARDIR.

Adı Eylül... İnsan söyleyecek söz bulamıyor, nutku tutuluyor. Nur gibi bir  yavru, melek gibi geldiği dünyadan, bir şey anlamadan melek olarak uçtu gitti. Bir de Leyla adında kayıp küçük bir kız çocuğumuz daha var. Onun akıbeti henüz belli değil. Umulur ki sağ bulunur. Allah bu yavruların ailelerine sabırlar versin.

Eylül daha sekiz yaşındaydı ve evlerinin önünde bisikletine binerken ortadan kaybolmuştu. Ramazan bayramından bu yana Ankara Polatlı'da aniden kayıplara karışan Eylül'ün bulunması için  güvenlik güçlerimiz seferber oldu, aranmadık yer bırakmadı. Lakin günlerce bir sonuca varılamadı.

Allah razı olsun çobanlık yapan bir insaniyet sahibinin ihbarıyla düğüm çözüldü. Ancak neticesinde  Eylül'den acı haber geldi. Küçücük bedeni uzak bir alanda bir elektrik direğinin dibinde ölü bulundu.  
Anne ve babasının öpmeye ve koklamaya doyamadığı Eylül'e, komşuları olan bir adam önce tecavüz etmiş, sonra da hunharca katledip gömmüş onu. Ne kadar elem verici bir hadise, sağlıklı ruh sahibi birinin bu vahşeti yapamayacağı aşikar.

Bu acı haberi duyan herkes sosyal medya üzerinden idam isteyinde bulundu. Hatta bu ülkeden imzasıyla idamı kaldıranlardan biri olan, bir dönem ülke yönetimde ortak olarak var olmuş makam sahibi bir zat da "idam gelsin caniler asılsın," diye gürlüyor. Oysa aynı zat ramazan bayramı öncesi, yani (Eylül kaybolmadan önce,) seçim arifesinde gezerken suçlulara af talebinde bulunan kişinin ta kendisiydi.

Vatandaş şunu bilmeli ki Türkiye'de AB uyum yasaları çerçevesinde idam cezası kaldırıldı ve bir daha da geri gelmez. Gelirse bundan zarar görecekleri Avrupa'da Amerika'da hiç istemez.

Ben çocukken  idam edilen birini görmüştüm. Yaşım çok küçüktü. Şehir merkezimizde Mimar Sinan cami önünde büyük bir çınar ağacı vardı. (hala heybetiyle durur) Kadına kıza sarkıntılık eden birini sabah ezanından sonra cami önüne getirdiler. Suçu sabit edilmiş olanın boynuna yağlı urgan geçirdiler. Sonra seyredenlerin gözü önünde cellat denilen görevli suçlunun üzerinde durduğu tahta sandalyeye tekmeyi vuruverdi. Adamın kırılan boynundan dili dışarı taşıverdi. Çok korkmuştum. Sadece biz çocuklar değil. Bunu görenlerin yüzlerinde korku ifadeleri belirgin olurdu.

Bizim evimiz o alana yakın olduğundan bir gün öncesinden belediye hoparlöründen asılacak kişinin anonsunu duyunca, ertesi gün sabahın köründe cami etrafına şehir ahalisinden duyup gelenler etrafa dizilirdi. Biz çocuklarda ailemizin peşi sıra koşarak meydana gelirdik ve büyüklerin arkasına saklanarak bacak aralarından, olanı biteni izlerdik. Büyüklerden bazıları derdi ki: "İyi oldu, şerefsizlerin katli vaciptir."

Çocuk yaşımdan erişkin olana kadar bir daha hiç idam sahnesi görmedim. Fakat gazetecilik mesleğine adım attığım 70'li yıllarda da idam cezası vardı ülkemizde. Ağır ceza duruşmalarını mesleğim gereği çok izlemiş biriyim.

Hakim suçluya idam kararı verdikten sonra elindeki kalemi kırardı. Suçlu cezaevine götürüldükten sonra, bugün yarın asılırım korkusuyla yaşıyor olmalıydı ki, geceleri vicdani rahatsızlıklardan feryat - figan edişlerini zaman zaman gardiyanlardan duyardık. Ne var ki 80 ihtilaline kadar bir daha idam edilen şahsı ben ne gördüm, ne de duydum. Demek ki idam cezası alma korkusu suçluyu ölmekten beter ediyordu.

Sonrasını bilen bilir, dış güçlerin isteğiyle ülkemizden idam cezası tamamen kaldırıldı. Yani biz Allah'ın emrinden cayıp, dış güçlere tabi olunca ülkemde her kötülük görülür oldu. Toplumumuz giderek yozlaşmakta, bu tehlikeden henüz çoğumuz haberdar değiliz. Bazıları şimdi yeniden basbas bağırıyor, "Artık idamı getirmenin vakti gelmiştir. Milletin tahammülü kalmamıştır. İdam cezasına karşı çıkan şudur, budur" diyerek kötü ithamlarda bulunuluyor.

Peki tamam, tecavüzcülere idam gelsin. Ya o tecavüzcülere örnek olan televizyon dizilerine yayından men kararı gelmesin mi? Yıllardır beyaz perde de tecavüzcü bilmem kimi sempatik gösteren, gazozla genç kızları uyutup, hayallerini yıkan, hayatını söndüren babası yaşındaki sarışın adamı, magazin medyasında kahraman imajıyla övüp duranlara ne yapılması gerekir?

Küçük bilmem kim filmlerinde, kadın bedeniyle bakkal borcunun ödenebileceğini öğreten Yeşilçam'daki sinema sektörünün bu yapımları, Kültür Bakanlığınca yenilenip arşivleniyor ve sıklıkla televizyon ekranlarından gösteriliyor. Yıllarca tecavüzü, fuhuşu, zinayı sürekli işleyip, kimin eli kimin kıçında belli olmayan ahlaki çöküntüye davetiye çıkaran, zenginliği her istediğini yapabilme şeklinde yaşantı gibi lanse eden, açık saçık giyimli, boyalı suratlı kızları erkekleri ayartmakta normal gibi gösteren televizyon dizilerine ceza yok mu?

Bu karmaşık düzen baştan sona idam edilmedikçe huzur haram dünyaya.
Kısasa kısas dinimizce haktır. Lakin dinimize göre yaşamayı hak gören yok ülkemizde, Avrupa normlarına uymamız gerekiyormuş. Acaba bilimde, ilimde uysak daha âla olmaz mı, niçin ahlaksız yönlerine uyum sağlamaya gayret gösteriliyor?

Çocuk istismarında dünyada 3. sıradaymışız. Bu durum acaba idarecilere bir şey ifade ediyor mu? Müslüman bilinen ülke için bu ne kadar utanç verici. Demek ki en iyi bildiğimize bile çocuğumuzu emanet edemeyeceğiz. Yazıklar olsun bu toplumu bozan ve itibarlı olarak ortalıkta salınan insanlara...  

Eminim ki Avrupa'ya göre değil, dinimizin gerektirdiği gibi yaşarsak doğru olanı yapmış olacağız. Dinimiz de kısasa kısas vardır. Anlamı şöyledir: Bir suç işleyenin cezası ispatlanınca aynı cinsten bir ceza ile cezalandırılması. Öldürme veya yaralamada, suçluya aynı şeyin yapılması. Kasten adam öldürene veya yaralayana İslâm hukukunun uyguladığı ceza budur. Teferruatını merak eden, açsın Kur'anı Kerimi Allah bu konuda ne buyuruyor, bizzat öğrensin. Sonra çığırtkanlık yapmadan, öğrendiklerinden yarar görebilsin.


Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 

 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..