Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '12

 
Kategori
Anılar
 

Kışın adıdır: Kar…

Kışın adıdır: Kar…
 

Hasan Dede


Bugün karda yürüdüm.  Hem de ne yürümek.

Her attığım adımda kart, kurt seslerine mi gülsem… Ya da dilime takılan Nilüfer in “Her Yerde Kar Var ”şarkısına mı devam etsem. Yoksa “çocukluğumdaki kış” hatıralarını mı anımsasam yüzümde tebessüm ile?  Bilemedim.

Bu arada karda yürürken dinlerseniz; gırç gırıç diye ses çıkar. Bu da kardan çıkan sesten anlaşılacağı üzere .......tezi  çürütür niteliktedir. Peki Nilüferin şarkısını biraz değiştirsem kendimce ne çıkar? Mesela : “ Yürümek karda zordur/ Gelirsen bak aşk budur…” diyor ya aslında “ Sensiz yürümek karda zordur / Birlikte yürürsek karda aşk budur…” olsa nasıl olurdu dersiniz? Evet, karda yürümek hem güzel hem de çok özeldir.

Karda yürürken insan kendini çocuk olarak hisseder nedense… Kar yağınca sanki dünya daha temiz. Ruhlar daha bir arınmış… Gerçi bu kar gece başlamıştı. Işıklar altında salına salına süzülüşüne de şahitlik etmiştim…

Kar öyle bir şey. Bir sabah kalkarsın ve tanıdık Dünya’nın başka bir şeye dönüştüğünü görürsün. Dikkat ederseniz sessiz yağar, usulca iner yere. Kimi zaman rüzgâr kıskanır bu sessizliği. O bile bozamaz karın bu huzur veren sessizliğini. Öyle adaletlidir ki kar, her yere aynı yağar. Her şeyin üstünü ayırt etmeden örter.

Dünyanın küçük mucizesidir kar. Herkesin içini kartopu oynama hissi kaplar. Bu konuda çocuklar daha cüretkâr olmakla beraber büyüklerde fena sayılmaz… Tanıdık, tanımadık geçen herkese atasınız gelir, avucunuzda erimeye meyilli kar yumağını. Koşuşturur çocuklar kardan en mütevazı Süpermen yapı caz diye…

Yürürken karda gözlerime takıldı; kardaki ayak izleri.  Hangi hayaller kurulurken atıldı bu adımlar. İz bırakırken ayaklar kim bilir neler vardı yüreklerde… Bilemezlerdi iz bırakırken yürekler, az sonra kaybolacağını o izlerin umarsızca.

Yağarken kar taneleri … Aman Tanrım !!! Hayır, hayır onlar da nedir? Kar değil; bembeyaz kelebekler inmiş gökten yeryüzüne. Narince konuyorlar dallara, çiçeklere, insanlara… Onları süslercesine.  Usul usul, narince… Kaldırıp başımı bakınca gökyüzüne; kondu beyaz kelebekler kirpiklerime. Doyumsuzca daldım seyre, sessiz sedasız usulca inen milyonlarca kar tanesini. Baktıkça gökyüzüne kusursuz bir rüyada gibi daldım daldım daldım… Nilüfer den “Dünya oldu bana dar / Neden yağdın söyle kar…?” sözleri ayırdı beni gökyüzünden inen beyaz kelebeklerden!..

Çocuk sesleri duyuluyordu ara sokaklardan. Çocuk sesleri daldığım rüyadan beni alıp götürdü çocukluğumun kışına. Kayarken karda yaşadığım tarifsiz sevinç ve ardından gelen tarifsiz hüzündü anımsadığım kare:

Sömestri tatili bitmiş ve siyah vinileks bir çanta alınmış bana. Gıcır gıcır… Her öğrenciye nasip olmayacak özel bir çanta. Naylon poşetlerde yada bez çantalarda taşınırken kitap ve defterler… Şimdi çok özel bir çantadalar ve çanta kolumun altında. Adım atarken eşikten dışarı zemheri bir soğuk var dışarıda. Masmavi gökyüzü, bembeyaz yeryüzünü kaplarken; bir metreye aşkın karın yüzeyi sertleşmiş ve buz kesmişti. Yürürken ben karın üstünden; beynimi gıdıkladı şeytan. Oturunca vinileks çantama; kayıverdim karda usulca. Uzun süre duraksamadan kaydım, kaydım, kaydım… Başarının ödülüydü çantam. Şimdi karda kaymanın doyumsuz aracı olmuştu. Değme kızaklara meydan okurcasına taşıyordu beni karda. Ta ki kendiliğinden yavaşlayana değin. Kalkıp  çantayı alınca elime kocaman bir hüzün!!! Çantanın kara değen kısmı paramparça olmuştu. Kızı cam da kime…?

Sırtımda hissettiğim kartopu yolun karşısından geliyordu. Tanımadığım bir grup haylaz!!! çocuktan, çocukluğumdan çağırıyorlardı beni; “Bugünü yaşa, geride kalan ayak izlerin mi; yoksa oluşturacağın ayak izleri mi ?” diye…

Peki siz hangisiyle meşgulsünüz: Geçmişte mi kaldınız, geleceğe mi yol aldınız…?

Hasan Dede

16.o1.2012 Merzifon

 
Toplam blog
: 46
: 1265
Kayıt tarihi
: 30.01.12
 
 

1967 Muş - Varto Doğumluyum. Kişinin kendini anlatması zordur aslında. Ne yazarsam yazayım, ne be..