Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişi, istemediği aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan bıktıysa...Mutsuzum, Değiştir 2. bölüm

Kişi, istemediği aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan bıktıysa...Mutsuzum, Değiştir 2. bölüm
 

Çocukluktan beri tüm yaşadıklarınız, tecrübeleriniz bir hafıza deposu olan bilinçaltınızda kaydedilir.Bilinçaltının sanıldığından çok daha fazla rolü vardır insanın hayatında... Bilinçaltı, bilinç farkında olmadan kayda devam edebilir.

Mesela, hiç düşündünüz mü; neden paranızın bereketi yok ya da kazandığınız para geldiği gibi gidiyor? Para ile ilgili inançlarınız neler?

Acaba çocukluğunuzda birileri bilinçaltına paranın zor kazanıldığını mı kodladı? Ya da paranın insanın elinin kiri olduğunu veya parayla saadet olmadığını mı yoksa paranın aslanın ağzında olduğunu mu?

Unutmayın aslında para sadece semboldür. Eğer para elimin kiri derseniz parayı eleştirmiş, yargılamış  olmaz mısınız? Neyi eleştirirseniz ya da çok fazla yargılarsanız  onu kayıp mı edersiniz?

Bir düşünün, büyüklerinizin sizin yanınızda ya da size hiç bu sözleri söylemiş miydi? Ya da birçok başka sözü? Veya bilinçaltınıza korku olarak yerleşen ne tür olaylar yaşamış olabilirsiniz.

Bilinçaltı korkuları insanı sabote eder. Diğer sabote eden de nedir biliyor musunuz? Olumsuz düşündüğünde olumsuz enerji üretirsiniz. İnsanlar genelde ya inandıklarını ya da korkuları ile kendilerine çektiklerini yaşarlar.

Nasıl mı?

Kişi, başka bir insanla ile ilgili sürekli şüpheli ve takıntılı düşünceler yaratıyor, kafasında kuruyor, ağzından bu düşünceler ile ilgili olumsuz sözler çok çıkartıyor ve bunu devamlı tekrar ediyor diyelim. Mesela, ya bana yalan söylerse, ya beni bırakırsa, ya beni sevmiyorsa...

Bir şeyi kırk kere söylesen olur derler. Bu sözleri, bu düşünceleri kişi devamlı evirip çevirdikçe karşıdakine aslında ne diyor, ne mesaj gönderiyor biliyor musunuz?

Gel beni sevme, gel beni terk et, gel bana yalan söyle... Kısaca gel beni üz.

Olumlu düşünmenin önemini kavrayıncaya kadar da bunları yaşayacak, bu nedenle de aşamadığı çoğu sınırı da hep kendi koyacak;  işte bu...

Aslında bu tür düşünce yapısı ile yaşamanın, bu tür aşırı beklentili ve takıntılı davranışların, karşı tarafın üzerinde fazla kontrol kurmaya çalışmanın diğer bir sebebi de bilinçaltına yerleşmiş değersizlik, kaybetme, yalnız kalma, terk edilme ve sevilmeme korkusu olabilir. Karşısına gelen insanlar değişir ama olayın kendisi değişmez.

İstiyorum, istiyorum diyoruz ama olmuyor; niye?

İstemeyi doğru şekilde yapıyor muyuz? Ya da isterken şükretmeyi de hatırlıyor muyuz?

İstediğimiz şey hakkında en ufak bir kararsızlığımız ya da korkumuz varsa, bu karasızlığın, korkunun bütüne de olumsuz enerji ile yansıyacağını hiç düşünüyor muyuz?

Aniden ve anlamsızca biten ilişkiler sürekli yaşanıyorsa ya da mesela  istiyor ama bir türlü evlenemiyorsa insan? Ya da var olan evliliğinde mutsuz ise? Veya hep yanlış insanların kendisini bulduğunu düşünüyorsa? Değersizlik hissi varsa? Ya da kaybetme, terk edilme korkusu?

Geçmişin bittiğini, geçmişte yaşadıklarının etkisini taşıdığı sürece anda gelecek güzellikleri de yok ettiğini, her şeyin aslında bu anda olduğunu kabullenemiyorsa? Suçlanma korkusu varsa?

Ya da başarısızlık, parasızlık korkusu? Bereketinde, kariyerinde bu korkuları yüzünden sorunlar yaşıyorsa? Belki de, kişinin başına gelen bu saydığım olayların birçoğunun ve sürekli kendisini sabote etmesinin  kök sebebi bilinçaltına kodladığı korkuları yüzündendir.

Kişi, korkularının neler olduğunu; gerekirse uzman yardımı da alarak bulabilmeli, bilinçaltını, belki de hayatını bugüne kadar yöneten  korkularından ve geçmişindeki kalıplardan temizlemeli, yerine olumlu düşünceleri yerleştirmeli, bunun için emek vermek zorunda olsa da bunu deneyebilmeli ve bilinçaltı ile işbirliği yapmalı, değişime direnmemeli, arınmalı, hayatında sürekli sıkıntı çekiyorsa uyanıp kim olduğunu hatırlamalı, olumlu düşüncenin ve sözlerin gücüne inanmalı...

Mesela hasta olmak istemiyorum demeyin. Sağlıklıyım, huzurluyum deyin.

Mesela mutsuz olmak istemiyorum demeyin. Huzuru, sevgiyi, mutluluğu seçiyorum deyin.

Başarısızım, tembelim, şanssızım demeyin. Kendi gücüm sayesinde her şeyi yapabilirim, başarabilirim, şans benden yana deyin.

Bilinçaltınız sizin ağzınızdan ne çıkarsa onu gerçekleştirmeye kalkar. Bilinçaltı emirlerinizi olduğu gibi ayırt etmeden kabul eder. Bilinçatınızın ya efendisi olursunuz ya da kölesi...

Lütfen düşüncelerinize, ağzınızdan çıkacak her söze  dikkat edin.

Kişi, istemediği aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan belki de hayata farklı bir açıdan bakmaya başlayabildiği zaman kurtulabilecektir.

Devam edecek.

 

Yeşim Buyurgan

İlişki ve Yaşam Koçu, Eğitmen

 
Toplam blog
: 92
: 4767
Kayıt tarihi
: 10.11.10
 
 

İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü'nden Kimyager olarak mezun olmuştur. 1996-1997 yılları ..