Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '10

 
Kategori
Deneme
 

Kişisel atık ''su'' sorunu...

Kişisel atık ''su'' sorunu...
 

Sulamak sözcüğü belirli bir şeyi ifade eder. Su dökmek ise, başka bir şeyi… Hele hele “su koyuvermek…” O tamamen başka! Hepsinin içinde su var. Tamam, doğru. Ama insan yavrusunun bedenindeki su oranı % 80’lere varıyor, yaşını başını almış bir kişide ise bu oran, % 35 – 40’larda geziniyor… Bebeğin kafası çalışır mı? Hem de nasıl… Ama, daha çok belleği çalışır insan yavrusunun. Kavramlar henüz yoktur; oluşmamıştır… Soyutlama yeteneği gelişmemiştir. Dolayısıyla, “düşünme” dediğimiz heyecan verici maceranın hayli uzağındadır agucuk bebek… Onun için insan yavrusu “suyunu koyveremez…” Olsa olsa su kaçırır kundağına, yatağına…

Köpek yavrusunun su kaçırması ise, bir başka âlemdir… Sevimli bir köpek yavrusunu okşayıp, sevdiniz mi, arka iki bacağının arasından yere doğru su aktığını görürsünüz. Köpeğin duyarlılığı böyledir işte… Köpek sevincini idrar torbası içindeki suyu dışa vurarak gösterir. Duyguların dışa vurulması, kimi insanda da böyle garip, anlatılması ayıp bir biçime bürünür ve açıklanması zor bir içeriğe tırmanır… Ve böylece sözünü ettiğimiz “kişi, ” kanındaki zehiri arıtmış bulunan atık/suyu koyverebileceği bir fosseptik çukurunun özlemi içinde dolanır/ durur… Temel meselelerden bir diğeri ise, bu fosseptik çukurunun sızdırmalı olmamasıdır… Çünkü sözünü ettiğimiz atık, Çevre Kanunu’nun belirlediği kriterlere göre yüzde yüz oranında “tehlikeli atık”tır… Bu atığı tehlikesi, içinde diğer kişilere bulaşıcı, yapışkan maddeler barındırmasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla; r Fosseptiğin sızdırmasız olması… r Fosseptiği boşaltan vidanjörün, kendisine verilen helal parayı, kamyonuna yüklediği tehlikeli atıksuyu çevreye boşaltarak haram haline getirmemesi… r Ve sonuç olarak insanların ruh, sinir ve sair bedensel nitelikteki sağlıklarına zarar ve halel gelmesine neden oluşturmamasıdır…

Dışa vurulan bu tehlikeli atığı gerçekte tam olarak arıtabilmek de pek mümkün değildir. Dolayısıyla, kamyonunda [dışa vurulan] bu tehlikeli atığı taşıyan vidanjör şoförü çaresiz durumdadır… Çevreye atıksu koyverse, davranışı açık bir suç oluşturmaktadır. Kamyonunu en yakın arıtma tesisine götürüp, yasal bir biçimde “de/şarj” yapsa, atığın tehlikeli “nitelik, nicelik ve içeriği, ” arıtma tesisi içindeki diğer bütün “evsel” nitelikteki atıklara karışacak ve onları da kendi pisliği ile zehirleyecektir… Durum vahimdir. Gerçek bir çözüm zordur… Yani anlayacağınız “su koyvermek, ” öyle sandığınız kadar kolay bir şey değildir… Toplumsal sonuçları olan, kültürel çökeltisi bulunan, pan/zehirleri henüz yeterli ölçüde üretilememiş olan bir şeydir su boşaltmak edimi… Zaten [bilindiği gibi] hayat da oldukça zordur… Ve en zor olanı, su koyvermeden yaşayabilmenin erdemini yakalamak, iki çekirdek keyfine yenik düşmeden ve düttürü dingil bir koltuğun cazibesine kapılarak fosseptiklere bulanmadan yaşamak… “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür, Ve bir orman gibi kardeşçesine…” Bulanmadan, kokmadan, çürümeden ve yukarıdaki atıksu üretim tesislerinin varlığına şaşarak, yaşamak…
 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..